En sevdiğim ve en çok yazdığım edebî türe
gelecek olursak… Bu sorunun cevabı kesinlikle deneme. Deneme yazmaya
bayılıyorum. İstediğim herhangi bir konuda herhangi bir alanda -ki benim
seçtiğim alan çoğunlukla edebiyat ve felsefe üzerine oluyor- dilediğim gibi
saatlerce yazma hakkına sahip oluyorum. Sadece içimi boşaltmakla kalmayıp
zihnimde uçuşan düşüncelerimi de sistematik ve planlı bir hâle getirebiliyorum.
Bu sayede aklımdaki problemi çözüp rahatlayabiliyorum.
Genelde aklımdaki problemler “kimlik
nedir”, “felsefe nedir” gibi günlük hayatta pek de sorgulamayı aklımıza
getirmeyeceğimiz konular oluyor. Ne acil bir sorun ne de beni şahsi olarak
yakından ilgilendiren konular oluyor bunlar ama ben yine de bu soruların
cevaplarını kendimce verince rahatlayıveriyorum.
Son zamanlarda betimlemeler yapıp kısa
öyküler yazmak da çok hoşuma gidiyor. Zaten ilkokuldayken “yazma sanatı” ile
ilk kez kısa hikâyeler yazarak tanışmıştım. Bir süre sonra daha derin konular
işlemem gerektiğini hissettim. Bunun sonucunda da farklı karakterlere ve
kimliklere bürünmem gerekiyordu. Bu noktada o küçücük yaşımla epey zorlanmıştım
ve bir süreliğine yuvama çekilip kendimi geliştirmem gerektiğini düşündüm. Şimdi
bir genç kız olarak tekrar kısa öyküler yazmaya sardırmış durumdayım. Her yeni
yazdığım hikâyede bir miktar daha geliştiğimi hissedip seviniyorum. Belki de
sadece ben öyle hissediyorumdur, bu gerçeği hiçbir zaman öğrenemeyeceğim…
En çok özendiğim metin türü ise roman
yazmak… Hem de klasikleşecek kadar özgün insanların havalı bulacağı kadar da
kalın olmalı yazacağım romanlar… Bir kitaba kalınlığına göre yaklaşmamak
gerektiğinin ben de farkındayım. Asıl önemli olan içerik, üslup ve akıcılık. Ama
çocukken beş yüz altı yüz sayfalık kitaplar gördüm mü dayanamayıp elime alır,
bir gün ben de bu kadar kalın kitaplar yazabilecek miyim diye düşünür dururdum.
O yüzden kesinlikle hayallerimin arasında “kalın”, “kalıcı” ve “özgün” romanlar
yazmak var.
Şiir ya da tiyatro ise yazmayı pek
düşünmediğim alanlar. Bu iki metin türü edebiyatın bambaşka bir boyutunu ve
gerçekliğini ele alıyor. Bu da bambaşka bir eğitim ve araştırma süreci
gerektiriyor. Elbette bir de yetenek… Böylesine zor ve üstün alanlar için
kendimi yetkin bulmadığımdan “şimdilik” yazdığım türler arasında olmadığını
belirtmeliyim. Ancak hayat ileride neler getirir bilemem. Belki de şair veya
senarist olurum, kim bilir?..
Suzan R. HOFSTEDE
1 Nisan 2022
Yorumlar
Yorum Gönder