Ana içeriğe atla

KİMLİK, BAŞARISIZLIK VE YALNIZLIK: "BAŞARISIZ BİR PROJE" ŞİİRİNİ İNCELEME

 



Her birey zaman zaman yalnız, ötekileşmiş ve hem çevresine hem de kendine yabancılaşmış hissedebilir. Bu durumun temel nedeni “kimlik sorunsalıdır” ve “kendini tanıma çabasıdır”. Ali Lidar’ın “Başarısız Bir Proje” adlı şiirinde de “ben” kişisinin kimlik sorunu okuyucuya aktarılmıştır. Bu sorunsal aktarılırken uzun dizelerin olduğu, retorik soruların ve olumsuzluk eklerinin sıklıkla kullanıldığı ve imgelerden yararlanıldığı görülmektedir.

            Retorik soruların iki farklı şekilde kullanıldığı görülmektedir. Birinci kullanım alanı kendisini tanımak ve benliğini sorgulayıp algılamak içindir. “Ben nerenin yanlışıyım”, “Ben nerenin arsızıyım” gibi sorular hem kendisine karşı olumsuz bakış açısını gçstermekte hem de ötekileşip yalnızlaşma sorunuyla başa çıkma yolları aradığını vurgulamaktadır. Retorik soruların bir diğer kullanımı ise kendi acizliğini ve ezilmişlik hissini okuyucuya aktarmak içindir. Bu noktada, Tanrı’ya sorular sorduğu, bir başka deyişle hesap sorduğu ancak ondan aynı zamanda da çekindiği görülmektedir. Bir nevi, kendi içindeki çatışmanın dışavurumudur. “Rica etsem yıksan onları” gibi söylemler bu durumun bir kanıtıdır.

“Ben” kişisinin adının olmayışı da kendisini değersiz, önemsiz gördüğünü ve ezilmiş hissettiğini ancak korktuğu bir kişi olduğunu göstermektedir. “Bak sen bilirsin” gibi sözler de kendisini yakın hissettiği ancak korktuğu bir kişi olduğunu göstermektedir. Kendisini anlayabilecek tek kişiden çekinmesi ise yalnızlık ve ötekileşme hislerinin altını çizmek içindir.

Şiir boyunca sadece zamirlerin ve özellikle de belgisiz zamirlerin kullanıldığı görülmektedir. “Tanrı” haricinde başka hiçbir özel ad olmayışı, “ben” kişisinin seslendiği kimliğe bakışını göstermektedir ve Tanrı’nın kudretini vurgulamaktadır. Bu noktada “Tanrı” adı verilen kişinin ya ben kişisinin kendine yakın gördüğü kişi ya da kendi içinde erişemediği “mükemmel kimlik” olabilir. Yani olmak istediği kimlik, asıl benliği olabilir. Bu nedenle, şiirde ciddi bir iç çatışma olduğu görülmekte ve bu durum iç monologlardan anlaşılmaktadır.

Sözcük seçimlerinin de ben kişisinin kendisine olan olumsuz bakış açısını vurgulamak için bilinçli bir şekilde yapıldığı görülmektedir. “Yanlışıyım”, “kasvet”, “küfür”, “delirmek”, “müşterek ve başarısız bir proje”, “trajediler”, “çıkmaz sokak”, “histerik”, “sümükten şelaleler” gibi sözcüklerin ve olumsuzluk eklerinin kullanışı kendine olan yabancılaşmayı ve kimlik sorunsalını vurgulamaktadır.

Kullanılan imgeler, semboller ve metaforik söylemler de şiir kişisinin ruh hâlini yansıtmaktadır. “Ağarmayan gün”, “ben” kişisinin umutsuzluk hissini yansıtırken “sokağın çıkmazı” söylemi ise kendisini baskı altında ve bunalmış hissettiğini göstermektedir. “İki yanımda üç boyutlu duvarlar” metaforu da toplum tarafından itildiğini ve “ben” kişisinin yalnızlaştığını göstermektedir. “Sümükten şelalelerle histerik kahkahalar atmak” alıntısı ise şiir kişisinin yalnızlıktan dolayı sevmediği kişilerle eğlenmeye çalıştığını ancak gerçekten eğlenmediğini betimlemek içindir. Toplum tarafından itilmemek adına “histerik kahkahalar” atarak yani abartılı bir şekilde numara yaparak iletişimini sürdürmeye çalıştığını göstermektedir.

Kendisini aciz gördüğü ve bu iç çatışmayı sonlandırmaya çalıştığı da metaforlar üzerinden anlaşılmaktadır. “Kendime trajediler beğeniyorum” sözü ile hem kendisini kötü bir sonun beklediğini vurgulamakta hem de kimliğini “mitolojik karakterler” ile özdeşleştirerek olmak istediği kimliğe, yani “Tanrı’ya” erişmeye çalışmaktadır. Olmak istediği “ben” kişisinin tek sorununun “güç” eksikliği olduğunu düşünmektedir.

Şiirin başında kendisini, benliğini sorgularken ve hatalarının kendisinden kaynaklandığını düşünürken; şiirin sonunda annesini, babasını ve Tanrı’yı suçlayarak fikir değiştirdiği görülmektedir. Bu noktada, “rücu” sanatının kullanıldığı söylenebilir. Kendi iç çatışmasını çözemeyeceğini fark edince, sorumluluğu üstünden atmak için çevresindekileri suçlamaktadır.

Ayrıca “ben” kişisinin kimliğini sorguladığı sırada uzun dizelerin yazıldığı görülmektedir. Cümle yapısına sahip dizelerin varlığı iç monologları güçlendirmek içindir. Konuşma havasında yazılması ise içten bir arayışın yapıldığını göstermek içindir. Çevresi kendisini zaten baskı altında hissetmesine neden olduğundan, “özgür” bir şekilde yaşamak, bunun için de kendi gerçek kimliğini keşfetmek istemektedir. Yalnızlığının ve çevresine karşı olan yabancılaşmasının temel nedeninin de kendi “kimliğini” henüz keşfedememesinden kaynaklandığını düşünmektedir.

“Başarısız Bir Proje” başlığı ise ben kişisinin memnuniyetsizliğini ve çevresinin ben kişisine yaptığı eleştirileri okuyucuya aktarmak içindir. “Proje” sözcüğü ile ben kişisinin kimliği vurgulanmıştır. Kimlik bulma sorunsalı, bir “proje” olarak nitelendirilmektedir. Şiirin son dizesinin de “müşterek ve başarısız bir proje” şeklinde bitmesi, kimlik sorunsalının üstesinden gelemediğini vurgulamak içindir. Kendi iç çatışmasının girdabından kurtulamayarak döngünün derinliklerine doğru çekilmiştir.

Sonuç olarak Ali Lidar’ın “Başarısız Bir Proje” adlı şiirinde ben kişisinin kimlik bulma sorunu ele alınmıştır. Bu sorunun; yalnızlık, ötekileşme ve kendine yabancılaşma gibi başka sorunları da doğurduğu görülmektedir. Bu sorunlar tartışılırken iç monologlardan, iç çatışmalardan, metaforlardan ve imgelerden yararlanıldığı görülmektedir. Bu edebî araçların yanı sıra retorik soruların ve olumsuz sözcüklerin de kullanıldığı görülmektedir.

Suzan R. HOFSTEDE

5 Mart 2023   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...