Ana içeriğe atla

FELSEFE EVRENİN ANA İDEASIDIR

 

Felsefe kitaplarında “felsefe” kavramı “bilgelik sevgisi" şeklinde tanımlanmaktadır. Ancak bence felsefe denilen bu olağanüstü kavram bilgelik sevgisinden çok daha fazlasıdır. Bu nedenle felsefeyi “hayatın ta kendisi”, “evrenin ana ideası" veya “insanoğlunun en büyük güç kaynağı” şeklinde tanımlamak çok daha doğru olacaktır.

Felsefe, insanoğlunun hayatını anlamlı kılan bir düşünce etkinliğidir. Hayatımızın temelini felsefe oluşturmaktadır. Belki hayatımızın felsefe sayesinde oluştuğunun farkında değiliz ancak çevremizdeki tüm olayları, nesneleri, olguları sorgularken ilk başvurduğumuz adım felsefedir.

Örneğin her birey belirli bir olgunluğa ulaştığında kendi kimliğini ve ilgi alanlarını sorgulamaya başlar. Bazen kendisinin kim tarafından yaratıldığını veya kendisinin ana maddesinin ne olduğunu düşünür. Son zamanlarda hayatlarımıza giren bilim kurgu filmleri nedeniyle kendi dış dünyamızda gördüklerimizin gerçekliğini de sorgulamakta ve hayatımızdan şüphe etmekteyiz. Bazılarımız gerçek dünyanın şu anda yaşadığımız gezegen olduğunu, bazılarımız asıl evrenin başka bir yerde olduğunu, bazılarımız ise çevremizde gördüğümüz ve yaşadığımız her şeyin zihnimizin yanılmasından ibaret olduğunu düşünüyor. Her ne kadar her birey için gerçeklik kavramı farklı olsa da bu bireylerin ortak noktaları “düşünüp sorguluyor" olmalarıdır. Herkes için “hayat" denilen olgu farklı bir anlam taşımakta ve bu anlamı oluşturan temel idea ise “felsefedir”. Bu nedenle “felsefe" hayatın ta kendisi denilebilir.

Bir başka örnek ile de evreni oluşturan ana gücün “felsefe” olduğunu açıklayalım. Bilim insanları meraklı ve sorgulayıcı kişilik özeliklerine sahip oldukları için evreni ve gezegenimizi incelemeye başlarlar. Belki evren denilen bu ilginç sonsuz boşluk felsefeden dolayı var olmadı, zaten kendisi vardı. Ancak felsefe olmasaydı bu kavram insanoğlu tarafından keşfedilmeyecek ve bizlerin zihninde bir gerçekçiliği olmayacaktı. Eğer herhangi bir canlı tarafından bir nesne bilinmiyorsa o nesnenin var olmasının bir önemi var mıdır? O hâlde varlıkları sorgulamak, incelemek, araştırmak ve onlar hakkında bilgiler edinmek büyük bir önem taşımakta. Günümüze kadar birçok filozof varlıkların “ana maddesini" bulmaya çalışmışlardır. Ancak bence küçük bir detayı atlamışlar: Eğer ana madde idealardan veya formlardan oluşabiliyorsa o zaman bu idea neden “sorgulama ve düşünme” olmasın? “Sorgulama" adı verilen düşünce etkinliği de “felsefe” olarak tanımlanabildiğine göre, “felsefe” için evreni oluşturan ana idea veya form denilebilir.

Felsefe insanın elindeki en büyük güçtür. Sorgulayıcı bir düşünce yapısına sahip bir birey yenilmezdir. Genelde insanlar en büyük gücün “bilgi" olduğunu söylerler. Peki felsefe gibi bir yaşam biçimi hayatlarımızda olmasaydı günümüzdeki bilgileri yine de elde edebilir miydik? Elbette “bilginin” önemli bir güç kaynağı olduğunu inkâr etmiyorum ama “felsefe” olmadan bu kavram ortaya çıkabilir miydi? İnsanoğlunun en büyük güç kaynağı “felsefe” olduğuna göre felsefenin anlamı ve önemi bizler adına oldukça büyük. Bu durum, “felsefe" için yeni bir tanım daha ortaya çıkarmaktadır: Felsefe, en üstün güç kaynağıdır.

Felsefe bizlerin hayatlarında bu kadar önemliyse bir yaşam biçimi olması gerekmektedir. Hayatımızdan tatmin olabilmek için, yaşadıklarımızı anlamlandırabilmek için ve gerçekliğimize, bilgiler edinerek yeni gerçeklikler katmak için felsefeye ihtiyaç duyarız. Bu nedenle, hayatımızdan düşünmeyi ve sorgulamayı hiçbir zaman çıkarmamalı, hatta “felsefeyi" bir yaşam tarzı hâline getirmeliyiz.

Sonuç olarak, felsefe denilen bu yaşam biçimini “hayatın ta kendisi”, “evrenin ana ideası” ve “insanoğlunun elindeki en değerli güç” şeklinde tanımlayabiliriz. Ne de olsa sorgulamak hayatı anlamlı kılar...

Suzan R HOFSTEDE

19 Ocak 2022

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...