Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YAZMA SANATI ÜZERİNE

    Ünlü yazarlara, kendi “yazma sanatları” hakkında pek çok soru soruluyor. Yazarların da hepsi kendine yakışır şekilde kimisi havalı ve süslü, kimisi sade ve anlaşılır gibi görünen ama çok derin anlamalar içeren cevaplar veriyorlar. Bu tarz röportajlara veya bu konu hakkında yazılan denemelere oldum olası özenmişimdir. Henüz çok genç ve yazma anlamında pek de deneyimli olmadığım hâlde ben de bu konu hakkında bir iki satır yazmak istedim. Her ne kadar çok deneyimli olmasam da ellerim bilgisayarın yumuşak tuşları üzerinde bir dans gösterisi verdiğinden ve yazdığım kelimelerin cümbüşünden bir uyum çıktığından, bu gençlik döneminde, yazma sanatım hakkında biraz sohbet etmeyi planladım. İleride deneyimli bir yazar olarak tekrar yazma sanatı konusunu ele aldığımda şimdikinden farklı olarak neler yazacağımı da çok merak ediyor ve o günleri iple çekiyorum… ·           Suzan R. HOFSTEDE 1 Nisan 2022

HEDEF Mİ, YOLCULUK MU YOKSA İKİSİ BİRDEN Mİ?

Bazı insanlar ulaşılan hedefe, bazıları ise ulaşılan hedeften ziyade yolculuk sırasında alınan keyfe daha çok önem verirler. Her bireyin bünyesi, hayattaki tercihleri, öncelikleri ve hayatta yaptığı seçimleri farklıdır. Peki, kendimize belirlediğimiz bir hedefe ulaşmak mı yoksa hedefe ulaşmak için çalıştığımız süreç mi daha önemlidir? Belki de bu sorunun cevabı iki şıkka indirilmemeli ve ikisinin harmanlanmış hâli olmalıdır. Günlük hayatta, arada sırada sadece hedefe kitlendiğimi fark ediyorum. Kimi zaman kendimi çalışmaya kaptırıp gençliğimin ellerimden kayıp gittiğini hissediyorum, kimi zaman ise kendime koyduğum oldukça yüksek hedefe ulaşamadığım için içimi kapkara bulutlar kaplayıveriyor. Aynı sorunu bazen birkaç gün, bazen birkaç hafta bazen de birkaç yıl sonra düşündüğümde kendi kendimi boş yere hırpaladığımı anlayıp kendime, çocukluğuma ve gençliğime kızıyorum. Aslında adı üstünde: “Çocukluk”. İnsan deneyim kazanmadan veya bazı şeyleri yitirmeden hayatta önemsiz gibi görün...

İNSANIN ÖZGÜRLÜĞÜ KENDİ BAKIŞ AÇISI KADARDIR

    İnsanın gerçekten özgür olup olmadığı, yüzyıllardır merak edilen ve net bir cevap bulunamayan bir konudur. Peki sizce insan gerçekten özgür müdür? Bence bu soru, “insan özgürlüğünü” fazlasıyla genelleştirmektedir. İnsanların özgürlüğü kendilerine, bakış açılarına, yaşadıkları ortama ve sorumluluklarına bağlıdır. Bakış açılarımız, duygularımız ve düşüncelerimiz bizim kişiliğimizi oluşturmaktadır. Hepimiz farklı bakış açılarına ve düşüncelere sahip olduğumuzdan, kendimizi özgür hissedip hissetmemek bir “öznellik” oluşturur ve “insanın kendisine bağlıdır”. Hepimiz, tamamen özgür olamayacağımızın farkındayız. Bir toplum içerisinde yaşarken hiçbir zaman başkalarının yaşam alanlarına giremeyiz ve özgürlüklerini kısıtlayacak bir biçimde karışamayız. “ Başkalarının özgürlüğünün kısıtladığımız an, bizim özgürlüğümüz biter.” sözünü bilmeyenimiz yoktur. Bu kesinlikle doğru bir cümledir. Aklınıza “peki suçlular bu durumda herkesten daha mı özgür?” gibi bir soru gelebilir. Bu tama...

FARKLI NESİLLER ARASINDAKİ BAĞLAR VE KUŞAK ÇATIŞMALARI

  Birçok genç büyükleri ile kuşak çatışmaları yaşamaktadır. Tam olarak bir çatışma yaşanmasa bile pek çok konuda fikir ayrılığı olmaktadır. Büyüklere göre biz gençler “ergenlik” ediyor olurken, gençlere göre de büyükler “hayatın tadını” çıkarmıyor olurlar. Aslında bakarsanız bütün kuşak çatışmalarının temel nedeni farklı zamanlarda yaşayıp kendi yaşıtlarımızdan ve sosyal medyadan etkilenmemiz. ·          KUŞAK ÇATIŞMASI NEDİR? Kuşak çatışması olarak adlandırılan kavram, farklı yaş gruplarındaki insanların farklı fikirlere, farklı dünya görüşlerine, farklı tecrübelere ve farklı sosyal ortamlara sahip olmasından kaynaklanmaktadır. Tabii ki farklı yaş gruplarındaki insanlar da iyi anlaşabilir ancak toplumların büyük bir çoğunluğunda gençler ve yetişkinler arasında ciddi tartışmaların, anlaşmazlıkların ve uyumsuzlukların olduğu görülmektedir. ·          NEREDEYSE HER EVDE YAŞANAN BAZI ÇATIŞMALAR 1...

DURUMDAN DURUMA GÖRE DEĞİŞEN VE HERKESİN İÇGÜDÜSEL OLARAK BİLDİĞİ KAVRAM: DOĞRULUK

     Yüzlerce hatta binlerce yıldır sorgulanan kavramlardandır doğruluk. Kendimize “doğruluk nedir” diye sorduğumuz zaman kolayca cevap verebileceğimizi düşünürüz ancak tam olarak kesin bir yanıt veremediğimizi fark ederiz. Doğruluk dediğimiz şey sadece “iyilik” midir? Bu kadar basit bir şekilde anlatılabilecek bir sözcük müdür? “Doğruluk” adı verilen olguya kısaca “iyilik” denip geçilemez. Her doğruyu söylediğimizde çevremizdekilere iyilik yapmış olmayız. Eğer öyle olsaydı “pembe” ya da “beyaz” yalan adını verdiğimiz “doğru olmayan” bir davranış ortaya çıkmazdı. O tarz yalanları söylerken asıl amacımız karşımızdakini mutlu edip, kırmayıp, iyilik yapmaktır. Yalan söyleyerek de iyilik yapılabildiğine göre, doğruluk dediğimiz şey tam olarak iyilik demek değildir. Peki doğruluk, kendi çıkarlarımızı ön planda tutmamak olabilir mi? Bir başka deyişle, çevremizdekileri kendimizden daha önce düşünmek ve kendimize çok büyük zararlar verecek olsak bile onların iyiliklerini düşü...

GİZEMLİ KİMLİĞİM

    Kendimi bildim bileli hep kim olduğumu sorgulamışımdır. Aslında bakarsanız kim olduğumu sürekli sorguladığıma göre “kendimi bildim bileli" tabirini kullanmam pek de doğru olmuyor, değil mi? Kendimi tek bir kelime ile anlatacak olsam bu kelime kesinlikle “mükemmeliyetçilik" olurdu. Her zaman her konuda en iyi bireyin benim olmam gerektiğine inanırım. Bu nedenle birçok farklı alanda aynı anda “birinci" olmaya çalışırım. Bu “mükemmeliyetçi” tutumum insanlara göre olağanüstü ve muhteşem bir şey olsa da gerçekte çok yıpratıcı ve bezdirici bir durum... Ama elde edilen sonuçlar güzelse buna değer diye düşünüyorum. Küçüklüğümden beri her konuda en mükemmeli başarmak, oynadığım bütün oyunlarda birinci olmak ve kusursuz bir çocuk ya da birey olmaya çalışmak hayatımdaki en önemli hedefler arasında olmuştur. Hedef demişken hayal kurmadan hedeflere ulaşamayacağımız için sık sık hayaller kurar bu dünyadan uçar giderim. Belki gittiğim yer bir paralel evren, belki bir düşler d...

İDEALİZM VE MATERYALİZM ARASINDA DENGEYİ KURMAK

    İdealizm ve materyalizm denildiğinde herkesin aklına felsefe gelir ve bu konuya büyük bir çoğunluk korkuyla yaklaşır. Ancak işin aslına bakılırsa, “idealizm” ve “materyalizm” kavramları sadece üst düzey felsefe görüşlerini değil; hayat felsefelerimizi ve dünyaya, geleceğe, hayata bakışımızı da ifade eder. Hayat felsefemizde bu iki kavram arasındaki dengeyi kurarsak çok mutlu ve huzurlu bir yaşama ulaşabiliriz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da iyi bir denge kurulduğunda kendimizi rahatlamış hissederiz çünkü insanlar hem duygu ve düşüncelerden hem de duyu organlarından ve algılardan meydana gelmektedir. Elbette insanı oluşturan temel unsurlar sadece bunlarla sınırlı kalmamaktadır ancak basit bir biçimde düşündüğümüz zaman bu kavramların her bireyin içinde olduğunu hemen anlayabiliriz. Dünya üzerindeki sistem gereğince, neredeyse hepimiz materyalist görüşlere sahibizdir. Çoğu insanın hayalleri arasında spor arabalar, uçsuz bucaksız bir giyinme odası, göz alıcı mali...