Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce
okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına
hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite
seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu.
Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark
etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı
çok isterim.
“Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya
çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre
seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?”[1]
Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi
sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların
kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün
değil. İnsanlar sürekli yorum yaparlar.
Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız hakkında,
başarısızlıklarınız hakkında, hayatınız hakkında... Olumlu ya da olumsuz her
türlü yorumu yaparlar. Eğer etrafınızdakilerin söylediklerine takılırsanız,
incinirseniz siz yıpranırsınız, onlar yıpranmaz. Farkında bile olmazlar belki
de. Kendiniz olamazsınız. İstemediğiniz bir hayat yaşarsınız. Hayallerinize ve
hedeflerinize ulaşamazsınız çünkü diğerlerinin söylediklerini düşünmekten hayatta
ilerleyemezsiniz.
“Kendi bilincimle oluşturduğum ölçütlere göre yaşamak"... Çok güzel
ve doğru bir söz. Hayat felsefeme bu sözü de ekleme kararı aldım. Genç yaşta
böylesine değişik bir bakış açısı kazanmak da büyük bir avantaj bence. Hayatta
her şeyi deneyimleyemeyiz ne de olsa. Başka insanların da deneyimlerinden
yararlanmak gerek.
Kendi bilincinize göre yaşarsanız hatalarınızdan dolayı üzülmezsiniz ve
başkasını suçlayıp mutsuz da olmazsınız. “Ben bunu seçmiştim ve sonuçlarına
katlanabilirim." diye düşünürsünüz. Belki de bu özgürlüğün tanımlarından
biri...
“Hayat bir keşiftir.”[2]
Hayatın anlamı nedir? Bu soruyu kendime sık sık sorarım. Her seferinde
kendimce bir cevap bulurum. Ancak ilginç bir şekilde, bu soruya her seferinde
farklı bir cevap veririm. Sanırım her bu soruyu düşündüğümde yeni bir ben
oluyorum. Kendimle ilgili yeni şeyler keşfediyorum. Hayatımla ilgili yeni
şeyler keşfediyorum.
Hayatı keşfetmekle ilgili somut bir örnek de verebilirim. Bilkent
Üniversitesine bu sene başladım. Henüz kampüsün içini çok iyi bilmiyorum.
Genelde kayboluyorum ve etrafımdaki herkese “Şu bina nerede?”, “Bu sınıf
kaçıncı katta?” gibi sorular soruyorum. Sonra bazen arkadaşlarımla yeni bir
kısa yol keşfediyoruz. Oryantasyon haftası ODEON’dan yemekhaneye gitmek için
binaların içinden geçtiğimiz, baştan çok karmaşık görünen bir geçiş olduğunu
fark ettik. İlk gidişimizde çok karmaşık gelmesine rağmen sonradan öğrenmesi ne
kadar basit bir yol olduğunu fark ettim.
Peki, bu örneği niye verdim? Hayatımız da böyle şekilleniyor çünkü. Kimi
zaman arkadaşlarımız kimi zaman ailemiz bizlere “yol gösteriyor”. Bu yol
yemekhaneye giden yol da olabilir, meslek seçimindeki yol da olabilir,
zorluklarla savaştığımız bir acı dönemdeki yol da olabilir.
Kampüste şans eseri yeni yollar keşfettiğim de oluyor. Bazen bir binanın
içerisinde kaybolmanın verdiği panikle dönüp duruyorum. Sonradan, “Aslında
sadece ileri doğru yürüseymişim kısa yoldan istediğim yere ulaşıyormuşum.”
diyorum. Bu da hayatın bir parçası. Tek başınıza zorlukların üstesinden
gelmeniz gereken anlar da olabiliyor. Size destek olabilecek insanlardan uzakta
olduğunuz zamanlar oluyor. Tek başınıza bir zorlukla savaşmanız gerektiğini
hissederseniz en önemli üç şey panik olmamak, sakin kalmak ve kendinize
güvenmek. Bu güç dönemlerde de zamanla hayatı keşfediyorsunuz, kendinizi
keşfediyorsunuz hatta etrafınızdaki insanları keşfediyorsunuz. Belki de her
yeni keşifte hayatınızı yeniden sorgulayıp yeniden planlıyorsunuz. Tüm bu
keşifleri yaparken de sakin kalıp mantık çerçevesinde hareket ederseniz “aynı
koridorlarda dört dönmek" zorunda kalmazsınız ve kendinizi “pusulasız bir
gemi” gibi hissetmezsiniz. Rüzgârın etkisiyle savrulan bir yaprak olmazsınız.
“Hiç kimse başka bir insanı
yetiştiremez, sadece hedefini bulmasına yardım edebilir.”[3]
Üniversite sınavını yeni atlatmış bir genç olarak bu sözün beni çok
etkilediğini söyleyebilirim. Dediğim gibi bu kitabı ikinci okuyuşum ve bu zorlu
sınava hazırlanırken de bu cümle beni çok etkilemişti. Annemin düşüncesi de
Doğan Cüceloğlu ile benzer. Meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi konularda
geçtiğimiz dört senede çok yardımcı oldu.
Pandemi zamanı dokuz ve onuncu sınıftaydım. Mesleğimi seçmek için daha
önümde uzun bir süreç vardı. Vaktim de bol olduğundan uzun uzun düşündüm bu
konu hakkında. “Ben kimim ve ileride neler yapmak istiyorum? Benim ilgi
alanlarım neler? Yeteneklerim neler?” Okumayı, yazmayı, araştırmayı ve bir
şeyler düşünüp sorgulamayı çok sevdiğimi fark ettim. Böylece avukatlığın benim
için ideal meslek olduğuna karar verdim. Ayrıca avukatlığın yanı sıra yazarlık
da yapabileceğimi gördüm. İlk kitabım ise şimdi basım aşamasında. Bir veya iki
hafta içerisinde çıkacak. Benim için yazarlık dönemimin ilk adımı olacak bu.
Tüm bu iç sorgulamaları yaptıktan sonra annemle de düşüncelerimi
paylaştım. Büyük hayallerimden bahsettim. Beni hep destekledi ve bana yol
gösterdi. Nitekim kitabımı onun sayesinde, onun desteği ve bana duyduğu sonsuz
güven sayesinde yayınlayabiliyorum.
Doğan Cüceloğlu’nun bu cümlesini önceki okuyuşumda da şimdiki okuyuşumda
da aynı şeyi düşündüm. “Yetiştirmek” kelimesinin bu bağlamda “bir bireyin,
karşısındaki bireyi zorlayarak kendi planlarını uygulatma ve ona hayatta seçim
hakkı tanımama” şeklinde kullandığını düşünüyorum. Her bireyin kendi
istediklerini ve planlarını uygulaması gerektiğini savunuyor bence. Yanındakilerin
ise ona sadece destek olup yol göstermesi gerektiğini söylüyor. Annem de tam
olarak bunu yaptı. Bana hep destek oldu ve olmaya da devam ediyor. Büyük hayaller
kurmamı destekliyor ve hiçbir zaman “hayallerimi neden imkânsıza yakın
seçiyorum” diye yadırgamıyor. Henüz on sekiz yaşındayım ancak şimdiye kadar tüm
hayallerimi ve planlarımı gerçekleştirdiğimi düşünüyorum. Bu nedenle ona çok
teşekkür ederim.
Bu yazıyı yazarken okuduğum her şeyin bana bir faydası olduğunu bir kez
daha fark ettim. Her kitap size yeni bir şeyler katıyor ve sizi geliştiriyor. Hepinize
bol kitap okumalı bir hayat dilerim…
Suzan R.
HOFSTEDE
Yorumlar
Yorum Gönder