Ana içeriğe atla

SANAT “KENDİM” İÇİNDİR

  


Edebiyat dünyasında yüzyıllardır tartışılan bir konudur “sanatın asıl amacı”… Kimisine göre “sanat, toplum içindir”, kimisine göre “sanat, sanat içindir”. Ben ikisine de katılmıyorum. Neden “sanat” gibi özel, kişisel, dinlendirici ve insanı geliştirip farklı dünyalarda kaybolmasına neden olan bir kavramı başka şeyler için yaptığımızı iddia edelim ki? Neden sadece kendimiz için sanatı sevip hayatımızın bir parçası hâline getirmeyelim?

Bence bir işi tutku ile, sadece eğlencesine, zevk aldığımız için ve en önemlisi “kendimiz” için yaptığımız zaman o işte başarılı oluruz. Acil bir iş için stresli ve hızlı bir şekilde raporlar ya da makaleler mi yazmak eğlencelidir; yoksa kafamızdaki bir kurguyu yavaş yavaş, sakin bir şekilde, eğlenerek ve kendimizi kasmadan kitap hâline getirmek mi eğlencelidir? Sanırım hepimiz “tutkuyla ve huzur içerisinde” yapılan yazma işini tercih edersiniz.

Aynı şekilde bu durum müzik için de geçerli… Zor bir parçayı deşifre edip kendi yorumunuzu katarak heyecanlı konserlere çıkmak mı, akşamları hayatın stresinden uzaklaşmak ve bir miktar da olsa rahatlamak adına bu parçayı çalmak mı, yoksa panik hâlinde konservatuar sınavına hazırlanmak mı eğlencelidir? Tabii ki sınavlara hazırlanıp bir başarı elde etmek de güzeldir ancak içinde çok fazla tutku barındırdığını söyleyemem. Onun yerine havalı bir şekilde konserlere çıkmak ya da rahat rahat pijamanızla evde müzik aletinizi çalmak çok daha hoşunuza gidecektir.

Batı etkisindeki Türk edebiyatı döneminin başlarında halkın eğitimsizliğinden dolayı ya da yazarların kendilerini bilgili, donanımlı ve üstün gördüklerinden dolayı “sanat toplum içindir” anlayışı ortaya atılmıştır. İnsanları bilgilendirmek amaçlı eserler yazmak eğlenceli olabilir.

Sonuçta günümüzde de bu akımla aynı kapıya çıkan kitaplar, dergiler ve makalelerle karşılaşıyoruz. Hem bazı toplumsal sorunları ele alan romanlarda hem de herhangi bir alanda yazılmış makaleler ve kitaplarda toplum bir şekilde eğitilmiş oluyor. Sadece toplumu eğitmek amacıyla bir eser yazarken bundan ne kadar keyif alınır bilemiyorum. Ben o tarz bir eser ya da makale yazacak olursam şu anlayışımı uygularım: “Her ne kadar dışarıdan ‘sanat toplum içindir’ akımı gibi görünse de ben ‘kendimi’ geliştirmek amacıyla bu ürünü ortaya çıkarıyorum.” diye düşünürüm.

Tanzimat Dönemi’nden sonra ise “sanat, sanat içindir” anlayışı benimsenmiştir. Bence bu akımda ortaya çıkan sorun şudur: “Sanat” kavramı, benim düşüncelerime göre biraz farklı yorumlanmaktadır.

“Sanat” denildiğinde akla ilk olarak ağır ve süslü betimlemeler, anlaşılmaz dizeler mi gelir? Bence “kendimizi” dinlendirmek ve yeni dünyalar keşfederek “kendimizi” geliştirmek adına rahat rahat bir şeyler okumaktır. Kesinlikle “çevremizdekileri kullandığımız ağır ve şaşaalı dil ile kendimize hayran bırakmak” değildir. Ne de olsa hayat bu kadar zorluk çekmeye değmez, sakin sakin hayatın tadını çıkarmak gerekir.

Sanat, kişiye özel ve tutku içeren bir rahatlama aracıdır. Toplum, prestij, para ya da sanat için yapılmaması gerekir. Resim çizerken de, piyano çalarken de, denemeler yazarken de sanatı “kendimiz” için yapmalıyız. Kendimizi geliştirmek, eğlendirmek, rahatlamak ve hayatın tadını çıkarmak için. Çünkü diğer hiçbir şey “kendimizden” daha değerli değildir…

 


Suzan R. HOFSTEDE

22 Temmuz 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...