Ana içeriğe atla

GÖREVİMİZ: KİTAPLARI SEVDİRMEK

 


Kitap okuyan gençlerin ve çocukların sayısı, hatta büyüklerin sayısı bile, hızla azalmakta. Gerçekten de etrafımızda çok fazla dikkatimizi dağıtan etken bulunuyor. Televizyon, telefon, bilgisayar oyunları, sosyal medya gibi daha pek çok şey “kitap okuma alışkanlığı” kazanmamıza engel oluyor. Özellikle gençlere ve çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırıp kitap okumayı sevdirmek amacıyla “Suzan’ın Kitaplığı” Instagram hesabı ile bir sosyal sorumluluk projesi başlatmak istiyorum.

·         KİTAP OKUMAK ÇOK KEYİFLİ

Öncelikle kitap okumak televizyon izlemekten ve sosyal medyadaki “photoshoplu” fotoğraflara bakmaktan çok daha keyifli ve eğlenceli. Kitap okuduğunuz zaman mutlaka bir yerde bir şekilde karşılığını alırken, herhangi bir bilgisayar oyunu oynayıp milyonlarca puan topladığınızda o oyun haricinde hiç kimse sizi tebrik etmiyor.

Belki aklınıza bir soru takılmış olabilir: “Kitap okuyunca nasıl karşılığını alacağım?” Edindiğiniz bilgiler sayesinde insanlarla her sohbet edişinizde, etrafınızdakileri bilginiz ve havanızla herkesi kendinize hayran bırakabilirsiniz. Giderek “pozitif bir biçimde” popüler olursunuz; paylaştığınız fotoğraflarla değil, genel kültürünüzle…

Akşamları saatlerce televizyonda veya diğer sosyal medya platformlarında dizi izleyip vaktinizi boşa harcamak yerine kitap okuyarak kendinizi inanılmaz derecede geliştirebilirsiniz. Beni sakın yanlış anlamayın: Dizi izlemeyin demiyorum, kitap okuma sürenizi bir şekilde artırıp bambaşka bir “size” dönüşün diyorum.

·         KİTAP OKUMANIN ÖNEMİ

Hepimiz kitap okumanın çok faydalı olduğunu biliyoruz. Peki neden bu kadar faydalı? Kitap okurken, okuduğumuz kitap ne kadar basit olursa olsun, bir yazıyı anlayıp yorumlayıp o bilgiyi hayatımıza entegre etmeyi öğreniyoruz. Yaşadığımız her anı algılayıp yorumlamamız ve ona göre hareket etmemiz gerektiğini düşünecek olursak kitap okumanın bu konuda çok büyük bir destek sağladığını görürüz.

Bunun yanı sıra; tüm gençler ve çocuklar, kendilerini hangi dalda geliştirecek olurlarsa olsunlar mutlaka raporlar, makaleler ve kitaplar yazacaklar ya da okuyacaklar. Bu nedenle farklı alanlardaki eserleri okuyarak kendimizi yazı yazma konusunda ve okuduğumuzu anlama konusunda olabildiğince geliştirmeliyiz.

Ayrıca, tüm gençleri ve çocukları ilgilendiren ciddi ve can sıkıcı bir durum var: “Yeni Nesil Sorular”. Günümüzde maalesef her sınavda karşımıza çıkan bu tip sorularda, öğrencilerin kısa sürede uzun metinler okuyup sorulan problemi çözmeleri gerekmekte. Bu nedenle okuma hızlarının normal bir insandan çok ama çok daha fazla olması gerekiyor. Kitap okumak gibi eğlenceli bir konunun, böyle tatsız bir olaya bağlanması hiç hoş olmasa da ders çalışmamızın bir parçası olması gerektiğine inanıyorum.

·         KİTAP OKUMAK İÇİN ZAMAN YARATIN

Hem gençler hem de çocuklar kitap okumayı sevdiklerini ama vakit bulamadıklarını söylerler. Aslında bakarsanız özellikle sınavlara hazırlanan öğrenci grupları çok haklılar. Ancak hiçbir zaman “sıfır kitap okuma” haklarının olduğunu düşünmüyorum.

Gerektiği zaman sosyal medyada daha az vakit geçirip, daha az bilgisayar oyunu oynayıp, daha az film veya dizi seyredince ortaya kitap okumak için yeterli bir süre kalıyor. İster yolda okula gidip gelirken ister akşamları uyumadan önce kitap okuyarak çok hoş bir alışkanlık elde edebilirler.

Benden sınavlara hazırlanan öğrencilere küçük bir tavsiye: Paragraf sorusu çözmek, kitap okumaya eş değildir. İkisini aynı anda yürütmek gerekir. Düzenli kitap okuma alışkanlığı size hem hayatta -sosyal ilişkilerinizde- hem de sınavlarda çok işinize yarayacak!

·         SEVDİĞİNİZ KİTAPLARI OKUYARAK BAŞLAYIN

“Elime kitap aldım mı uykum geliyor”, “Kitap okurken hiç odaklanamıyorum, ya hayallere dalıyorum ya da kafamın içinde şarkı söylüyorum” diyenlerden misiniz? O hâlde öncelikle sevdiğiniz tür kitapları keşfedin ve onları okumaya başlayın.

Klasiklerin orijinal versiyonları ile başlamak yerine dili sadeleştirilmiş veya çocuklar için basitleştirilmiş versiyonları okuyabilirsiniz. Eğer, “Hiç odaklanamıyorum anında kitaptan kopuyorum” diyorsanız sevdiğiniz türde kitapları okuyarak işe başlayın. Sevdiğiniz türler romantik komedi, bilim kurgu, fantastik, suç ve gerilim kitapları olabilir. Bunun “başlangıçta” pek bir önemi yok. Yeter ki kitap okuyun, okuma ve algılama hızınızı artırın. Yavaş yavaş kitap okumayı çok seveceksiniz ve bir gün pek çok klasik kitabı okuduğunuzu göreceksiniz…

·  SADECE SEVDİĞİNİZ TÜR KİTAPLARI DEĞİL, SİZİ GELİŞTİRECEK KİTAPLARI DA OKUYUN

Kitap okuma alışkanlığı edinmek adına, en başta sadece sevdiğiniz türde kitapları okuyabilirsiniz. Ancak bir süre sonra hem Türk hem de Dünya klasiklerini okumaya başlamalısınız.

Türk klasiklerini okumaya başlamadan önce modern Türk eserlerini okuyabilirsiniz. Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Orhan Pamuk, İpek Ongun, Atilla İlhan gibi pek çok başarılı yazardan/şairden akıcı, heyecanlı, eğlenceli, eğitici ve düşündürücü kitaplar okuyabilir ve Türk eserlerini tanımaya başlayabilirsiniz. Sonradan Türk klasiklerinin sadeleştirilmiş versiyonları ile kendinize zengin bir kütüphane oluşturabilirsiniz.

Dünya klasiklerinden de öncelikle çocukların okuyabileceği kitapları tercih etmelisiniz: Polyanna ve Demir Yolu Çocukları, Jules Verne’nin tüm eserleri başlangıç için çok uygundur. İlerleyen zamanlarda Küçük Prens gibi çocuk kitabı olduğu düşünülen ancak biraz ağır olan kitaplar ile devam edebilirsiniz. Sonrasında Notre Dam’ın Kamburu, Cimri, Suç ve Ceza gibi eserlere geçip en son aşama olarak da felsefik kitaplara geçiş yapabilirsiniz. Dönüşüm, Devlet, Sokrates’in Savunması gibi mutlaka okunması gereken eserler, ilk kitap okumaya başladığınız zaman okunacak eserlerden değildir.

Sonuç olarak hem Türk hem de Dünya edebiyatı eserlerini okurken anlaşılması basit olan kitaplardan başlayıp giderek seviyenizi yükseltmeniz gerekmektedir. Dünya edebiyatının klasikleşmiş eserlerini veya modern eserleri okurken yabancı/orijinal dilinde alıp okumak da sizi çok motive edecektir. Genel olarak kitap okumaya giderek daha fazla zaman ayıracaksınız ve okudukça okuyasınız gelecek.

Hep birlikte yeni dünyalar keşfetme dileği ile…

Suzan R. HOFSTEDE

12 Temmuz 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...