Her
zamanki gibi sabah sabah alarmım çaldı ve güne güzel bir başlangıç yaptığımı
düşünerek uyanıverdim. Uyku sersemliğim henüz üzerimde iken gözlerimi
ovuşturmaya başladım. Bebekliğimden beri terk edemediğim bir alışkanlık olsa
gerek... Gözlerimi ovuştururken kelimenin tam anlamıyla gözlerime inanamadım:
Narin, zarif, güzel ellerimin; ince uzun parmaklarımın yerine koskoca iki erkek
eli gelmişti.
Tamamen
uyanmadığımı, henüz rüya gördüğümü düşünüyordum. Panik hâlinde boy aynama
koştum, koşmaz olaydım... Gencecik, tatlı bir kızın yerine genç ve yakışıklı
bir erkek görüyordum karşımda. İri yarı, uzun boylu, otoriter ve havalı
görünüme sahip bir adam...
Filmlerdeki
gibi bir durumla karşı karşıya kalmış olmama rağmen kendimi havalı bir dizi
oyuncusu gibi hissetmeme şaşıyordum doğrusu... Bir yandan da aklımdan geçen
düşünceler şunlardı: Şimdiye kadar izlediğim tüm filmlerde insanlar bir süre
sonra eski hâllerine dönüyorlar, en fazla ne olabilir ki? Hem iyi ki evde tek
başıma oturuyorum, eğer bir kocam olsaydı veya evde annem olsaydı onlara nasıl
bir açıklama yapardım? Gerçi bu olağanüstü durumu kendime de açıklayamıyorum
ama neyse...
Böyle
bir durumda en iyisi sakin kalıp mantıklı bir plan yapmak. Ofisime giderken
maskülen tarzdaki kıyafetlerimden giyerim. Yalnız ofiste çalışanlarıma nasıl
bir açıklama yapacağım? Ben yeni müdürünüzüm, der işin içinden çıkarım. Belki
ofisime yeni bir müdür aldım, kim bana karışabilir ki? Hem patron olduğuma göre
“kadın” hâlimin işe gitmemesinde pek de bir sakınca görmüyorum. “Yeni müdür”
sıfatıyla zaten çalışanlarımı kontrol edebilirim. Gayet iyi olur.
Bu
sorunu da hallettiğimize göre akşam anneme uğradığımda ne diyeceğimi de
planlamalıyım. Belki de anneme yalan söylemek yerine en iyisi gidip gerçekleri
söylemek olsa gerek. Nüfus cüzdanını gösterir, sadece ikimizin bildiği
şakalaşmaları söylerim, bana inanır herhalde. Onu da korkutmak veya panikletmek
istemiyorum, ama başka çare yok...
En
iyisi hazırlanıp ofise geçeyim. Hayatımda ilk kez “bir erkek" olarak araba
kullanacağım ve ne kadar rahat edeceğimi göreceğim. Günlük rutinimize dahil
olan böylesine küçük bir işin bile cinsiyet farkı nedeniyle bambaşka bir hâl
alması ilginç değil mi? Bu konu hakkında bir yazı yazıp editöre göndereyim
bari... Böylesine ilginç bir deneyim bir daha elime geçmez.
Yol
üzerinden bir de kahve alayım. Sabah sabah uykum açılsın diyeceğim ama bendeki
bu olağanüstü değişim zaten beni fazlasıyla uyandırdı... Aman Allah'ım, sırf
erkek olduğum için kahvecide sıranın önüne geçmeme mi izin veriyorlar? Belki de
içinde bulunduğum durum hiç de fena değil, ancak toplumun içinde bulunduğu
durum oldukça fena... Böylesine bir ayrımcılık olmaz olsun.
Evet,
çalışanlarım benim yeni müdür olduğuma inandıklarına göre şimdi yapacağım
uluslararası şirketler arasında olan bu önemli arabuluculuk görüşmesine
odaklanmalıyım. Normalde bu toplantıya “benim" katılmam gerekir ama
müdürün de katılması bir sorun teşkil etmez sanırım.
Toplantı
boyunca fark ettiğim korkunç bir ayrımcılık ve cinsiyet eşitsizliği vakası
daha: karşı şirketin avukatı ben sırf “erkek" olduğum için beni
aşağılamaya kalkmadan, bana bağırıp çağırmadan medeni bir görüşme yaptı!
Gerçekten pes doğrusu. Oysaki toplantılara katılan kişi gene aynı kişi,
söylediklerim gene benzer sözler ve bilgilerim gene aynı bilgiler... Bir de
güya uluslararası bir toplantı, insanlara sorsan ne kadar medeni ve
eşitlikçilerdir yabancılar. Nerede?
Toplantı
sonrası bitki çayımı yudumlarken odamın kapısı çaldı. Gelen annemdi. Annem bir
anda konuşmaya başladı: “Sana güzel haberlerim var. Sen her zamanki gibi
yazılar yazmaya mı daldın bakayım? Bırak şu bilgisayarını da benim
söyleyeceklerimi dinle...”
O
anda farkına vardım ki gerçekten de yazı yazmaya dalmışım. Kurguladığım öykünün
karakterine kendimi öyle bir kaptırmışım ki... Telefonumdan kendi yansımamı
gördüm. Karşımda oturan kişi ben kendimdim, hoş bir genç kız. Belki de annem
doğru söylüyordur. Yazı yazmaya kendimi o kadar kaptırmamalıyım. Ama ne
yapabilirim? Kendimi o karakterin yerine koyunca -mesleki deformasyon gereği- o
karakter gibi yaşamaya-daha doğrusu hayal dünyamda yaşamaya- başlıyorum. Hayal
dünyamdan normal dünyaya döndüğüne göre annemle güzel güzel sohbet
edebilirim...
Suzan R HOFSTEDE
10 Şubat 2022
Yorumlar
Yorum Gönder