Ana içeriğe atla

DENEME SINAVLARI VE MORAL BOZUKLUĞU


 


Okulunuzda veya dershanenizde yapılan deneme sınavlarının sonucunda düşük bir sıralamaya sahip olduğunuzda doğal olarak moral bozukluğu yaşarsınız ve “modunuz düşer”. Bu çok doğal bir durum. Ancak hiçbir şampiyon moralini bozup pes etmez. Aksine o düşüş onun güçlenmesini ve daha sağlam adımlarla geri gelmesini sağlar. Siz de kendi şampiyonunuz olmak istiyorsanız ilk yapacağınız şey moral bozukluğunuzu ortamdan kovalayıp gitmesini sağlamak olmalı.

Moral bozukluğunuzu üstünüzden atmak için yapabileceğiniz birkaç şey bulunmakta. Kendinize hatırlatmanız gereken birkaç şey var. Bunları düşünerek kendinizi rahatlatabilir, stresinizi azaltabilir, gerginliğinizi üzerinizden atabilir ve moral bozukluğunun üstesinden gelebilirsiniz.

1-      Herkes Düşüşler Yaşar

Başarının güçlüklerle tırmanılan bir merdiven olduğu benzetmesini bilmeyeniniz yoktur. Eee, bildiğinize göre bu sözü kendinize hatırlatmakta sizce de fayda yok mu? Demek ki öyle bir gerçek var ve sizden önce birileri bunu fark edip söylemiş. Zorluklarla karşılaşmazsanız kendinizi hiçbir zaman geliştiremezsiniz. Düşüşler ile hatalarınızı, eksiklerinizi görüp “kendinizin en iyi versiyonu” hâline gelebilirsiniz. Eğer hiçbir zorluk yaşamadan bugünlere geldiyseniz hayatınızı bir sorgulamanızı tavsiye ederim. Belki de şu yaşınıza kadar sadece kendinizi kandırdınız. Bu konu sadece deneme sınavları ve derslerle ilgili değil. Tabii ki sadece kolay testleri ve denemeleri çözen birisi kendisinin mükemmel olduğunu düşünecektir ve gerçeklerden haberdar olamayacaktır. Bu bihaber olma durumu nedeniyle kendini hiçbir zaman geliştiremeyip ilerleyemeyecektir.

Bu konuyu sadece deneme sınavı bazında almamanızı öneririm. Tüm konular bununla bağıntılı aslında. Arkadaşlıklarda yaşanan bir sorunda, günlük yaşanan bir olayın sonucunda, herhangi bir tartışmada, yaptığınız bir sporda, diyette, iradeli davranmaya çalışmada hatta marketten aldığınız yumurtaları buzdolabına yerleştirirken bile bu söz sizinle birlikte olmalı. Dolaba yumurtaları yerleştirirken birini yanlışlık düşürüp kırdığınız için geri kalan tüm yumurtaları da o moral bozukluğu ile dışarıda bırakıp bozulmalarına mı neden olacaksınız?

Aynı şekilde tek bir deneme sınavında yaşadığınız düşüşten dolayı motivasyonunuzu kaybedip çalışmayı bırakmanız veya üzülerek zaman kaybetmeniz mantıksız olacaktır. Önemli olan “küllerinizden doğabilmektir”. Bir insanın gücü yaşadığı zorluklarla ve düşüşlerle orantılı olarak artar. Asla pes etmeyin, sadece sorunu çözmeye çalışın. Böylece daha güçlü bir “siz” deneme sınavlarını “pataklamaya” gelecektir.

2-      Moral Bozukluğu Doğaldır

Her öğrencinin sizinle benzer bir süreçten geçtiğini unutmayın. Herkes ara ara moral bozuklukları ve pişmanlıklar yaşar. Ancak başarılı olanlar pes etmeyip yola devam edenlerdir, hatalarından ders çıkaranlardır. Bir tanecik deneme sınavında yaşadığınız düşüş nedeniyle kendinizi üzmenizin hiçbir anlamı yok. Benden size tavsiye ne arkadaşlarınızın ne de öğretmenlerinizin size attığı laflara takılmayın. Çalışmaya devam edin ve diğer deneme sınavlarında onların size söylediği ağır sözlerin ne kadar yanlış olduğunu onlara gösterip intikamınızı alın. Bu bir intikam meselesinden başka bir şey değil…

3-      Önemli Olan Genel Durumunuz

Bir kerecik düşük bir sıralamaya sahip olmanız sizi yıldırmamalı ve bu yarışın dışına atmamalı. Eğer genel olarak dershanenizdeki ilk üç veya ilk beş kişi arasında oluyorsanız bir kereliğine altıncı olmak sizin için önemli olmamalı. Sadece neden o sınavda başarılı olamadığınızı tespit edin, sorunları çözün ve ilerlemeye devam edin.

4-      Eksiklerinizi Gidermek İçin Hiçbir Zaman Geç Değil

Yaşadığınız düşüş sınava çok yakınken bile olsa hiçbir zaman hiçbir şey için geç olmadığını aklınızdan sakın ama sakın çıkarmayın. Yeter ki eksikliğin farkına varın ve eksikliğin giderilmesi için elinizden gelen her şeyi yapın. Farkındalığı edindikten sonra sorunu çözmesi kolaydır.

5-      Son Ana Kadar (Gerçek Sınava Kadar) Her Şey Değişebilir

Yaşadığınız inişlerin ve çıkışların aslında çok da bir önemi yok. Bu sınavların hepsi üniversite sınavını kazanabilmek için bir araç. Aynı şekilde üniversite sınavı da hayatta mutlu olabilmek için aşılması gerek bir araç.

Son ana kadar motivasyonunuzu koruyup çalışmaya ve değişip gelişmeye devam ederseniz gerçek sınavda çok başarılı olabilirsiniz. Pes etmediğiniz ve son dakikaya kadar çalışmaya devam ettiğiniz sürece her şey olabilir.

Uzun lafın kısası, deneme sonuçlarını görüp moralinizi bozmak yerine genel durumunuzu değerlendirin, sorunları fark edin ve en kısa sürede çözmeye çalışın. Unutmayın ki baştan pes ederseniz yaşadığınız çöküşün ve moral bozukluğunun da size hiçbir faydası olmayacak, sadece üzülüp ah vah ettiğinizle kalacaksınız… Her zaman savaşmaya devam. Moral bozukluğu ve düşüş yaşamak doğal bir şey…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...