Ana içeriğe atla

İLHAM PERİLERİ İLE SOHBET




Yazmaya nereden ve nasıl başlanır? Yazma aşamasına gelmeden önce zihninizde ilgi çekici veya sıradan bir konu olması gerekir. Emin olun sıradan olaylar bile çok ilgi çekici hâle getirilebilir ve akıcı bir şekilde okuyucuya sunulabilir. Sıradan bir pazar kahvaltısı bile çok deli dolu anlatılabilir. Yeter ki bir konu belirlemiş olun ve o konu hakkında hayaller kurmaya veya düşünmeye başlayın.

Önemli olan konuyu bulabilmektir. Sizlere açıkça söylemem gerekirse konu bulma süreçleri birbirinden çok farklı olabilir. Kimi zaman okuduğunuz bir kitaptaki cümle veya bir sözcük sizin bu dünyadan kopmanıza ve kendinizle uzun bir söyleşiye veya tartışmaya girmenize sebep olur. Kimi zaman çevrenizdekilerle ettiğiniz bir sohbetin etkisinde kalır ve konuşulan konu hakkında fikirler üretmeye başlarsınız. Kimi zaman izlediğiniz bir film, kimi zaman da dalgın dalgın baktığınız bir manzara size ilham kaynağı olur.

Kimi zaman da ilham perileri ile tanışırsınız. “Nasıl yani?” dediğinizden eminim. İlham perileri, sizin iç dünyanızın, bilinçaltınızın geri planda düşünüp durduğu ve bir anda sezgisel bir şekilde ilham gelmişçesine aklınıza gelen konuları temsil etmektedir. Bu bana çok sık olur. Yaptığım iş bambaşka bile olsa bir anda aklımda bir fikir yanıp sönmeye, “beni mutlaka not al” diye alarm vermeye başlar. Bu sürece ise ilham perileri ile sohbet deme taraftarıyım. Sizi en iyi bilen, en iyi anlayan, en iyi tanıyan ve en iyi yansıtan minik dostlarınızdır onlar. Bu renkli ve cıvıl cıvıl perilerle sık sık çay kahve içmeye gitmenizi tavsiye ederim. Yanınızda hiç kimse olmasa bile onlar mutlaka sizin yanınızda ve arkanızdadır. Onları hiçbir zaman bırakmayın ve onların fikirlerini hiçbir zaman boşlamayın…

Peki, bu konu nasıl şekillenir?.. Herhangi bir konu belirledikten sonra o konuyu nasıl ele alacağınızı, hangi yazı türünü kullanacağınızı sorgulamaya başlamalısınız. Aşk konusu bir masal, bir roman, bir hikâye, bir söyleşi veya bir deneme şeklinde yazılabilir. Bu yazı türü seçenekleri elbette artırılabilir. Sizin için ve o konu için en uygun olanın ne olduğunu keşfedin. Gerisi bir ırmağın gürül gürül akan soğuk ve berrak suyu gibi gelecektir.

Konuyu ve yazı türünü seçtikten sonra iş, edebî metni hangi duyguları ön plana çıkararak kurgulayacağınıza kalmıştır. Aşk ve gençlik mi, üzüntü ve keder mi, yoksa heyecan ve aksiyon mu içerecek? İnsanlara ne tür bir mesaj sunmaya çalıştığınızı planlayınca metninizin taslak versiyonu yavaş yavaş şekillenmeye başlayacaktır. Zaten yazılacak metin bir kez biçimlendi mi yarım saat içerisinde tıkır tıkır yazar bitirirsiniz. Tüm duygularınız, düşünceleriniz, neşeniz ve hüznünüz dünyanın dört bir yanına savrulacak formata gelir… 

Suzan R. HOFSTEDE

1 Nisan 2022


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...