Hepimiz günlük hayatımızda “internet” adı verilen ilginç bir sanal
dünya ile iç içe yaşıyoruz. Karşımıza birkaç saniye içerisinde tek bir
“tıklama” sonucunda milyonlarca bilgi çıkıyor. Büyüklerimiz mutlaka “Eskiden
bilgiye ulaşamıyorduk, siz gençler çok şanslısınız. Tüm bilgiler elinizin
altında.” diyerek sanal dünyanın avantajlarını bizlere sunmaya çalışıyorlar.
Ancak bu kadar fazla bilgi bizleri yanıltabiliyor. Bu durumda ne kadar
avantajlı, ne kadar dezavantajlı olduğumuz tartışılır…
Haberleri okurken ya da video izlerken, kendine girdap gibi çeken
bu dünyada kaybolabiliriz -belki çoktan kaybolduk ama farkında bile değiliz-.
Özellikle karşımıza tartışmalı bilgiler çıkmışsa kendimizi bir uzay boşluğunda
yüzüyormuşuz gibi hissedebiliriz. Günümüzde Covid-19 salgını nedeniyle internet
her zamankinden çok daha fazla kullanılmaya başlandı. Ne de olsa evlerde
otururken Dünya ile tek iletişimimizi internet aracılığıyla sağlıyoruz. Bu
nedenle bilgilerin doğruluğu çok daha büyük bir öneme sahip.
Karşılaştığımız bilgilerin büyük bir çoğunluğu doğru olmayabilir.
Özellikle de “internet amca” sizin bir ergen olduğunuzu anlamışsa karşınıza
saçma sapan bilgiler çıkma olasılığı çok daha yüksek…
İnternette ne okursanız okuyun, her yerde 2020 yılının her geçen
gün kötüye gittiğini söylemekte. Bazıları 2020 bitmeden uzaylıların gelip Dünya'yı yok edeceğini söylüyor. Başka bir grup insan,
küresel ısınmanın beklediğimizden çok daha kötüye gittiğini söylüyor. Aynı
zamanda farklı bir grup insan Güneş'in tehlikeli bir konumda olduğunu,
dolayısıyla tekrar bir Buz Devri'ne gireceğimizi söylüyor. Lütfen gerçekçi
olalım! Küresel ısınma ve Buz Devri aynı anda nasıl olabilir? Bu teorilerden en
az birinin yanlış olduğu kesindir. Bu yüzden doğru bilgilere ulaşmak için
çabalamalı ve gördüğümüz her şeye sorgulamaksızın inanmamalıyız.
İnsanların çoğu, muhtemelen
yaşamadıkları güzel hayatları sosyal medya platformlarında paylaşıyorlar.
Instagram, Youtube gibi sosyal medya platformlarını hemen hemen hepimiz
kullanıyoruz. Herkes en güzel fotoğraflarını paylaşıyor. Pek çok kişi fotoğraflarına
“photoshop” yapıp, “aşırı derecede” eğleniyormuş gibi davranır.
Örneğin, bir grup genç bir
kafede buluşacak. Genellikle kafeye gitmeden önce kavga etmeye ve tartışmaya
başlarlar. Ancak günün sonunda son derece iyi vakit geçirdiklerini gösteren
yapmacık fotoğraflar çekip paylaşırlar. Sonuçta hiç kimse sosyal medyada
paylaştığı gibi mükemmel bir hayat yaşamıyor.
Bazı önlemler alındığı
takdirde bu sorunların önüne geçilebilir. Bu yanlış bilgilerin önüne geçmek
için internette gördüğümüz her şeye inanmamalıyız. Her şeyi farklı kaynaklardan
araştırmalıyız. Birkaç dil biliyorsanız, araştırdığınız şeyi diğer dillerden de
araştırmalısınız.
Ayrıca araştırma yaparken iyi
bilinen web sitelerini kullanmalısınız. Örneğin, bir haberde popüler bir
kuruluşun bu bilgiyi verdiği yazmasına rağmen doğru görünmeyen bir şey okursanız,
o kuruluşun web sitesine de bakmalısınız. Düzgün arama yaparak, bu sorunları
kolayca çözebilirsiniz.
Özetlemek gerekirse, internet
bize bazı yanlış bilgiler verebilir. Ancak araştırarak, okuyarak, dinleyerek ve
sorgulayarak en doğru bilgiye ulaşabiliriz. İnternette gördüğünüz her şeye
inanmayın, sadece doğru olanlara ulaşmak için araştırın.
Suzan R. HOFSTEDE, 2020
Yorumlar
Yorum Gönder