Ana içeriğe atla

HAYALLERİMİN ÖTESİNDEKİ KLASİK MÜZİK KONSERİ


 

Klasik müzik konserine hiç gittiniz mi? Ben ilk kez gittim. Çocukluk hayalimdi bir klasik müzik konserine gitmek. Elbette internetten konserler izlemiştim öncesinde. Ancak ön sıralarda oturup, canlı bir şekilde izleme fırsatım hiç olmamıştı. Çalınan eserleri dinlerken kendimi melodinin tatlı ritmine kaptırdım. Sanki orkestra ekibine eşlik ediyormuşum gibi hissettim. Konseri izlerken içimdeki çocuk ortaya çıkıverdi. Bu his tüm benliğimi sardı. Belki de hayalimdeki konseri izleme şansım olduğu için böylesine mutlu ve kuş kadar hafif hissediyordum. “Kelimeler âdeta kifayetsiz kalıyor.” Canım Orhan Veli Kanık...

Peki bu neden benim çocukluk hayalimdi, ona gelelim. Sonrasında konseri anlatmaya devam edeceğim. Piyano çalmayı kendimi bildim bileli çok severim. On yıldır hobi amaçlı çalıyorum. Kendimi geliştirmek adına İngiltere merkezli düzenlenen piyano pratiği ve müzik teorisi sınavlarına hazırlanıyorum. Sekiz seviyeden oluşan sınavın ilk beş tanesini başarıyla tamamladım. Üniversite hayatım boyunca da tüm seviyeleri tamamlamayı hedefliyorum.

 Piyano serüvenime altı yedi yaşlarında başladım. İlk başladığımda hep basit parçalar çalmama rağmen büyük bir keyif alırdım. Piyano derslerine başladıktan bir sene sonra kendime hedef koyduğum parçayı çalmayı öğrenmiştim. Beethoven’ın “Für Elise" eseri. Önceleri bu parça bana çok zor bir parçaymış gibi görünürdü. Çalan herkesi de büyük bir hayranlıkla dinlerdim. İlk konserimde de bu parçayı çaldığımda çok heyecanlıydım. Sanki kocaman bir orkestra bana eşlik ediyormuş gibi hayal ederdim. Kim bilir? Belki bir gün bu hayalim de gerçekleşir...



Konser sırasında da aklıma kendi konserlerim geldi. Ne kadar heyecanlı olduğumu hatırladım. Yaklaşık on tane konserim olmuştur. Genelde alışveriş merkezlerinde konserlerim oldu. Bir kere de bir yaşlı bakım evinde. Düşüncelere ve hayallere daldım.

Peki bu heyecanla gittiğim klasik müzik konseri nerede oldu? On iki yıldır okumak için ders çalıştığım canım üniversitemde oldu. Odeon adı verilen havalı, konserlerin verildiği, sunumların yapıldığı yerde oldu. Sanırım bu konser hayallerimin de ötesindeydi. Neden mi? Okulun ilk gününde yapıldığı için. Oryantasyon zamanıydı aslında. Okulda geçirdiğim ilk gündü.

Zaten üniversiteye başlama heyecanı bambaşka. Yeni reşit olmuşum. Yepyeni bir ortam. Sorumluluklarım her zamankine göre daha fazla. İlginç bir duygu bu. Küçüklüğünden beri hep reşit olmanın hayalini kurmuşsun ama şimdi de çocuk gibi hissediyorsun. Konseri izleyen sanki ben değildim, benden en az on yaş küçük olan bendim.



             Konserde hep bilindik parçaları çaldılar. Parçaların çalma sırası benim en çok dikkatimi çeken şey oldu. İlk parça oldukça enerjik ve canlı bir parçaydı. Genelde “staccato" adı verilen kesik kesik çalma tekniği kullanıldı. Bu, parçanın heyecanlı bir duyguyu temsil ettiği anlamına gelir müzikte. Bu heyecan ve canlılık duygusu ise bence yeni başlayan öğrencileri simgeliyordu. Okula ilk başladığımızda hafta hepimiz enerjik, yüksek tempoyu kaldırabilen, her türlü sosyal etkinliğe katılıp yeni arkadaşlar edinen gençler oluyoruz. İlk birkaç hafta bu ruh hâlimiz devam ediyor.

Diğer parçada yavaş yavaş canlılık kaybediliyordu. Temposu daha düşük, “piano" -kısık sesle- çalınan, huzurlu ve mutlu bir his veren ancak enerjik olmayan bir parçaydı. Bu da öğrencilerin okula alışmaya başladığı ve kendini huzurlu hissettiği dönemi temsil ediyordu sanki.

Çalınan parçalar giderek daha ağır bir şekilde çalınan parçalara döndü. En kasvetli havayı veren ise Beethoven’ın Beşinci Senfonisi’ydi. Genellikle alt oktavların kullanıldığı yani kalın notaların ağırlıkta olduğu bir parçaydı bu. Sanırım bu parça sınav dönemlerimizi temsil ediyordu. Öğrencilerin de yaşama sevinçlerinin yok olduğu anlar oluyor bu dönemler. Henüz bir sınava girmedim. Vize ya da final sınavları nasıl oluyor pek bir bilgim yok. Okula yeni başladım sonuçta. Ancak liseden gelen deneyimimle ve üst sınıflardaki arkadaşlarımdan duyduklarımla o dönemlerin tıpkı bu eserde olduğu gibi kasvetli ve hüzünlü anlar olduğunu tahmin edebiliyorum. Umarım sınav dönemlerinde böyle gerilmem. Günü gününe çalışarak sınav dönemlerimi başarıyla atlatacağıma inanıyorum.

Sonradan parçalar yavaş yavaş enerjik bir hâl almaya başladı. Bunlar da sınav dönemlerinin bitişini simgeliyordu. Son parçanın “forte" -yüksek sesle-, hızlı ve duygu dolu çalınması ise bence mezuniyetimizin ve ilerideki hayatımızın güzelliğini temsil ediyordu. Mezuniyetimizde hem heyecanlı hem mutlu hem de donanımlı bir şekilde iş hayatına atılacağız. Çalınan parçada olduğu gibi hepimiz enerjik ve tüm zorlukları aşmış güçlü bireyler olarak keplerimizi havaya atacağız. Konser bir anda bitivermişti. Müziğin ritmine kendimi kaptırmıştım ama bitmişti. Çok çabuk. O an üniversite hayatımızın ne kadar hızlı geçeceğini fark ettim.

Konser sırasında bu düşünceler tüm benliğimi sardı. Önce çocukluk hayalim, ardından da geleceğimle ilgili hayaller. Sanırım bu klasik müzik konseri benim geçmişim ve geleceğim ile ilgili tüm hayalleri bir araya toplamış oldu. Küçükken hayal bile edemeyeceğim bir konserde keyifli bir vakit geçirdim. Hayallerimin ötesindeki konsere gelmiş oldum. Üniversite hayatım boyunca arkadaşlarımla bunun gibi birçok etkinliğe katılmayı iple çekiyorum. Hayal bile edemediğim güzel günlere...

Suzan R. HOFSTEDE

20 Eylül 2023

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...