Ana içeriğe atla

GİRİŞİMCİLİK RUHU

 



Günümüz girişimci olmayı gerektiriyor. Hangi meslekten olursanız olun. Bir patron olmak için girişimcilik ruhu çok önemli. Patron olmanın da birinci adımı bu zaten. Bunun için de birkaç kişilik özelliği gerekiyor.

CESUR OLUN VE RİSK ALIN

Risk almak, girişimciliğin birinci adımı. Korkmayın. Herkes hata yapabilir. Risk almadığınız zaman patron olamazsınız ve hayallerinizi gerçekleştiremeyebilirsiniz. Girişimcilik, en başta maddi açıdan sıkıntı çekmeyi gerektirebilir. Ancak doğru politikalar uyguladığınız takdirde tahmin edemediğiniz kadar başarılı olabilirsiniz. Serbest çalışmak da bir girişimcilik örneği olabilir bence. Çünkü risk almanız gerekiyor. Müşteri toplamanız gerekiyor. Sabit bir geliriniz olmuyor ve en önemlisi risk almanız, cesur olmanız gerekiyor.

SABIRLI OLUN

Risk aldıktan sonra çabucak pes etmemelisiniz. Bazen hedeflerinize ve hayallerinize -belki hayallerinizin ötesine- ulaşmak için uzun bir süre, zorlu bir süreç gerekebilir. Tek yapmanız gereken şey azimli olup asla pes etmemek. Hiçbir iş kolay değil. Her işte birtakım zorluklar vardır. Sabrederseniz ve çalışmaya tam gaz devam ederseniz güzel bir sonuca ulaşacaksınızdır.

KENDİNİZİ HER ALANDA GELİŞTİRİN

Girişimci olmak için ve patron olmak için önemli noktalardan biri de kendinizi her alanda geliştirmek. Yanınızda çalıştıracağınız her bir kişinin yapacağı işe o kadar hâkim olmalısınız ki gerektiğinde yaptıkları hataları düzeltebilesiniz. Bunun için de iyi bir eğitim, uzmanlaşma şart. Sık sık kendi bilgilerinizi tazelemek de şart. Hatta kendinize iyi bakmak da kendinizi her alanda geliştirmek gibi. Sağlığınıza dikkat ederseniz ve kendinizi sağlıklı beslenme, spor yapma gibi konularda da geliştirirseniz daha mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşarsınız. Bu nedenle aklınıza gelen her konuda, hayatın her alanında kendinizi geliştirin. Çevrenize karşı ve hayat karşı güç kazanmak için.

SOSYAL ÇEVRE OLUŞTURUN

Bir girişimci için olmazsa olmazlardan. Risk alabilirsiniz ama size yol gösterecek, maddi veya manevi destek verecek bir topluluk, çevre yoksa işiniz çok zor olacaktır. Tanınırlık kazanmaya çalışın. Sadece işkolikler gibi işinizle ilgilenmeyin. Çevrenizle de ilgilenin. İnsanların sorunlarını, ihtiyaçlarını dinleyin. Gerekirse yardımcı olun. Hiçbir yardım karşılıksız kalmaz. Toplumda yaşamanın temel kuralı yapabileceğin desteği karşıdakine vermek. Bunu onun için yapmıyorsunuz bazen, kendiniz için yapıyorsunuz. Sosyal hayatı da bir iş ortamı gibi düşünebilirsiniz bu açıdan. Destek almak ve vermek çok önemli. Bu size hem müşteri potansiyeli sağlayacaktır hem de iyi yönden ve sosyal açıdan bir tanınırlık, işinizde de ün kazanmanıza yardımcı olacaktır.

YENİLİKÇİ OLUN

Hızlı gelişen bir dünyada ve zamanın her geçen gün daha hızlı aktığı bir zaman dilimindeyiz. Hayır, bunun yaşlanmakla ilgisi yok. Genelde öyle der büyükler. “Yaşlandıkça, süre kısaldıkça hayat daha hızlı akmaya başlar” diye. Bunun yaşla ilgisi yok. On sekiz yaşındayım, hayat çok hızlı akıyor. On iki yaşındayken de gereksiz bir hız ve koşturmaca vardı. Bunun bir nedeni toplumun beklentilerinin her geçen gün yükselmesi, bir diğer nedeni ise teknolojik gelişmeler ve bilgiye erişim hızının git gide kısalması. Bu nedenle yenilikçi olmak şart. Rakipleriniz ne yapıyor diye araştırın. O alanda dünya çapında gösterilen faaliyetler neler diye araştırın. Eskiden neler yapılmış diye de araştırın. Bazen çok parlak fikirler toplum tarafından o anda kabul görmediği için uygulanamamış. Eski bir fikir sayılamaz o. Yenilikçi bir fikirdir ancak uygulanmaya çalışılan alan ve zaman yanlıştır. Siz de fikri beğenirseniz deneyin. Birebir aynısını almasanız bile tüm bu araştırmalarınız sonucunda en beğendiğiniz noktaları birleştirin, üzerine kendiniz de eklemeler yapın ve daha önce kimsenin aklına gelmeyeni düşünmüş olun, başaramadığını da başarın.

YARATICI VE FARKLI DÜŞÜNÜN

Yaratıcı düşünmek çok önemli. Herkes aynı şekilde düşünürse toplum gelişemez, dünya gelişemez. Farklı düşünmekten korkmayın. Gerekirse bir iş için oturun ve saatlerce düşünün. Bu da işin bir parçası olmalı. Ya da spor yaparken bir şeyler düşünün. Elbette, sürekli iş hakkında düşünmek yanlıştır ancak bunu ara ara yapabilirsiniz. Aklınıza ilginç bir fikir geldiğinde de güvenebildiğiniz birileri varsa bunu onlarla paylaşın ve onların yorumlarına göre -Tabii isterseniz sadece kendi fikrinize göre de hareket edebilirsiniz ama çevrenizden fikir desteği almanın hiçbir zararı yoktur. Belki de sizin göremeyeceğiniz bir sorunu görürler. Onlara da kulak verin.- ve kendi fikirlerinize göre harekete geçin. Şu ana kadar tüm buluşlar, icatlar, keşifler yenilikçi ve farklı düşünenler sayesinde gerçekleşti.

TOPLUMUN İHTİYAÇLARINI ARAŞTIRIN

Toplumun her alanda ihtiyaçları vardır. Teknoloji geliştikçe, yaşam koşulları değiştikçe bu ihtiyaçlar da değişir. Sürekli yeni taleplerde bulunur insanlar. Kendi alanınızla ilgili ihtiyaçları araştırın. Kimi zaman bunu bir arkadaşınızla sohbet ederken fark edersiniz kimi zaman da sokakta konuşan iki kişinin konuşmasına kulak misafiri olarak. Bazen de size getirilen bir iş teklifi sayesinde ihtiyaçları öğrenirsiniz. Bunlara kulak verin çünkü sizi rakiplerinizden bir adım öne geçirecek bir şey. Onların yapmadığını, düşünemediğini ilk siz yapacaksınız ve ün kazanacaksınız. Hangi girişimci, hangi patron bunu istemez ki?..

KİMSENİN ÇALIŞMADIĞI VEYA AZ KİŞİNİN ÇALIŞTIĞI ALANDA İLERLEYİN

Her meslek grubunda çok popüler alanlar vardır. En gözde alanlardır ve belki de en çok maddi getirisi olan alanlardır bunlar. O alanlarda savaş vermek de bir fikir. Ancak o zaman rakipleriniz bir birim çalışıyorsa sizin on birim çalışmanız gerekir. Üç dil değil beş dil bilmeniz gerekir. Bir doktora değil üç doktora yapmanız gerekir. Bir üniversite değil iki üniversite bitirmeniz gerekir. Bunu da tercih edebilirsiniz tabii ki. Ancak zorlu bir hayatın, iş hayatının sizi beklediğini unutmayın.

Bir diğer seçenek ise kimsenin aklına gelmeyen alanlarda uzmanlaşmak. Elbette, o alandan size iş gelip gelmeyeceğini de düşünmeniz lazım sonuçta kendi geçiminizi sağlamanız da gerekiyor. Ancak iş potansiyeli varsa ve pek insanların bilmediği, ilgilenmediği bir konuysa risk alın ve bu alana yoğunlaşın. O zaman o alandaki belki de tek isim siz olacaksınız ve çok başarılı bir iş insanı olacaksınız. Bu tercih tamamen size ait.

EKONOMİ VE FİNANS BİLGİSİ

Her girişimcinin bilmesi gereken bir alan bu. İleride büyük yatırımlar yapma planınız varsa ya da genel olarak kendi şirketinizin ekonomi politikasını kendiniz belirlemek istiyorsanız bu alanla ilgili bilgi edinmelisiniz. İster üniversite okuyun ister o alanla ilgili yüksek lisans yapın isterseniz de sadece o alanla ilgili röportajlar dinleyip kitaplar okuyun. Bu sizin iş yoğunluğunuza da bağlı biraz. Ancak her girişimcinin ekonomi ve finans alanında bir miktar bilgiye sahip olması gerektiğine inanıyorum.

İLETİŞİM BECERİLERİ

İletişim hayatın her alanında gereklidir. Ancak girişimcilerin çevre edinmesi ve müşterileriyle sağlıklı bir ilişki kurması çok önemlidir. Bununla ilgili çok fazla kişisel gelişim kitabı ve eğitim var. Bazen farkında olmadığımız el kol hareketleri, jest ve mimiklerle bilinç altından karşıdakine mesaj veriyor olabiliriz. Tabii ki samimi bir ilişkide sürekli bunları düşünmek imkânsız. Ancak önemli bir iş bağlamaya çalıştığınızda bazı teknikler ve taktikler kullanmak işinize yarayabilir. Bu konuyu araştırmanızı tavsiye ederim.

İŞLETME VE YÖNETME BECERİLERİ

Girişimcilik bir şey yönetmek ve işletmek demektir. Belki bir şirket belki de bir holding yönetiyor olacaksınız. Bunun için de bir miktar istatistik bilgisine, bir miktar yönetim becerisine ihtiyaç duyacaksınız. Yönetim hakkında genel bilgiler edinmek için ister yan dal yapın isterseniz de yüksek lisans (MBA) yapın o konuyla ilgili. Mutlaka faydası olacaktır.

LİDERLİK BECERİLERİ

Bu beceriler ortamdan ortama göre değişebilir. “The Devil Wears Prada” filminde şirket sahibinden herkes korktuğu için işler yürüyor. Tabii onun yerine şirketlerinizle tam arkadaş gibi olmamak kaydıyla iyi geçinip eğlenebilirsiniz. Her zaman sizin onlardan daha üst bir mevkide yer aldığını hatırlatmalı ya da belli etmelisiniz ancak onlara kötü davranmamalısınız da. Liderlik hem çalışanlarınıza huzurlu bir çalışma ortamı sunmayı hem de yol göstermeyi gerektirir. Gerektiğinde onlara destek olmalı veya onlara destek olabilecek daha kıdemli bir çalışanı görevlendirmelisiniz. Ayrıca günlük, haftalık, aylık ve yıllık olmak üzere farklı toplantılar düzenleyip şirketinizin durumunu sık sık kontrol etmeli ve olayları yakından takip etmelisiniz. Liderlik, girişimcilik ve patron olmak tatillerden ara ara fedakârlık etmeyi de gerektirir. Aynı zamanda şirkette çıkan herhangi bir problemi de hızlıca ve “kazan-kazan” ilkesine göre çözmenizi gerektirir. Biraz arabuluculuk veya uzlaştırmacı gibi davranmanız gerekebilir. Şirketin hem iç hem de dış problemlerini bu yöntemle çözmeye çalışırsanız daha hızlı ve kolay sonuç alırsınız.

STRATEJİK DÜŞÜNME VE ANALİTİK BECERİLER

Analitik ve stratejik düşünme hayatın her alanında size gerekli. Bu sadece girişimciliğe özel bir şey değil. Sosyal bilimlerden birinde de çalışıyorsanız mühendis de olsanız bu gerekli. Zaten olay matematik bilgisiyle ilgili değil. Acil durumlarda hızlı ve doğru karar alma, çözüm odaklı olma ve belli bir plan, strateji dahilinde ilerlemeyi gerektiriyor bu. Analitik beceriler ise problemleri çözme konusunda veya insanlara yol gösterme konusunda size yardımcı olacaktır. Bir istatistiksel veriyi okuyup problemi de algılamanız lazım. Bu becerileri bir sunum hazırlarken veya bir işi bağlamaya çalışırken de kullanıyorsunuz ister istemez. Bu konuda kendinizi geliştirin çünkü teknoloji çağı bunları zorunlu kılıyor.

 

Girişimcilik zor. Çok fazla fedakârlık, yetenek, kendini geliştirme, çalışma ve zorluklara katlanma gerektiriyor. Ancak ödülü de çok büyük. Tüm dünya sizi tanıyor. Hayallerinize ulaşıyorsunuz ve kendi sevdiğiniz alanda çalıştığınız, emek harcadığınız için kendinizle gurur duyuyorsunuz. Risk alın, korkmayın, yaratıcı olun ve pes etmeyin. Altın kural bu sanki. Geri kalanı zaten süreç içerisinde gelişiyor.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...