Son değineceğim başlık ise neden bu sanat
alanını seçtiğim ile ilgili… Sanatı öteden beri sevmişimdir. Dans, piyano ve
edebiyat hayatımda önemli yerlere sahip olan sanat alanları oldu. Hepsi
birbirinden dinlendirici, rahatlatıcı terapiler gibi geliyor insana. Bir de
işin ucunda ortaya koyduğunuz ürünler olunca her geçen gün motivasyonunuz
artıyor. Motivasyonunuz arttıkça daha çok o dal ile ilgileniyorsunuz ve daha
çok gelişiyorsunuz. Bu gelişme sizi motive ediyor bu sefer. Böylece “verimlilik
döngüsü” adını verebileceğimiz -biraz baş döndürücü olsa da- olağanüstü bir
döngüye giriyorsunuz.
Yazmak her daim kolaylıkla yapabileceğim
bir uğraş olduğu için kendimi en çok bulduğum, keşfettiğim alan diyebilirim. Yazmaya
devam ettikçe de tanımadığım, bilmediğim yönlerimi fark edip şaşırdığım da
oluyor. Ayrıca hiçbir zaman yaşayamayacağım hayatları ve kişileri görüp tanımış
oluyorum yazılarımda. Yani hayatı birkaç kez yaşamış oluyorum. Kedilerin dokuz
canlı olması gibi bir şey bu! Hatta yazarlık sayesinde dokuz canı, dokuz yüz cana
da çıkarabilirsiniz. Tamamen sizin üretkenliğinize bağlı…
Hayatın tadamayacağım bölümlerini görüp,
tanıyıp, yaşamak inanılmaz bir şans. Klonlayıcıyla kopyalarınızı oluşturup her
bir kopyanızla farklı bir hayatı yaşamak ya da paralel evrenlerdeki sizlerin
yaşamlarını görmek gibi… Özellikle de henüz hayatın çok başındayken neden böyle
bir fırsatı kullanmayayım diye düşünüp kendimi daha çok yazmaya veriyorum. Yazdıkça
yazıyorum, edebiyatın kardeşim olduğuna karar veriyorum…
Suzan R. HOFSTEDE
1 Nisan 2022
Yorumlar
Yorum Gönder