Hangi dersleri yüksek seviye (high level) alacağınıza karar vermek
çok önemli. Özellikle de yurt dışında okuma hedefleriniz varsa okuyacağınız üniversitenin
ve bölümün öğrenci alım kriterlerini dikkatlice ve detaylıca araştırmak gerekiyor.
Genellikle mühendislik bölümünü tercih edenler matematik ve fizik
high level seçiyorlar. Mühendis olmayacaksanız kendinizi bu kadar zorlamaya hiç
ama hiç gerek yok. Gereksiz yere lise çağında çırpınmış ve hırpalanmış
olursunuz. Ama mühendis olacaksanız size baştan geçmiş olsun dileklerimi
iletmek isterim. Sizleri çok ama çok zor bir süreç bekliyor. Dersler çok ağır
ve zor. Günü gününe çalışıp sık sık tekrar yapmanız gerekecek. Ayrıca dersleri
de pür dikkat dinleyip sürekli not almanız gerekecek. IB’nin kitaplarına iyi
çalışıp “questionbanks” çözümü yapmayı ihmal etmeyin. Yoksa bu işin altından
kalkmak epey zor olacak.
Tabii yurt dışında okuyacak olanların bir avantajı var. YKS’de
herhangi bir şehirdeki herhangi bir üniversitenin puanını tutturmalı yeterli. Hatta
bazıları sadece yurt dışına başvuru yapıp YKS’ye hazırlanmıyor da. Yani üniversite
sınavına deliler gibi çalışmayacaklarından bunu seçenler çok da zorlanmayabilir.
Tek gereken şey matematik ve fizik ikilisini sevmek. -Ki ebedî düşmanım fizik
bu grupta olduğundan benim kesinlikle kaldıramayacağım bir seçim olurdu.-
Tıp okumak isteyenlerin ise biyoloji ve kimya high level alması
gerekiyor ancak bizim okulda bu iki dersi aynı anda high level olarak almak
mümkün değil. Bu nedenle öncelikle kimyayı tercih edip gerekirse biyolojiyi
dışarıdan “AP” adı verilen dersleri alarak ve sınavlarına girerek bu sorunu
ortadan kaldırmaya çalışıyorlar.
Türkiye’de tıp okumak isteyen arkadaşlarım ise YKS’ye daha iyi
yoğunlaşıp projelerle uğraşmamak için on birinci sınıfın sonunda IB programından
ayrıldılar. Ben de olsam üniversite sınavına yoğunlaşmayı bu noktada tercih edebilirdim.
Bence gayet mantıklı bir seçim yaptılar.
Benim seçtiğim high level derslere gelecek olursak… Ben “Bilkent
Hukuk” istediğim için ve “MF” sınıfında olduğum için high level derslerimi “edebiyat
ve kimya” seçtim. Kimya ve fizik arasında bir tercih yapmam gerekiyordu. Ben de
tabii ki kimyayı tercih ettim. “Bu konuda düşünmeme bile gerek yok” desem yalan
olur. Dershanedeki hocalarımız fizikte bize daha iyi yardımcı olabileceklerini
söyledikleri için fizik seçmeyi düşünmedim değil. Ama ondan sonra fiziğin
eziyetini çekeceğime aslanlar gibi kendi kendime kimyayı hallederim dedim ve
şimdilik nispeten hallettim gibi de. Bu seçimimden pek pişman değilim.
Edebiyat seçmek zaten benim için en mantıklı iş oldu. Gördüğünüz gibi
yazı yazmaya bayılıyorum. Okulun yaratıcı yazma kulübündeyim. Tüm derslerin
okul dergileri var ve hepsinde birden fazla makalem çoktan yayınlandı ve
yayınlanmaya da devam ediyor. Ayrıca bloglarım var ve Türkçe, İngilizce ve
İspanyolca dillerinde yazılar yazıp yayınlıyorum. (www.suzanrhofstedeyayinlari.blogspot.com, www.suzanrhofstedepublications.blogspot.com, www.suzanrhofstedepublicaciones.blogspot.com) Bir de üstüne üstlük kitap okumaya bayılıyorum. Okuduğum kitaplar
hakkında yorumlarımı paylaşıp kitap tavsiyelerinde bulunduğum bir Instagram
hesabım da var. (Suzan’ın Kitaplığı) İleride de avukatlığın yanı sıra yazar ve
filozof olmak istiyorum. Bu şartlar altında edebiyat dersini high level
seçmezsem ayıp etmiş olurdum.
High level edebiyat dersinde de Türk müfredatında olduğu gibi dil
bilgisi ve ezbere dayalı edebî bilgiler öğrenmiyoruz. Toplamda yanlış hatırlamıyorsam
on üç tane okumamız gereken kitap var ve bu kitaplar hakkında makaleler yazıyoruz.
Sınavlarımız da makale yazmak üzerine oluyor. Ben yarım saat içerisinde
rahatlıkla yedi yüz sözcükten fazla yazabildiğimden sınavlarım çok rahat
geçiyor. Bir de sınav süresi seksen dakika olunca beş kez de kontrol
ediveriyorum. Eğer siz de benim gibi bir edebiyat tutkunuysanız high level
edebiyat dersinden çok keyif alacağınızdan eminim ve kesinlikle tavsiye ederim.
Benim bu süreçte en sevdiğim ve beni en dinlendiren derslerden biri oldu
diyebilirim.
Tabii “MF” yerine “TM” öğrencisi olsaydım belki de daha mutlu
olabilirdim. Artık bir kere bu yola çıktım ve geri dönmeyeceğim. Bu nedenle
diğer seçeneği hiçbir zaman tadamayacağım ve o konu hakkındaki düşüncelerimi
bilemeyeceğim…
“TM” öğrencileri ise matematik ve biyoloji arasında bir seçim
yapıyorlar. Bence biyoloji dersini high level almak daha kolay olur çünkü IB
biyoloji müfredatı ile Türk biyoloji müfredatı birebir aynı. Ayrıca okulda
ortaokuldan bu yana aldığınız seçmeli ikinci yabancı dil dersini (İspanyolca,
Almanca, Fransızca) de IB müfredatı kapsamında alıyorsunuz. Yıl boyunca
herkesten iki kat fazla ikinci yabancı dil sınavına girmek zorunda kalıyorsunuz
ama bence buna değer. Yeni diller öğrenmek her zaman güzel ve eğlencelidir.
“TM” programlarında, bunların yanı sıra “TITC” dersi de bulunmakta.
Bu ders “20. Yüzyılda Türkiye” olarak müfredatta yerini alıyor. Bu ders
hakkında detaylı bilgiye sahip olmamakla birlikte tarih, coğrafya ve sanırım
felsefe derslerinin birleşmiş versiyonu. Türk müfredatında anlatılanlara göre
daha ağır bir program görmüş oluyorsunuz ama çok da geniş bir genel kültüre sahip
oluyorsunuz. Bu alanlara ilginiz varsa bu dersin ilginizi çekeceğini
düşünüyorum.
Ayrıca bizim okul hangi bölümde hangi müfredatı alırsanız alın
İngilizce derslerini high level olarak veriyor. Belki artık İngilizcemiz çok
geliştiğindendir, en kolay dersimiz İngilizce oldu. Dersler genelde sohbetler
üzerine kurulu oluyor ve toplamda iki tane roman okuyup onlar hakkında ödevler
hazırlamamızı bekliyorlar. İngilizce dersini bize bu kadar sevdirdiği ve yıl
boyunca bizi hep motive edip destek olduğu için İngilizce hocama teşekkür etmek
isterim…
Yorumlar
Yorum Gönder