Ana içeriğe atla

COVID-19 NÜFUSU VE İNSANOĞLUNU NASIL ETKİLEDİ?

 

Son bir buçuk yıldır, Dünya çapında konuşulan tek bir konu var: Covid-19 salgını. Covid-19, son yıllarda Çin’de görülen SARS ve MERS virüslerinin bir türevidir. Dünya’da ilk Covid-19 vakası 2020 yılının aralık ayında Çin’in Vuhan kentinde görüldü. Yaklaşık bir ay içerisinde büyük bir hızla tüm Dünya’ya yayıldı.

Geçmiş yüzyıllardaki pandemi salgınlarında olduğu gibi, bu salgında da insanlık çok ciddi anlamda etkilendi. Öğrenciler son bir buçuk yıldır okula gidemezken, pek çok iş sektöründe de hayat durduğu için büyük ekonomik krizler gerçekleşti. Tüm Dünya’da aynı anda bu tarz sorunların olması, herkesin evlerinde oturuyor olması, normalde çok kalabalık olan sokakların bile tamamen hayalet şehre dönüşmüş olması çok ilginç. Bilim kurgu filmlerindeki ve kitaplarındaki gibi bir hayatın bizi beklediğini kim tahmin edebilirdi ki?..

·         DÜNYA ÇAPINDA EN ÇOK ETKİLENEN KESİM: YAŞLI NÜFUS

Genç, yaşlı herkesi tehdit eden bu salgından dolayı toplamda şu ana kadar 193 milyon kişi enfekte oldu. 4,14 milyon insan ise hayatını kaybetti. Ne yazık ki hayatını kaybedenlerin büyük bir oranı yaşlı nüfusta. Bu nedenle, pandeminin başından itibaren yaşlı nüfusta bulunan kişilerin izole bir hayat yaşamaları gerektiği söylenmektedir.

Aynı şekilde çocuklar da taşıyıcı olduğundan evlerinde oturmaları istendi. Uzun bir süre boyunca çocuk ve yaşlı kesim için sokağa çıkma yasakları uygulandı. Hatta belli dönemlerde tüm Dünya tamamen evlerde oturdu. Taksim Meydanı da, New York’taki Times Square de bomboştu…

Ölüm oranları “normal hayata göre” çok daha fazla olduğundan dolayı aklınıza bazı sorular takılabilir: Dünya nüfusu hızla azalıyor mu? Yakında insanoğlu tamamen yok mu olacak? Dünya’nın sonu mu geliyor?

Pandeminin başlarında ben ciddi ciddi Dünya’nın sonunun geldiğini düşünüyordum. Ancak son zamanlarda “pandeminin sonunun” geleceğine inanmaya başladım. Gerekli tedbirler alındığı takdirde bu olağanüstü ütopik tarzdaki hayatlarımızdan en kısa sürede kurtulabiliriz.

Geçmişte de insanoğlu onlarca pandemi salgınından başarıyla kurtulmuşlardır. Elbette nüfus oranları ya da nüfus artış hızı oranları geçmişte bir miktar azalmıştı ancak hiçbir zaman insanoğlunun yok olacağı bir noktaya ulaşmadı.

Covid-19 salgını nedeniyle de her ne kadar dört milyondan fazla ölüm olsa da Dünya nüfusunun genelinde ciddi bir soruna yol açmamıştır. Sadece nüfus artış “hızı” azalmıştır. Önümüzdeki iki üç yıl içerisinde Dünya nüfusunun sekiz milyarı geçmesi beklenmektedir. Kesinlikle Dünya’nın sonu henüz gelmemiş…

·         “YENİ NORMALE” ADAPTASYON

Çok uzun bir süredir evlerimizden okula gidip evlerimizden çalışıyoruz. Teknolojinin önemi her geçen gün artıyor. Dünya üzerinde bulunan herkes -genç, yaşlı fark etmeksizin- görüntülü görüşme uygulamalarını kullanmakta.

Teknoloji hızla geliştiği için yepyeni meslek dalları ortaya çıkmakta. Genetik mühendisliği, yapay zekâ mühendisliği, mekatronik mühendisliği gibi pek çok dal hızla gelişiyor ve geleceğin en gözde meslekleri olacak gibi duruyor. 

Aynı şekilde Dünya’da birçok insan maske ve dezenfektan kullanımına alışmış durumda. Muhtemelen pandemi bittikten sonra bile bazı insanlar maske kullanımına devam edecektir. Maske üreten firmalar da bu konuda insanları teşvik edecektir. Belki de hiçbir zaman “tam olarak” eski hayatlarımıza kavuşamayacağız…

Son zamanlarda insanları bir diğer düşündüren konu ise şu: “nasıl normal hayata tekrardan adapte olacağız?”. Gerçekten de sabahları altıda kalkıp okula gidebilecek miyiz? Son aylarda hepimiz sekiz, sekiz buçuk gibi kalkıp bilgisayarlarımızın başına geçiyoruz. Pandemi bitse bile bu rahat hayatımızı bırakıp eski yüksek tempomuza dönebilecek miyiz?..

·         GELECEKTE BİZİ NELER BEKLİYOR?

Önümüzdeki bir-iki yıl içerisinde bu pandemiden tamamen kurtulacağımıza inanıyorum. Böylesine ilginç bir deneyimimiz olduğu için gelecekte bizi neler bekliyor olacak çok merak ediyorum. Yeni meslek grupları, nüfus artış hızlarında ciddi değişiklikler, belki yeni virüsler bizi bekliyor olacak. Bir an önce bu bilim kurgu filmi hayatımızdan kurtulmak dileğiyle…


Suzan R. HOFSTEDE,

25 Temmuz 2021


1. https://medyascope.tv/2020/04/05/koronavirus-zaman-cizelgesi-ne-zaman-ortaya-cikti-nasil-yayildi-onemli-tarihler-nelerdi/ (Erişim tarihi: 25.07.2021)

2.      https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-53417604 (Erişim tarihi: 25.07.2021)

3.      https://www.dw.com/tr/d%C3%BCnya-2021-y%C4%B1l%C4%B1na-78-milyar-ki%C5%9Fiyle-giriyor/a-56011588 (Erişim tarihi: 25.07.2021)

4.      https://en.wikipedia.org/wiki/Template:COVID-19_pandemic_data (Erişim tarihi: 25.07.2021)

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...