Ana içeriğe atla

“KLONLAMA” SADECE BİLİM KURGU FİLMLERİNE AİTTİR

 


Bilim kurgu filmlerinin popülerliği ve ilgi çekiciliği sayesinde “klonlama” günümüzde oldukça ilgi gören bir konu. Klonlamanın, bilim adına olumlu bir gelişme ve bazı sağlık sorunları için olmazsa olmaz olacağı söylenebilir. Ancak kendinizin bir klonuna sahip olmanın birçok dezavantajı vardır. Artık özel ve benzersiz olmayacaksınız. Görevlerinizi yapacak başka biri olduğundan hiçbir amacınız ve hedefiniz kalmayacak. Hem klonlara hem de insanlara yetecek kadar yiyecek ve/veya su olmayacak. Sizce bu koşullar altında bir klonunuzun olması gerçekten iyi bir fikir mi?

·         Organ nakli için klonlama gerekli değildir.

İnsan klonlamanın; insan sağlığı ve organ nakli için faydalı olabileceği ileri sürülebilir. Ancak sadece ihtiyaç duyulan organın klonlanması yeterli olacaktır. Neden canlının her parçasını yaratmak için uğraşalım ki?..  

Aşırı derecede hasta olan ve organ nakline ihtiyacı olan bir kişiyi düşünün: O kişinin çok sağlıklı bir klonu varsa, insanlar “hasta kişiye” artık ihtiyaç kalmadığını düşünebilir. Bu, yardıma ihtiyacı olan “gerçek” kişi için korkunç bir sonuca yol açabilir. Kendinizi klonlamak yerine huzurlu olmalısınız, gerekli tedavileri yapmalısınız, o hastalığı yeneceğinize kendinize inanmalı ve strese girmemelisiniz. Sadece gerekli organ klonlanırsa, tekrar sağlıklı ve mutlu olursunuz. “Sağlıklı” klonlarınızın değerli hayatınızı çalmasına izin vermeyin.

·         Klonu olan bir insan, özel ve benzersiz olamayacaktır.

Öncelikle, herkesin eşsiz ve özel olduğunu belirtmek ile başlamak istiyorum. Bir kişinin tek yumurta ikizi olsa bile düşünceleri, eylemleri, tepkileri, amaçları, hayalleri, meslekleri ve arkadaşları farklıdır. Bu farklılıklar bizleri eşsiz ve özel kılıyor. Her insanın kendi klonu olsaydı bu “eşsizlik” ortadan kalkardı…  

Klonumuz hayatımızı elimizden alabilir. İşlerimizi, amaçlarımızı, hayallerimizi, arkadaşlarımızı, ailemizi ve hayatımızdaki diğer önemli şeyleri çalabilirler. Bunun ne kadar vahim bir durum olduğunu tahmin edebiliyor musunuz? Hayatımız çok kısa bir süre zarfında tek tek yok olurdu. Bir anda “eşsiz” bir kişiyken bir “hiçe” dönüşürdük.

İnsanları klonlamak gerçek olsaydı, her insan hayatının geri kalanında üzgün, korkmuş, yalnız ve amaçsız olurdu. Eşsiz ve özel olmak, hayatımızı kendi başınıza kontrol edebilmek çok değerli hediyelerdir. Elimizdeki bu güzel hediyeleri ve fırsatları klonlarımıza kaptırmamalıyız

·         İşlerimizi yapacak bir klonumuz olsaydı, insanların büyük bir çoğunluğu hiçbir işini yapmayıp sorumluluklarını yerine getirmezdi.

Pek çok insan, kendisinin bir kopyasına sahip olmanın mükemmel olacağını düşünür. Tüm insanlar hayatının bir döneminde şunu düşünmüştür: Keşke bir klonum olsaydı da ben şu dizimi rahat rahat izleyebilseydim… Dürüst olalım, hepimiz görev ve sorumluluklarımızı yerine getirebilecek bir klonumuz olmasını isterdik.

Maalesef, gün boyu film izleyip internette gezinme fikri pek mümkün görünmüyor. “Tembel” klonunuz, şu anda hayal ettiğiniz bir hayatı yaşayabilir. Siz çok az uyku ile çok zor şartlar altında saatlerce çalışırken o sinemaya gidebilir, “klonlanmış” arkadaşlarınızla takılabilir, öğlene kadar uyuyabilir. Ayrıca, kendisi için yeterince para kazanmadığınızdan şikâyet edebilir ve yaptığınız her hareket için sizi eleştirebilir. Köle sahibi olmayı hayal ederken, köle oluverirsiniz.

Tabii tek olası durum bu değil. Klonunuz sizin köleniz olabilir. Ancak, otuz yıl boyunca sadece film izlediğinizi hayal edin. Sonunda sıkılırsınız. Depresif, amaçsız, tembel, üzgün ve çaresiz bir insan olursunuz. “Köle” klonunuz da isyan eder ve Dünya'da büyük bir kaos olur. Bir “köle” klona sahip olmaya çalışmak yerine, hayatınızı hem iş hem de eğlenceli aktivitelerle harmanlayarak planlamalısınız. Kimse mutlu olmak için bir klona ihtiyaç duymaz!

·         8 milyar insan yetmiyormuş gibi bir de klonlara Dünya’mız nasıl dayansın?!

Toplamda, Dünya'da sekiz milyar insan yaşıyor ve hepimiz çok yakında yiyecek ve su kıtlığı olacağını az çok tahmin edebiliyoruz. Dünya’daki herkesin kendi klonu olsaydı, yiyeceğe, suya, oksijene, yaşayacak yere, işe, eğitime, aileye, mutluluğa ihtiyacı olan on altı milyar insan olurdu. Dünyanın bu korkunç duruma dayanabilmesi gerçekten mümkün mü? Cevabın “hayır” olduğunu hepimiz biliyoruz.

Nüfusun yarısını öldürmek için muazzam savaşlar çıkacaktır. Birbirinde korkunç birkaç tane ilginç senaryo var: Klonlar “gerçek” insanları yenebilir, insanlar çokça para ödedikleri klonlarını yenebilir -ki bu ekonomik bir krize yol açabilir-, mali açıdan güçlü insanlar klonlarıyla birleşerek insanların çoğunu öldürebilir. -ileride klonlar ve zenginler ömürleri boyunca her şeyi tartışacaklardır ki bu hiç de hoş bir durum değil-. Sonuç olarak, bizlere ucu ucuna yeten Dünya’mızda klonlara yer yok!

Genel olarak, insanları klonlamak şimdiye kadar düşünülmüş en kötü ve dehşet verici fikirdir. Mutlu olmak için kimsenin klona ihtiyacı yoktur. İnsanları klonlamanın hiçbir şey için iyi bir çözüm getirmediği ortada... Klonlarımız olursa; kimse özel ve benzersiz olmayacak, hayatlarımız çalınabilecek, yiyecek ve su kıtlığı yaşanabilecek ve bu korkunç durumlar büyük bir kaosa yol açabilecek. İnsanların tamamı klonlamamalı, sadece nakil için gerekli organlar klonlamalıdır. Kendinizin bir kopyasına sahip olmanın hayatınızı mahvedeceğini unutmayın.




Suzan R. HOFSTEDE

21 Temmuz 2021 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...