Ana içeriğe atla

HAYATIN ANLAMI NEDİR?

 


Hayatı hiç sorguladınız mı? Hayat sizce ne anlama geliyor? Mutlu olmak mı, başarılı olmak, çok para kazanmak mı, ünlü olmak mı, yoksa herkesin sevgisini kazanmak mı?.. Muhtemelen büyük bir çoğunluğunuz hayatın anlamını sorgulamışsınızdır. Hem de pek çok kez… Bu sorgulamalarınız sonucunda kendinize bir gelecek planlamışsınızdır. Kiminiz için hayatın anlamı Dünya üzerindeki en zor mesleği yapmak iken kiminiz için nispeten kolay bir yolla para kazanmaktır. Bir diğeriniz için ise ne olursa olsun sadece sevdiği meslek ile uğraşmaktır.

Öncelikle şunu belirtmek isterim. Hayatın anlamı, “mutluluk” demektir. Üniversiteye gitmek isteme sebebimiz de başarılı olmak istememiz de sağlıklı ve güzel olmak istememiz de “mutlu” olabilmek için. Hayatın temelinde mutluluk yatıyor adeta. Tüm canlıların amacı mutlu olmak…

O hâlde hedeflerimizi belirlerken, kendimize bir kariyer planı çizerken ve hayaller kurarken en dikkat etmemiz gereken nokta “mutluluk” değil midir? Sadece toplum ve çevre baskısı nedeniyle bir kariyer seçimi yapmamalısınız. Mutlu olacağınıza inandığınız bir mesleği seçmelisiniz. Eğer resim yapmaya bayılıyorsanız mühendis olmak için kendinizi zorlamayın, müziğe ilginiz varsa “Ben ille de tıp okuyacağım” demeyin, yazı yazmaya ve edebiyat alanına merakınız varsa “Mimarlık istiyorum” diye tutturmayın. Hayattaki ilk hedefiniz kendi ilgi alanlarınız ile uğraşabilecek bolca vakit ayırabilmek olmalı. Çünkü mutluluğun kaynağı kendi hobilerimiz ile saatlerce uğraşabilmekten geliyor.

Elbette hepiniz itibarlı bir meslek ve düzenli bir gelir istiyorsunuz, bu çok doğal. Ancak şunu da unutmamalısınız: Eğer bir kişi bir işi çok iyi yapıyorsa yaptığı iş her ne olursa olsun hayatta çok başarılı olacaktır. Çünkü önemli olan bir işi tutku dolu yapmaktır. İtibarlı bir mesleği hiç sevmeden “bitse de gitsek” modunda yaptığınız takdirde hayatta hiçbir başarı elde edemezsiniz. Ancak belli bir yeteneğinizi öne sürerseniz bir süre sonra tüm hayalleriniz sizin ayaklarınızın önüne gelecektir.

Örneğin benim yapmayı sevdiğim birkaç tane hobi var: Yazı yazmak, kitap okumak ve kendi doğruluğumu konu her ne olursa olsun kanıtlamak. Bu nedenle ileride hukuk okumak istiyorum. Avukatlığın yanı sıra, yazarlık yapmayı ve belki felsefe alanında çalışmalar yürütmeyi planlıyorum. Yani hayatımın merkezinde kesinlikle sevdiğim işlerle ile uğraşmak olacak.

Hayatın anlamını ararken herkes için tavsiyem şudur: Toplum ve çevre baskısından kurtulun, söylediklerine aldırmayın. Kendi mutluluğunuzu ön plana koyun ve geleceğinizi buna göre belirleyin. Önemli olan itibarlı bir meslek seçmek değil, bir işi çok iyi yaparak o işi itibarlı hâle getirmektir. Tutkuyla yapılan işler her zaman başarı getirir, yeter ki pes etmeyin… 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...