Ana içeriğe atla

SINAV SÜRESİ UZAYINCA AKLA GELENLER

 


 

TYT sınavının süresi biz on birinci sınıfın ortasındayken bir anda değişti. Artık TYT sınavı 135 dakika yerine 165 dakikalık bir sınav oldu. Tabii süreler uzayınca aldı biz öğrencileri bir telaş…

Süre uzayına akla gelen ilk soru şu oldu: Sorular daha da mı zorlaşacak? Paragraf soruları daha mı uzun olacak? Değişiklikler olduktan sonra henüz bir sınav olmadı. Bugün dahil altı gün sonra bu senenin on ikinci sınıfları (2022 tayfası) bu sınavı deneyimleyecek. Benim şahsi görüşüm soruların aynı kalacağı yönünde. Zaten 2021 yılının sınavı aşırı derecede zordu. Bu kadar zor bir sınavdan daha zor ne sorabilirler ki? 165 dakikada atomu parçalamamızı beklemezler diye düşünüyorum. (Umarım istemezler, sistem değişirse ve bu sınav konu kapsamına dahil olursa çok gülerim…)

İkinci sorumuz ise şu oldu: Eğer sınav zorlaşmayacaksa rakiplerimiz arttı mı? Evet, bu sorunun cevabını üzülerek bildirmek isterim ki kesinlikle rakip sayımız bir anda arttı. Süre sıkıntısı çekenler artık 30 dakika ekstra bir süreye sahip ve insanların bizi geçme şansı bir anda arttı. Yani yarış bir anda kızıştı…

İşin olumlu tarafından da bakmak lazım. Rakiplerimiz için süre arttıysa bizler için de arttı. Yani paragraf ve matematik sorularını hızlı çözebilmek bizler için hâlâ bir avantaj. Artan sürede yapamadığımız sorulara bakıp emin olmadığımız soruları ise kontrol edebiliriz. Muhtemelen “Nasıl sınavı erken bitirebiliriz?” diye kendinizi sorgulamaya başladınız… Çok çalışırsak onu da başarırız bence, gerçi henüz hiç böyle bir durumla karşılaşmadım ama çalışmaya devam edelim derim ben.

Bazı kaynaklara göre ise sürenin uzamasının öğrencilerin netlerinin artmasına yardımcı olmuş. Yetiştirememe telaşı azalınca ve daha çok soruya bakabilme şansını elde edince öğrencilerin başarısı artmış. Aslında buradan çıkacak tek bir sonuç var: İnsanlar stressiz ortamlarda çok daha verimli ve başarılı olabiliyorlar.

O hâlde neden böyle bir eğitim sistemi var? Neden herkes kendi yeteneklerine ve isteklerine göre bir eğitim alamıyor? Neden “sınav” kavramı var? Sınavlar öğrencilerin gerçek başarısını ölçüyor mu? Yoksa sadece anlık bir başarıyı ölçmek için kullanılan gereksiz bir sistem mi?.. Bu soruları daha fazla düşünüp moralimi bozmak istemiyorum. Geçici bir dönem bu ve bir yıl sonra bu telaş bitecek… Sadece bir yıl kaldı. Zorlu bir yıl…

Sonuçta TYT oturumunun süresinin uzatılmasını kendimize olumlu bir etki yaratacak şekilde kullanabiliriz. Rakip sayısı bir anda artı ama aynı avantajlara biz de sahibiz. Ne kadar hızlı soru çözersek puanımız ve netlerimiz o kadar yüksek gelir. Umutsuzluğa kapılmayalım, sınav zorlaşacak diye telaşlanmayalım ve daha az stresle sınava girmeye çalışalım. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...