Ana içeriğe atla

YOZLAŞAN DİLİMİZ

  

Sayın jürim, sayın hükümet takımı ve sevgili muhalefet takımım, ben muhalefet kanadının ikinci konuşmacısı Suzan HOFSTEDE. Benim görevim muhalefet kanadının argümanlarını sizlerle paylaşmak. Anadillere giren yabancı sözcüklerin, anadil üzerinde en az üç tane olumsuz etkisi olduğunu düşünüyoruz.

·              Öncelikle, anadillere giren yabancı sözcükler, milli kültürü güçsüzleştirir ve yozlaştırır.

Örneğin “modum düştü.” Tabirinin ne İngilizcede ne de Türkçede bir karşılığı bulunmamaktadır. İngilizcede ruh hâlini belirten “mood” sözcüğü, “mod” sözcüğünden farklı bir anlam taşımaktadır. Ayrıca, ne Türkçede ne de İngilizcede “mood” ya da “mod” düşmesi diye bir kavram bulunmamaktadır. Güzel Türkçemizde, canım sıkıldı, içim daraldı, ruhum karardı gibi birçok seçenek varken böyle anlamsız bir söz öbeğinin kullanılması, hiçbir iyi amaca hizmet etmemektedir.

Dil ve dilin doğru kullanılması hem zaman içinde dili güçlendirir, hem de milli değerlerin ve milli bağlılık duygusunun gelişmesinde rol oynar. Örneğin, köfte yerine “burger” denmesi. Köfte-ekmek bizim kültürümüzde de var olan bir yiyecek olmasına rağmen, hamburger sözünün yerleşmesi dilimiz üzerinde olumlu bir etki yaratmaz. Aynı şekilde, sebzeli pilav yerine “rizotto” demenin de çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum.

·         Ayrıca, anadillere giren yabancı sözcükler, halk arasında iletişim kopukluğu ve anlam karmaşasına yol açar.

Şirketlerde çalışan ve yabancı sözcükler kullanarak modern bir görüntüye sahip olacağını ya da yabancı dil bilgisini kanıtlayacağını zanneden kişilerin kullanırlar. Örneğin: “Meeting set edelim”, “topless bluz” gibi kullanımlar farklı kesimlerden kişiler arasında iletişim sorunlarına yol açmaktadır. Yabancı dil bilgisi olmayan kişiler söyleneni anlamazken; yabancı dil bilgisini göstermeye çalışan kişiler de hem anlaşılamamakta, hem de gülünç duruma düşmektedirler.

·         Üçüncü olarak, belirtmek isterim ki anadillere giren yabancı sözcükler, milletimizin bağımsızlığı, saygınlığı ve benliğinin korunmasını engeller. Kendi dilini, iyi ve doğru bir biçimde kullanmayan, anadilinin yabancı sözcüklerle istilasına izin veren bir millet, uzun vaadede sosyal ve kültürel alanda da istilacı milletin değer ve özelliklerinin fark etmeden sahiplenecek, kendi kültüründen giderek uzaklaşacaktır.

Değerlerimizi korumak istiyorsak, dilimize sahip çıkmalı, onu çok iyi bilmeli, doğru kullanmalı, dilimizin çağın gereklerine uygun biçimde gelişmesi için çalışmalarımızı sürdürmeliyiz. Unutmamalıyız ki, güzel Türkçemiz, son derece zengin ve yaratıcılığa açık, kurallarla dolu bir dildir. Basit bir kök alarak ve buna ön ek ya da son ek ekleyerek, yeni sözcükler türetmek çok kolaydır. Örneğin, bil: bilgi, bilgin, bilgilendirme, bilgilendirilmiş, bilim, bilimsel, bilişsel, bilişim gibi çok sayıda sözcük türetmek mümkün.

Konuşmamı Ulu Önder Atatürk’ün şu anlamlı sözleriyle bitirmek istiyorum: “Dil kurumu, en güzel ve verimli bir iş olarak türlü bilimlere ait Türkçe terimleri belirlemiş ve bu suretle dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır.”

İkincisi ise, “Arkadaşlar, bizim ahenkli, zengin dilimiz, yeni Türk harfleriyle kendini gösterecektir. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.”

Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.

Suzan R. HOFSTEDE, 2019

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...