Ana içeriğe atla

YENİLİKLERE AÇIK OLMA


 


İş hayatında yeniliklere açık olma, hatta sadece açık olma değil, yenilikleri araştırıp hızlıca uygulamaya koyma çok önemli. Her ne kadar bir konuda kendinizle yarışmanız gerekse de para kazanmak için bir rekabet ortamının içinde buluyorsunuz kendinizi. Şirketiniz veya bireysel olarak siz yeniliklere açık olduğunuz takdirde daha hızlı gelişeceksiniz.

Pek çok alanda tıp, mühendislik ve temel bilimlerde her gün yeni şeyler ortaya çıkıyor. Ya buluşlar yapılıyor ya araştırmalar oluyor ya da ofislerde uygulanabilecek teknolojik aletler/uygulamalar vb. geliştiriliyor. Bu derece hızlı gelişen alanlarda zaten aylık olarak yenilikleri araştırıp kendinizi güncelleştirmeniz gerekiyor. Teknolojide ilerlemeler kaydedildikçe yeniliklerin olması da hızlanıyor. Her geçen gün daha hızlı ilerleme kaydediyor dünya.

Sosyal bilimler alanında da güncel konuları takip etmek, dünya gündemini ve siyaseti takip etmek (Aslında bu üç şeyi herkesin takip etmesi lazım ama sosyal bilimler alanında çalışanlar için ekstra önemli sanki.), yeni oluşan alanları görmek ve bu alanlarla ilgili araştırmalarda faaliyetlerde bulunmak çok önemli.

Yapılan güncel araştırmaları kimi zaman eğitimlere veya kongrelere katılarak öğrenirsiniz kimi zaman da sosyal medya platformlarından (özellikle de LinkedIn gibi profesyonel iş platformlarında) öğrenirsiniz. Hatta staj yapmak için farklı farklı ortamlarda bulunuyorsanız ya da işiniz gereği çok seyahat ediyorsanız gittiğiniz yeni ortamlarda da yenilikleri öğrenme şansınız olabilir.

Yenilikleri biraz mantık yürüterek de bulabilirsiniz tabii. Ya da kendiniz bir fikir geliştirebilirsiniz bir şekilde. Şu anda en çok konuşulan konu “yapay zekâ” ile ilgili. Hangi meslek grubunda olursanız olun teknolojideki bu gelişme sizi bir şekilde etkileyecektir. Fabrika sahipleri bunu çalışma potansiyeli olarak değerlendirebilir, tıp alanında zaten uzaktan ameliyat yapmak diye bir şey var -adını bilmiyorum kusura bakmayın-, mühendisler basit kodlamalar yaptırıp oyunlar tasarlatabilirler böylece belki iş yükleri azalır -muhtemelen benim bu düşündüğümün kat be kat fazlasını da yaptırıyordur büyük şirketler ama bu da bir fikir işte- sosyal bilimler alanındakiler ise hukukçuysa kanunlar düzenleyebilir, sosyologsa robotlar ve insanlar arasındaki etkileşimleri inceleyebilir, psikologsa robotların düşünce yapısını araştırabilir, her alan kendi çapında bu yeniliklerle uğraşabilir veya kendiniz işini genişletip geliştirebilir. Uzay alanındaki gelişmeler de yapay zekâ alanı gibi hızla gelişiyor. Yakında bu konu hakkında da yenilik fikirleri üretiyor olacağız sanırım.

Büyüklerimiz “Z kuşağını” hep eleştirir. Özellikle de teknoloji bağımlılığı konusunda. Haksız da değiller tabii. Bazıları fazlasıyla asosyal takılıyor. O da yanlış. Ancak büyüklerimizin de bir hatası var. Teknolojiden korkuyorlar ve çekiniyorlar. Yeni bir uygulama varsa ya da yapacağınız işi internet üzerinden halledebiliyorsanız onu kullanın. Evrakınızı bir uygulamaya yükleyebiliyorsanız gidip elden vermeyin. Kendinize eziyet etmiş oluyorsunuz. Tabii ki bazılarını elden vermek gerekiyordur. Onu anlarım ama her seferinde, en basit evrakı bile elden vermenize hiç ama hiç gerek yok. Bazıları da -özellikle emekli tayfa- internet bankacılığından korkuyor ve bunun için bankaya gidiyor. Akıllı telefondan ve bilgisayar kullanmaktan korkan da var.

Teknolojiden korkmayın. Dünyanın hızına bir şekilde ayak uydurun. Bilgisayar kullanmak için oturup kod yazmanıza gerek yok. Var olan basit platformları, işinize yarayan uygulamaları kullanın gitsin! Teknoloji hayatı kolaylaştırmak için var. Kimisi teknolojiye “kişisel bilgilerimizi çalma şeysi” de diyor. Haklısınız, o yanı da var. Ama bunun için kendinizi kısıtlamanıza gerek yok. Bir şekilde ele geçiriyor büyük firmalar bu bilgileri, suç muç dinlemiyorlar. Ayrıca diyelim ki sizin bilgilerinize ulaşamadılar. Ellerinde o kadar büyük bir veri grubu var ki, “sizinki olsa ne, olmasa ne” modundalar. Hiçbir şey için kendinizi kısıtlamayın ve hep yeniliklere açık olun. Bu hangi konuda olursa olsun. Günümüz dünyası bunu gerektiriyor, ona ayak uydurmak istiyorsanız bu şart.

Her geçen gün yenilikler yapılıyor. Bu gelişmeleri takip edip kendinizi de geliştirmeniz gerekiyor. O yeniliklere ayak uydurmanız için gerekirse beyninize format atın (“Bir zamanlar ansiklopediden araştırma yapardık, sınav sonuçları gazetelerde açıklanırdı, internet kafeler vardı, ilk bilgisayarım 128 MB’tı” gibi şeyler söyleyip dünyanın şu anki hâline şaşırıyorsanız format atmanız ve son sürümü kendinize yüklemeniz şart. Benden size söylemesi…) ve yepyeni bir güncelleştirmeyle hayatınıza kaldığı yerden devam edin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...