Birçok genç büyükleri ile
kuşak çatışmaları yaşamaktadır. Tam olarak bir çatışma yaşanmasa bile pek çok
konuda fikir ayrılığı olmaktadır. Büyüklere göre biz gençler “ergenlik” ediyor
olurken, gençlere göre de büyükler “hayatın tadını” çıkarmıyor olurlar. Aslında
bakarsanız bütün kuşak çatışmalarının temel nedeni farklı zamanlarda yaşayıp
kendi yaşıtlarımızdan ve sosyal medyadan etkilenmemiz.
·
KUŞAK ÇATIŞMASI NEDİR?
Kuşak çatışması olarak
adlandırılan kavram, farklı yaş gruplarındaki insanların farklı fikirlere,
farklı dünya görüşlerine, farklı tecrübelere ve farklı sosyal ortamlara sahip
olmasından kaynaklanmaktadır. Tabii ki farklı yaş gruplarındaki insanlar da iyi
anlaşabilir ancak toplumların büyük bir çoğunluğunda gençler ve yetişkinler
arasında ciddi tartışmaların, anlaşmazlıkların ve uyumsuzlukların olduğu görülmektedir.
·
NEREDEYSE HER EVDE YAŞANAN BAZI ÇATIŞMALAR
1. ON SEKİZ
YAŞINDA AYRI EVE ÇIKMA
Neredeyse her liselinin
hayalidir on sekiz yaşına gelince ayrı eve çıkmak… Nedense insan “on sekiz” kadar
büyük bir sayıya ulaşınca kendisini “yenilmez biri” olacakmış gibi hissediyor. Bir
iki yıl içerisinde ehliyet alabilecek, lise mezunu olacak, reşit olacak ve
üniversitede havalı havalı arkadaşlarıyla “takılacak” -bu kesinlikle sadece
“dolaşmaktan” daha havalı bir davranış-. Bir nevi özgür olacak bu liseli ve
çocuk ruhlu genç kişi. Özgürlüğünü tek kısıtlayacak olan şey ise ailesi ile
birlikte yaşamaya devam edecek olması… Bu nedenle her genç liselinin hayalidir
aileden apayrı bir eve taşınıp kendi ayakları üstünde durabileceğini göstermek.
Bu duruma bir de
ailelerimizin gözünden bakacak olursak bizim düşüncelerimizin tam tersini
düşündüklerini fark ederiz. Öncellikle onların gözünde biz birer “genç”
değiliz. Maalesef onları bizleri “yeni doğmuş birer bebek” olarak görüyorlar. Çoğu
konudaki fikir ayrılığı da bundan kaynaklanıyor zaten. Bizi “bebek” olarak
hayal ettikleri için bizi korumak istiyorlar ve bu nedenle “on sekizinde ayrı
eve çıkmak” söz öbeği onlar için korkunç bir travmatik söz oluyor. Her ne kadar
lise mezunu, reşit, ehliyet sahibi birer “birey” olsak da bizim kendimizi dış
dünyaya ve tehlikelere karşı koruyamayacağımızı düşünüyorlar.
Bir başka neden ise
üniversitedeyken derslerin yanı sıra; elektrik, su, aidat, temizlik, yemek
yapma gibi tüm temel ihtiyaçların karşılanması ile başa çıkamayacağımızı
düşünmeleri. Bunu denemeden bilemesek de bu konuda çok da haksız sayılmazlar. Derslerimizle
ve gezip tozmalarla mı uğraşalım yoksa daha önceden hiç deneyimlemediğimiz
sıkıcı işlerle mi uğraşalım?
Büyüklerimiz her zamanki
gibi bizleri “korumak” adına üniversite eğitimimizi onların yanında almamızı
istiyorlar. Gerekli durumlarda şehir dışında ya da yurt dışında da elbette bizi
okuturlar ancak öncelikli tercihleri, onların yanında kalarak güvende olmamız. Biz
gençler “özgürleşelim” diye tutturdukça büyükler bizlere “sen bizim küçük
bebeğimizsin” tavrı takınıyorlar. Bazen bizler ne kadar büyüsek de büyüklerin
hiç büyümediklerini ve olgunlaşamadıklarını düşünüyorum…
3. ZORLUKLARLA
BAŞA ÇIKMA
Daha önceden de
bahsettiğim gibi büyükler bizim hiçbir zorlukla mücadele edemeyip başa
çıkamayacağımızı düşünüyorlar. Daha doğrusu “bu kadar küçük yaşta” niye o
zorluklarla tek başlarına uğraşsınlar diyorlar. Gerçekten de biz gençler
kendimize ne kadar güvenirsek güvenelim mutlaka başa çıkamadığımız olaylar ya
da olayları çıkmaza soktuğumuz anlar oluyor. Bunun nedenini tam olarak açıklayamıyorum.
Belki bizlere küçüklüğümüzden beri sağlanan yaşam koşullarından dolayı ya da
gerçekten yaşımız “henüz” biraz küçük olduğu için. Bu nedenle bazı durumlarda
büyüklerin sözünü de dinlememiz gerekiyor.
4. KIYAFET
SEÇİMİ
Her genç kızın bir başka
büyük sorunu ise istediği kıyafetleri istediği zaman giyememe hakkında. Nedense
küçüklüğümden beri ilkbahar oldu mu askılı bluz giymek isterim. Havanın
yağmurlu olması umurumda bile olmaz. Yazın genelde askısız bluzlar ve şortlar
giymekle beraber tişört giyesim de gelir. Havanın sıcaklığı otuz beş kırk
derece olsa da… Kışın ise bahar aylarında giyilecek montları giyesim gelir. Bundan
dolayı olsa gerek, kıyafet seçimi konusunda hiçbir zaman kafamdaki kombinimi
giyemem. Tabii bunda bende hata var, kabul ediyorum ama her “ergen” gibi ben de
“özgürlüğümün” kısıtlandığını düşünüyorum. Kuşak çatışmaları böyle oluşuyor, ne
yapalım değil mi?
5. HAYAT
FELSEFESİ
Gençlerin hepsi hayatları
ile ilgili çok abartılı hayaller kurar. Her zaman en zoru, en imkânsızı
başarmak isteriz. Her şey bir “challenge” meselesidir bizler için. Hayata
atılmayı heyecanla bekleyen tüm gençlerin benimkilere benzer hayalleri vardır:
Nobel “ödülleri” -tek bir ödül beni kesmez, en az üç beş tane olsun-
kazanmaktan tutun, “iş yeri olarak kocaman bir gökdelen sahibi olayım”a kadar
neredeyse imkânsız gibi görünen hayallerim var.
Ebeveynlerimiz de gençken
aynı hatalara düşmüşler. Hep en zor işleri başaralım diye düşünüp hayat boyu çok
çalışmışlar. Sonuç olarak kafalarındaki “neredeyse imkânsız” gibi görünen
hedeflerine ulaşmış olsalar da bu günlere çok zorlu mücadeleler ederek ve
tecrübeler kazanarak gelmişler. Bu nedenle bizler de “hayatımızın ‘challenge’larını”
belirlerken bizleri daha kolay elde edebileceğimiz ve gene mutlu olabileceğimiz
yönlere yönlendirmeye çalışıyorlar.
Ancak şu da var ki ben
kafama bir şey koydum mu onu başarmadan şuradan şuraya gitmem. İsterse o
hedefime ulaşmak yıllarımı alsın, ben yine de o işi başarmak için uğraşırım. Hem
hırslı olduğumdan hem sürekli kendimle yarışıp kendimin en iyi versiyonumu yaratmaya
çalıştığımdan hem de mükemmelliyetçi bir kişiliğe sahip olduğumdan tüm bu
hayallerim… Ailelerimizle benzer zorlukta bir hayat deneyimleyecek olsak bile
ben kendi “zorlu yolumu” takip etme taraftarıyım. Gençler, “imkânsız görünen”
hayallerinizden hiçbir zaman vazgeçmeyin, onlara ulaşmak için elinizden gelen
her şeyi yapın!
6. MESLEK SEÇİMİ
Hayat felsefesi ve
zorluklarla başa çıkma konusunun ortak noktası “meslek seçimimizi”
etkilemesidir. Tabii ki bazı durumlarda ailemizin söylediği şeylere de kulak
vermek ve değerlendirmek gerekir. Ancak son durumda kendi kalbimizin sesini
dinleyip kendi hayallerimizin peşinden koşmalıyız. Hayat bize ne kadar zorluk
çıkarırsa çıkarsın eninde sonunda hedeflerimize ulaşıp hayallerimizi
gerçekleştireceğiz…
·
KUŞAK ÇATIŞMALARI NASIL ÇÖZÜLÜR?
Gördüğünüz gibi her gün
pek çok kez “kuşak çatışması” adı verilen çatışmalara maruz kalıyoruz. Bizler
büyüklerimizi ikna etmeye çalışırken, büyükler de bize kendi fikirlerinin
doğruluğunu kanıtlamaya çalışıyor. Belli ki bu kuşak çatışmaları yüzyıllar boyu
sürecek bu nedenle bir çözüm bulunması şart. Benim çözüm önerim ortak bir
noktada buluşmaktır her zaman. İki tarafından kazanacağı çözüm önerileri üretip
uygularsak kuşak çatışmalarını en aza indirmiş oluruz. Ancak karşınızda nasıl
bir çatışma olursa olsun, hayallerinizden vazgeçmeyin…
Suzan R. HOFSTEDE
14 Temmuz 2021
Yorumlar
Yorum Gönder