Üniversite sınavına hazırlanırken süreç
içerisindeki mutluluğumuzdan ziyade sonuç odaklı baksak da aslında her anın
tadını çıkarabilmeliyiz. Ancak maalesef eğitim sistemimizin bir zorunlu parçası
olarak en güzel geçmesi gereken lise yıllarımız perişan bir hâlde geçip
gidiyor…
Bu zorlu ve hayatımızın aslında kısacık
bir bölümünü oluşturan stresli zamanları atlattıktan sonra hayatımızın kontrolü
tamamen bizlerin ellerinde olacak. Bir daha hiç kimse size zorla sevmediğiniz
derslere çalışın diyemeyecek. Ne sizin içinizdeki çalışkan çocuklar ne
öğretmenler ne de bu eğitim sistemi… Bu nedenle yapmamız gereken şey tam olarak
“köprüden geçene kadar ayıya dayı demek” olmalı. Birkaç yıllığına dişimizi
sıktık mı “hayallerimizin hayatına” kavuşacağız ve ileride zor zamanlar yaşasak
da hiçbir zaman bu kadar can sıkıcı olmayacak. Gelecek çok aydınlık ve umut
dolu bir yer gibime geliyor…
Sınavı atlatana kadar sadece “sonuç”
odaklı düşünsek de gelecekteki amacımızın mutluluk ve başarı olduğunu
unutmamalıyız. Hangi mesleği seçersek seçelim; hayallerimiz, hedeflerimiz ve
planlarımız neler olursa olsun onlara ulaşmaya çalışırken bir daha o günlerin
geri gelmeyeceğinin bilincinde olarak yaşamalıyız. Hep keyifli ve mutlu
olmalıyız.
Böylesine travmatik bir çalışma temposu
içerisindeyken bu tarz geleceğe yönelik umut vadeden şeyler düşünmek insana çok
iyi geliyor. Ders çalışmaktan sizi alıkoymadığı sürece mental sağlığınızı
korumak adına hayallere dalıp gitmek neden kötü olsun ki?..
Ayrıca insanın kendisine sık sık
hayattaki temel amacının ne olduğunu hatırlatması çok önemli bence. Yoksa
amaçsız bir insan; pusulasız bir gemiye, başıboş gezen bir kedi yavrusuna
benzer. Bu sayede hem kendi kimliğinizi hem hayallerinizi hem hedeflerinizi hem
de mutlu olmayı kendinize iş edinir ve hayatın tadını tam anlamıyla çıkarmış
olursunuz.
Yorumlar
Yorum Gönder