Ana içeriğe atla

ÖZGÜVEN İYİDİR

 


 

Özgüvenli olmanın her zaman iyi olduğunu düşünürüm. İnsanlar size daha çok saygı gösterir, kendinizi daha iyi hissedersiniz. Kendinizi daha iyi hissedip itibar gördüğünüz için daha verimli çalışırsınız ve daha büyük başarılara imza atarsınız. Bu pozitif döngü içerisinde de hayallerinizdeki hayata kavuşursunuz ve mutlu mesut yaşarsınız.

Sınav çıkışlarında veya sınav sonuçları açıklandıktan sonra moralinizi bozmadan özgüvenli bir şekilde çalışmaya devam etmelisiniz. Tabii ki yanlışlarınızı düzeltmeye çalışmalı ve bir daha aynı hataları yapmamalısınız. Ama hiçbir insan doğmadan önce her şeyi bilerek bu dünyaya gelmedi. Hiç kimse kusursuz ve mükemmel değil. Herkes düşe kalka öğreniyor bir şeyleri bu hayatta. Eninde sonunda çabalamalarınız sayesinde öğreneceğinize göre neden özgüveninizi kaybedesiniz ki? Özgüvensiz olunca bu durum size herhangi bir faydası oluyor mu? Bir anda başarınıza başarı mı katıyorsunuz? O hâlde neden sürekli kendinizi yıpratasınız?

Ayrıca siz kendinize güvenmezseniz çevrenizdekiler size nasıl güvenecekler? Başarılı olmak için çevrenizin desteğine ihtiyacınızın olduğunu düşünüyorsanız onların desteğini alabileceğiniz şekilde davranmalısınız. Siz kendinize güvenmezseniz size yapılan “moral ve motivasyon” konuşmalarının hiçbir faydası olmaz. Çünkü siz o sözlerin sizi avutmak için söylediklerini düşüneceksiniz. Kendi karamsar dünyanızda daha da karamsarlığa boğulacaksınız. Onun yerine düzenli ve sistematik çalışın, ilerleme kaydedin ve özgüvenli bir duruşla hayatı ve insanları selamlayın. Böylece görünmez bir güce, pelerine ve kalkana sahip olacaksınız. Bunlar da sizi hep bir adım ileri taşıyarak daha da gelişmenizi sağlayacak.

Özgüven sayesinde iyi pozisyonlara gelebileceğimiz gerçeğini unutmayalım. Ancak “özgüven patlaması” ile kendimizi yanlış da yönlendirmemeliyiz. Hiç ders çalışmadığımız hâlde “özgüvenimiz” sayesinde “Ben çok akıllı ve başarılıyım. Zaten her istediğimi elde edebilirim.” dememeliyiz. Böyle bir tutum içerisine girersek hiçbir zaman kendimizi geliştiremeyiz, başarılı olamayız ve hayallerimizi birer hedef hâline dönüştüremeyiz. Bir yandan kendimize güvenirken bir yandan da çok sıkı bir şekilde çalışmaya ve ilerleme kaydetmeye devam etmeliyiz. Aksi takdirde, altını dolduramadığınız özgüveniniz bir gün sönüp gider ve eski güveninizi geri kazanmanız çok uzun yıllarınızı alır.

Özgüveninizi hiç kaybetmeyin ama kendinize olan güveninizin nedenini de insanlara açıklayabilecek şekilde davranın. Zaten çok çalışıyorsanız neden kendinize güvenmeyesiniz? Çalışkan birisine herkes güvenir. Hem çevrenin güveni hem de kendi güveniniz olduğu zaman hep parlamaya ve uçmaya devam edersiniz…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...