Ana içeriğe atla

FELSEFE, PSİKOLOJİ VE LOGOTERAPİ

 

            Felsefe, tüm bilim dallarının temelidir. Sosyal bilimler de, formel bilimler de, pozitif bilimler de felsefe sayesinde oluşmuştur ve gelişmektedir. Hem felsefe ve hem psikoloji; insanın yaşamı, ruhu ve düşünceleri ile ilgilendiğinden pek çok ortak yönleri bulunmaktadır. Ortak noktalarından biri de “logoterapidir”.

          Logoterapi, felsefe ve varoluşçu psikoloji tabanlı bir yaklaşımdır. İnsanlar bu yaklaşım sayesinde yaşadıkları ağır travmaları kolaylıkla atlatabilmektedirler. Tedavi yönteminin temel hedefi, insanlara hayata pozitif bakmayı öğretmek ve bu hayatta bir ümitlerinin olduğunu hatırlatmaktır. Bu tedavi yöntemi sayesinde, çok korkunç olaylar yaşamış olan insanlar kolay ve hızlı bir şekilde iyileşip tekrar hayata tutunabilmektedirler.

[2]

             Bu psikolojik tedavi pek çok konuda etkilidir. Ölümcül hastalıklardan kurtulma, ağır travmaları atlatma, bağımlılıklardan kurtulma ve stresi insanların hayatından uzaklaştırma gibi birçok olumlu etkisi vardır.

[1]

       Logoterapi ile insanların hayatlarındaki iyi ve pozitif yönleri bulmaları sağlanır. İnsanların özgüvenleri arttırılarak sorunlarla savaşma gücü aşılanır. Hayattaki zorluklarla “olumlu düşünerek” başa çıkma öğretilir.

 

   Logoterapi, Viktor Emil Frankl tarafından oluşturulmuştur. Frankl, İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudi soykırımından kurtulan bir nörologdur. Bu nedenle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra hayatta kalmayı başaran insanları incelemiştir. İnceleme sonucunda, hayatta bir ümidi olan ve hayatta kalma arzusu olan insanların birçok travmatik olayın, rahatsızlığın ve sorunun üstesinden kolaylıkla gelebildiğini görmüştür.

[3]

Logoterapinin felsefe ile olan ilişkisine gelecek olursak; bu tedavi süreci boyunca insanlar hep hayatlarını sorgulamaktadırlar. Felsefenin temel amaçlarından biri, insanları düşündürmek ve insanlara etraflarındaki kavramları sorgulatmaktır. Logoterapi sayesinde insanlar; hayatlarını, kendilerini, geleceklerini, hayattaki var oluş amaçlarını, kim olduklarını sorgulamaktadırlar.

Logoterapi, varoluş ve fenomenoloji sayesinde ortaya çıkmıştır. Varoluşçu yaklaşımda, insanların hayatlarındaki deneyimlerini bireysel olarak nasıl değerlendirdikleri sorgulanmaktadır. Fenomenoloji ise, varlığın “fenomen” olduğunu savunan bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım; insanları oluşturan şeyin temelinde, insanların geçmişinin, yaşadıklarının ve tecrübelerinin olduğunu savunmaktadır. Fenomen -bir başka deyişle görüngü- yaşanmışlıklar anlamına gelmektedir.

[4]

         Bence kavramları, durumları, olayları ve yeni öğrendiğimiz ya da uzun zamandır bildiğimiz bilgileri sorgulamak, o konular hakkında kafa yormak bizleri rahatlatmaktadır. Hepimiz, hayatta karşılaştığımız şeyleri merak edip sorgulamaktayız. Bu merak sayesinde hayatta belli bir amacımız ve hedefimiz olmaktadır ve bu da bizim hayata tutunmamızı sağlamaktadır. Bu nedenle bu sorgulama hevesimizi ve merakımızı hiçbir zaman kaybetmemeliyiz.

 

Suzan R. HOFSTEDE, 2021

KAYNAKÇA

[1]

https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.fusemagazine.com.au%2Findex.php%2Farticles%2Ffuse-features%2F587-dealing-with-stress&psig=AOvVaw0d2RkrtWdsXGI1bqZcO2kG&ust=1614193208502000&source=images&cd=vfe&ved=0CAIQjRxqFwoTCOjmkMvYgO8CFQAAAAAdAAAAABAD

(Erişim tarihi: 21.02.2021)

[2]

https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Fwww.facebook.com%2FPozitif-insan-494093843972653%2Fabout%2F&psig=AOvVaw1-0bo5-KVIfHzmFg_OP3UA&ust=1614192101202000&source=images&cd=vfe&ved=0CAIQjRxqFwoTCMjqqa_UgO8CFQAAAAAdAAAAABAD

(Erişim tarihi: 21.02.2021)

[3]

https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2Ftr.depositphotos.com%2Fstock-photos%2Fd%25C3%25BC%25C5%259F%25C3%25BCnen-insan-karikat%25C3%25BCr.html&psig=AOvVaw2hRAw8GmadtXQgk9GBBAo_&ust=1614193767501000&source=images&cd=vfe&ved=0CAIQjRxqFwoTCMjgycvagO8CFQAAAAAdAAAAABAD

(Erişim tarihi: 21.02.2021)

[4]

https://www.google.com/url?sa=i&url=https%3A%2F%2F8womendream.com%2Fbrave-living%2Fbig-dream-advice-3-ways-to-become-more-positive&psig=AOvVaw3R65faU3BGa6oFaOTncdzD&ust=1614192201907000&source=images&cd=vfe&ved=0CAIQjRxqFwoTCNin897UgO8CFQAAAAAdAAAAABAK

(Erişim tarihi: 21.02.2021)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...