Ana içeriğe atla

HEDEF BELİRLEME

  


Hayatta hepimizin hedefleri ve hayalleri vardır. Hayallerimize ulaşabilmek adına kendimize kısa vadeli ve uzun vadeli olmak üzere hedefler koyarız. Hayallerimize ulaşma süreci içerisinde “kendimizi çok da fazla kaptırıp mutsuz olmadan” hedeflerimize teker teker ulaşmalıyız.

Ben hayalleri hep çok yüksek tutma taraftarıyım. “Hayal” dediğiniz şey “imkânsızdan bir tık yakın” olmalıdır. Elbette hayallere ulaşmak çok ciddi bir çalışma, planlama ve disiplin gerektirir. Zorlu ve yavaş bir süreçtir “hayallerinin hayatını yaşamak”…

“Hayallere ulaşma isteği” insana büyük bir motivasyon kaynağı olduğu için hedeflerinize ulaşmak çok daha kolay olacaktır. Hedeflere ulaştıkça da hayallerimize bir adım daha yaklaşmış oluruz. Bu “pozitif motivasyon kısır döngüsü” sayesinde her geçen gün daha başarılı olabilirsiniz.

Tabii ki “hedeflerimize” ulaşmaya çalışırken kendimize hayatı zehretmemeliyiz, hayatın tadını da çıkarmalıyız. Ne de olsa gençlik yıllarımız bir daha geri gelmeyecek. Kısa süreli dinlenmeler sırasında sevdiğimiz aktivitelerle uğraşmak hem kafamızı dağıtacaktır hem de bizleri “hayattan soğumaktan” kurtaracaktır. 

Hedeflerinize ve hayallerinize erişmek için yaptığınız çalışmalar hiçbir zaman boşa gitmeyecektir ve hayatta her zaman size bir geri dönüşü olacaktır. Bu nedenle hedeflerinizden yorulup hayallerinizden vazgeçmeyin. Arada minik molalar vererek tam gaz çalışmaya devam edin. Başarıya mutlaka bir gün ulaşacaksınız. Başarıya ulaşma konusunda önemli bir kural, asla pes etmemektir.

Kendimize hedefler belirlerken hem kısa süreli hem uzun süreli hem de hayat boyu sürecek üç çeşit hedef koymalıyız. Bu üç hedef türünün ortak noktası ise “SMART” hedefler olmaları gerektiğidir.

“SMART” bir hedef koyabilmek için birkaç basit kuralı uygulamanız yeterlidir. Birinci kural belirli (specific) ve sürdürülebilir (sustainable) olmasıdır. Özellikle kısa vadeli hedefleriniz genellikle belli bir şekilde sınırlandırılmış, belirli, açık ve net olmalıdır. Örneğin bugün “matematik” çalışacağım yerine, matematikte “sayı problemlerine” çalışacağım gibi spesifik hedefler konulmalıdır.

Hayat boyu uygulayacağınız hedefleriniz ise sürdürülebilir olmalıdır. “Her gün yarım saat kırk beş dakika spor yapacağım”, “günde iki buçuk üç litre su içeceğim” tarzında uygulanabilir ve sürdürülebilir hedefler koymak hayat kalitenizi artırarak sizi “mükemmel” bir insan hâline getirecektir. Ayrıca belirli ve sürdürülebilir hedefler koyduğunuz zaman “hedefe ulaşmak” için strese girmeyeceksiniz. Bu kuralın amacı, hayat boyu sürecek hedeflerin “hayatın içine rahatlıkla entegre edilebilir” olmasını sağlamaktır.

İkinci kural, hedeflerinizin “ölçülebilir” (measurable) olmasıdır. Kendinize hedef koyarken “Ben ‘x’ işini iyi yapacağım.” dediğiniz anda, hedefiniz boşa gitmiş olacaktır. Öncelikle “iyiden” kasıt ne? Bunu mutlaka sorgulamalısınız. Bu soruya cevap verdiğiniz zaman hedefinizi “nasıl ölçeceğinizi” belirlemiş olursunuz. “Bu yıl çok kitap okuyacağım.” hedefi ölçülemezken “Bu yıl elli iki tane kitap okuyacağım. Akşamları uyumadan önce kitap okursam haftada bir kitap bitirebilirim.” hedefi hem belirli hem ölçülebilir hem de uygulanabilir. Ölçülebilir hedefler koymak üstünüzden büyük bir yük kaldırarak rahatlamanızı sağlayacaktır. Rahatladığınız için de daha verimli bir gün geçirip daha başarılı olursunuz.

Üçüncü kuralımız ise “ulaşılabilir” (achievable) hedefler koymaktır. Tüm öğrencilerin yaptığı klasik bir hata vardır: Aşırı derecede gaza gelip günde bin soru çözmeye kalkışmak. Öncelikle normal bir insan evladının günde bin soru çözmesi imkânsız. Eğer aranızda çözeniniz varsa ya hiç anlamadan çözüyordur ya da cevap anahtarına bakarak kendini kandırıyordur. Bu arkadaşlarımız arasında gerçekten tüm soruları “anlayarak” “verimli bir şekilde” çözen varsa onları kutluyorum. Ancak kendimizi yıpratmadan düzenli bir şekilde çalışırsak hem hedeflerimize “ulaştığımız” için sevinirsiniz hem de uzun bir süre boyunca bu tempoyu devam ettirebilirsiniz.

Dördüncü kural “gerçekçi” ve “mantıklı” (realistic) hedefler koyma ile ilgili. Üniversite sınavına çalışmaya yeni başlayan bir öğrencinin piyasadaki en zor test kitabını alıp bir ay içerisinde bitirme hedefi koyması kesinlikle gerçekçi değil, çok mantıksızdır. Böylesine saçma bir hedef koyarak hem kendisini o zor test kitabını çözmek için yıpratır hem de ders çalışma motivasyonunu tamamen kaybederek hiç çalışmamaya başlar. Yapılabilecek en korkunç hata kendinize fazla yüklenerek gerçekçi hedefler koymamanızdır. Sınava hazırlanma sürecinde motivasyonunuzu korumak ve derslerden daha iyi verim alabilmeniz için gerçekçi ve mantıklı davranmalısınız.

Son kural ise hedefleri tamamlamak için bir “süre” (timely/time-bound) belirlemektir. Hedefiniz “x” test kitabını bitirmek olmamalı, o kitabı “y” kadar sürede bitirmek olmalı. On birinci sınıfın başında aldığınız bir test kitabını ta üniversite sınavı geçip gittikten sonra çözerseniz size hiçbir faydası olmayacaktır. Bu nedenle hedefler belirlerken “süreyi” de belirlemek çok önemlidir. Aynı işi bir günde de yapabilecekken hedefinizin içinde “süre” olmadığı için bir haftada bitirirseniz çok verimsiz bir çalışma planınız var demektir.

Ayrıca kendinize hedefler koyarken ve günlük ya da haftalık planlar yaparken hedefinizin hangi kategoride olduğunu belirlemek de oldukça hayati bir öneme sahiptir. Günlük bir hedefiniz “a” konusuna çalışmak, haftalık hedefiniz “b” tane soru çözmek, aylık hedefiniz “c” tane kitap okumak, iki yıllık hedefiniz “z” üniversitesini kazanmak, hayat boyu uygulayacağınız hedefiniz ise sizin mutlu olmanızı sağlayan ve sizi rahat ettiren “t” günlük rutinini ömür boyu uygulamak olabilir.

Sonuç olarak kısa, uzun ve ömürlük hedeflerimizi planlar belirli kurallara uymalıyız. Bu sayede çok daha başarılı olur ve verimli çalışırız. Motivasyonunuzun düştüğünü hissettiğiniz an “hedeflerinizi hayallerinizin hayatını yaşamak için” uyguladığınızı kendinize hatırlatın.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...