2020 yılını bitirmemize sadece 11 gün kaldı. Bugün günlerden
20.12.2020. Neredeyse herkesin 2021 yılı için dileği “2020 gibi olmaması”.
Ancak ben pek de öyle düşünmüyorum… Bu yıl her ne kadar “pandemi” açısından
kötü geçtiyse de benim açımdan gayet verimli, mutlu ve huzurlu bir yıl oldu.
Küçüklüğümden beri evde vakit geçirmeye bayılırım. Bu nedenle 18
yaş altı için “sokağa çıkma yasakları” benim için çok keyifli geçti. Şahsen,
“herhangi bir yerde keyifli vakit geçirmenin”, insanın kendisiyle alakalı
olduğunu düşünüyorum.
Evde yapılabilecek o kadar çok şey var ki… Mesela ben okullar
kapandıktan iki hafta sonra artık okulların açılmayacağını düşünmeye
başlamıştım. Bütün gün televizyon izleyip telefonumla oynamak yerine, vaktimi daha
verimli ve kendime bir fayda sağlayacak şekilde kullanmaya karar verdim.
Sabahtan akşama kadar evde olunca tabii ki eski düzendeki kadar
hareket edemiyordum. Ve spora başlamaya karar verdim. En başta, nisanın
başlarında, günde bir saat ile başladım. Hiçbir gün aksatmadan devam ettim.
Eylül ayına geldiğimde günde üç saat bile spor yaptığım oluyordu. Bayağı da
yoğun bir şekilde yapıyordum, bir iki ısınma hareketi yapıp spor yaptım demiyordum.
Çoğu gün 25 km koşuyorum bazı günler de pilates ve fitness yapıyorum. Gerçeği
söylemek gerekirse, spora başlama sebebim “aşırı derecede spora meraklı” biri
olduğumdan kesinlikle değil… Sadece günlerimi “boş” geçirmeyip, bütün gün
“Covid-19” haberleri dinlemeyip, kendi kafamı dağıtmak için. Bu sayede hem
fiziksel hem de ruhsal açıdan kendimi korumuş oldum. Artık spor yapmaya o kadar
çok alıştım ki, bir gün atlasam hemen rahatsız oluyorum. Gerçekten bu pandemi
döneminde kendinize yapabileceğiniz en güzel iyilik bu olacaktır, herkese
tavsiye ederim.
Bir başka yeni kazandığım alışkanlık ise “kitap okumak”. Daha
doğrusu okul zamanı ders çalışıp ödev yapmaktan dolayı “kendi istediğim” hiçbir
kitabı okuyamıyordum. Okulun verdiği, her dilden “zorunlu kitapları” okuyup
duruyordum. Sadece yaz tatillerinde bol bol sevdiğim kitapları -en çok
klasikleri severim- okuyup onlar ile ilgili yorum yazabiliyordum. Bütün gün
evde olunca kendimi oyalamanın bir başka yolu da “kitap okumak” oldu. Şu anda
bile “uzaktan eğitim” devam ederken, akşamları bir saat kitap okumaya devam
ediyorum. Bu sayede hem hayal dünyam gelişiyor hem de evde sıkılmamış oluyorum.
Piyano çalmak da benim için çok hoş bir uğraş… Pandemi başlamadan
iki ya da üç hafta önce “Royal Akademi’nin Grade 5 Teori” sınavına girmiştim. Gerçekten
onun hızlıca yapılıp bitmiş olması büyük bir şans oldu. Pandeminin başlarında
girmeye hazırlandığım “Royal Akademi’nin Pratik Grade 5” sınavının iptal olup
olmadığı ise belli değildi. Bu nedenle her gün piyano çalışıp henüz tam
çıkmamış ve teorik açıdan da pratik açıdan da zor olan bir parçayı kendi
kendime çıkardım! Ağustos ayında sınavın yapılmayacağı söylendi. Aksi gibi
piyanomun tuşları bozuldu ve çalamamaya başladım. Pandemi nedeniyle tamirci de
eve çağıramadık ama ne olursa olsun ilk birkaç ay benim kafamı dağıtan ve hoş
vakit geçirmemi sağlayan bir hobi oldu. İlk fırsatta tamir ettirip yeniden
çalışacağım…
Moda tasarımıyla uğraşmayı da küçüklüğümden beri çok severim. Arada
sırada televizyonun karşısında tasarımlarımı da yaptım. Dediğim gibi, amacım
sadece kafamı dağıtıp zamanımı biraz da olsa verimli geçirebilmek…
“Tam bir ergen olarak” bütün gün evden hiç çıkmama rağmen akşamları
süslenip püslenip öyle televizyon seyrediyorum. Annemle birlikte makyaj
yaptıktan sonra güzel kıyafetlerimi giyip, hoş kombinler yaparak eğleniyoruz.
Pandemi sayesinde annemle çok daha uzun ve güzel vakit
geçirebildik. Öteden beri annemle her gün sohbet ederiz, eğlenceli şeyler
yaparız ama “evden okuldaki derslere katılmak” gibisi yok! Teneffüslerde
annemin yanına gidip öğle yemeğini annemle yemek o kadar güzel bir duygu ki
anlatamam. Uzaktan eğitim başlamadan önce de annemle birlikte hep çok eğlenceli
vakit geçirdik, birbirimize destek olduk bu zor süreçte… Mesela daha dün
yılbaşı ağacımızı süsledik! Birkaç yıldır hiç vaktimiz olmuyordu ama bu sene
hazır evdeyken neden olmasın dedik. Bir insanın bu kadar küçük bir şeye
sevinmesi ne kadar tuhaf diyebilirsiniz ama ne yapalım ben de öyle birisiyim
işte…
Annemle yaptığımız bir diğer güzel ve “entelektüel” şey ise okulun
velilere sunduğu bir “BTEC Kişisel Gelişim Dersi” oldu. Sadece veliler
katılmasına rağmen ben de annemin yanında “küçük misafir” olarak derslere
katıldım ve ne yalan söyleyeyim çoğu dersin odak noktası oldum. Hatta sekizinci
sınıftaki edebiyat öğretmenimle de o programda karşılaştık! O da bir TED velisi
olduğundan o dersteydi ve küçük bir grup içinden benim tanıdıklarım olduğu için
de “odak nokta” olmayı başarabilmiştim. Hem annemle güzel vakit geçirip hem de sosyalleşme
fırsatı oldu.
Doğum günümü de “karantinada kutlayanlar ekibindeydim”. Her zamanki
gibi bir ergen olarak “süslenip” en sevdiğim pembe eteğimi giydim. Annemle
muhteşem ötesi bir pasta yaptık. Hiçbir yerde bulamayacağınız türden! Çileklerle
ve diğer pasta süsleriyle süslenmiş, çikolata sosu kaplamalı, kakaolu bir kek!
Aslında aşırı derecede kabardığı için en başta çok şaşırdık ama daha sonradan
kubbeli kocaman bir pasta olmasını daha çok sevdik. Görüntülü konuşmalar
sayesinde kuzenlerimle de görüşmüş gibi oldum. Diğer bayram günlerinde ve doğum
günlerinde de görüntülü konuşmalar yaptık.
Gene “zaten bütün gün evdeyim” mantığıyla verimli birkaç şey daha
yaptım. Birinci sınavları atlattıktan sonra neredeyse bütün derslerden proje
aldım. Çünkü proje hazırlamak benim için büyük bir tutku. Aslında bir şeyler
okuyup araştırıp ve özellikle de yazmayı çok seviyorum. Bu arada birçok proje
ve performans ödevi hazırlayarak genel kültürümü arttırmış oldum.
Geçen hafta da hazır elimde bu kadar çok makale, proje ve yazı
varken, yaz tatilinde açtığım ama bir daha bakmaya fırsatımın olmadığı
“blogumda” paylaşım yapayım dedim. Geçen senelerde yazdığım yazıları ve
projeleri yavaş yavaş yayınlamaya başladım. Kendimi oyalamakla kalmayıp ileride
“CV”me yazabileceğim yayınlarım olmuş oldu.
Uzaktan da olsa “sosyal” aktivitelere katılmayı da ihmal etmedim. Onuncu
sınıfın ikinci döneminde gerçekleşecek olan iki tane sempozyuma davet edildim:
Okulun düzenlediği “Edebiyat Sempozyumu” ve “İspanyolca Sempozyumu”. Sadece bu
sempozyumlara katılmakla kalmayıp iki tane dergide de makalem yayınlandı. Okulumuzun
“İspanyolca” ve “Matematik” Dergilerinde iki tane farklı makalem yayınlanacak! Şu
sıralar bu kadar çok etkinlik için üst üste teklif gelmesi nedeniyle kendimi
bir “iş kadını” gibi hissediyorum.
Bu pandemi süreci boyunca, “okulların açılması” ve “sınavların
yapılmasıyla” ilgili büyük bir “belirsizlik” olduğundan ders çalışmaya da devam
ettim. Pandemi başladığında dokuzuncu sınıfın ikinci dönemindeydim. “Pandemi”
gibi insanın başına çok zor gelecek bir olayın o yıl olmuş olması da benim için
bir avantajdı. Sınav senemi yeni geride bırakmıştım ve üniversite sınavım için
daha üç buçuk yılım vardı. Düzenli bir şekilde ders çalışıp kitap okursam
sınavlara kendi çapımda yavaş yavaş hazırlanabileceğimi düşündüm. Onuncu sınıfa
geçinceye kadar pek online dersimiz olmadı. Kendim Youtube’dan videolar bulup
not tutmaya başladım. Zaten o kadar yoğun spor yapabilme şansını da bu şekilde
buldum. Onuncu sınıfa geçince neredeyse eski sekiz saatlik okul düzeni gibi
oldu ama ben kazandığım güzel alışkanlıkları bırakmamaya karar verdim.
Ben de herkes gibi, pandemi ilk başladığında çok tedirgin ve
üzgündüm. Özellikle tam da “lise muhabbetleri” yeni başlamışken okula “uzaktan
devam etme” fikri çok moralimi bozmuştu. Okulda katılacağım birkaç etkinlik
vardı. Gerçi bazılarını pandemi başlamadan hızlıca yapıp bitirmiştik. O açıdan
pek de hevesimin kursağımda kaldığını söyleyemeyeceğim. Ama sonuçta “gençlik”
yıllarımızı evde geçireceğimizi öğrendik. Bu konuda herkese katılıyorum ama
hayata pozitif bakmak bizim elimizde. Çok bunaldığımı hissettiğimde terasta
veya balkonda vakit geçirip, “üstümdeki o negatif enerjiyi” atıyorum. Umudumuzu
hiçbir zaman yitirmezsek ve kendimizi oyalayacak bir şeyler bulursak, eğlenceli
vakit geçirmememiz için hiçbir neden yok.
Sonuç olarak, çok şükür bu yıl benim için çok ama çok güzel ve
verimli bir yıl oldu. 2021 için dileğim “sağlığımızın yerinde olması” ve 2020
kadar hoş ve verimli vakit geçirebilmek…
Suzan R. HOFSTEDE, 2020
Yorumlar
Yorum Gönder