Ana içeriğe atla

KUYUCAKLI YUSUF: ŞAHİNDE’NİN GÖZÜNDEN HAYAT

  


Hayat hepimizin gözünde farklı bir anlama ve değere sahiptir. Kimileri için hayat mutlu olmak, kimileri için hayat refah içinde yaşamak, kimileri içinse hayat yazılar yazmaktır. Sabahattin Ali’nin “Kuyucaklı Yusuf” adlı eserinde de “hayat” farklı karakterler için farklı anlamlara gelmektedir. Yusuf için hayatın anlamı zeytinlikler iken, Muazzez için gerçek aşkı bulup mutlu olmak, Şahinde için ise kendine ve kızına iyi bir gelecek sağlamaktır.

Kitabı okuduğumuz süre boyunca Şahinde’ye karşı büyük bir çoğunluğumuz tepki veririz. Kitabın başlarında neden zavallı Yusuf’u eve almıyor diye düşünürüz. İlerleyen sayfalarda ise kızı Muazzez’i neden Şakir’e bir nevi “satmaya” çalışıyor diye düşünürüz. Oysa olaylara onun gözünden bakacak olursak yaptığı davranışların kötülük yapma amacıyla yapmadığını anlayabiliriz. Şahinde eser boyunca yaşadıklarını şu şekilde anlatmaktadır:

“Gecenin bir vakti kocam, parmağı kesik küçük bir çocukla geldi. Düşünebiliyor musunuz? Bu zavallı yavrucağı bizim evde büyütmeye kalkarsa Muazzez’e nasıl bakacak? Benimle zaten pek ilgilendiği yok. Artık kendim için ondan umudu kestim. Ben farkında değil miyim sanki her akşam dışarılara çıkıp beni görmek istemediğini…

Evlenirken büyük bir hata yapmışım anlaşılan. Kocam hem beni hem de kendi öz be öz kızını önemsemiyor. Baksana şu pasaklı ve duygusuz çocukla nasıl ilgilendiğine? Olacak iş mi bu canım? İnsan önce kendi ailesine bu özeni göstermeli. Bize doğru düzgün bakamadıktan sonra ne diye el alemin çocuğunu yanında getiriyorsun, anlamıyorum ki?.. Neyse… Güven kendine Şahinde, ya bu çocuktan kurtulacaksın ya da kızını bu adamdan kurtaracaksın.

İlk planım çocuğa kötü ve sert davranıp onu evden kaçırmaya çalışmak olmalı. Bir aksilik olmaz inşallah. Bir süre sonra çocuk kendi aleminde takılırken ben de kızıma güzel bir gelecek sağlamaya çalışırım. Bakalım Edremit nasıl bir yer olacak…

Edremit’e geldiğimize göre ilk planım kızım için şimdiden iyi bir eş seçmeye çalışmak. Öncelikli hedefim ise şu soğuk davranan Yusuf’tan Muazzez’i uzaklaştırmak olmalı. Nasıl da bakıyor kızıma. İki üç yıla benim kız evlenme çağına gelince sorun çıkaracak anlaşılan. Bu işin çaresine de bir şekilde bakmam gerekecek.

Şu Şakir dedikleri çocuk ise hem zengin hem de benim kızı seviyor gibi… Sürekli Yusuf ile takıştıklarına göre, aralarında alıp veremedikleri şey benim kız olmalı. Ah, ah.. Kızımın da maşallahı var yani… Zaten bebekken bile çok tatlı ve güzeldi, şimdi her geçen gün daha da güzelleşip olgunlaşıyor.

Tatlı canım kızıma güzel bir gelecek ve hayat sağlamak zorundayım. Kendi yaptığım hatayı yapmayacağım. İleride kocası hem kızımı seven hem de zengin olan biri olmalı. Şakir de en uygun aday bu iş için…

Yusuf aradan hiç çekilmiyor. Allah’tan kocam borca battı da kızımın hayatını bu bahane ile kurtarabileceğim. Yoksa kocam hayatta Şakir’e benim kızı vermezdi, iyi oldu iyi. Şu söylediklerime de inanamıyorum ayrıca. Kim borca harca battığı için sevinir ki… Ama hayattaki en önemli şey kızımın mutluluğu ve geleceği…

Şakir ile evlendirmeye çalışınca olayların bu denli çirkin yerlere gidebileceğine ben nereden bilebilirdim ki?.. Belki de kızımı gerçekten seven kişi Yusuf’tu. Ah Şahinde ah.. Sen ne yaptın böyle? Kendi hayatın gibi kızının hayatını da mahvettin. Keşke sen hiç onun hayatına karışmasaydın…”

Şahinde temelde kötü kalpli ve bencil bir karakter gibi görünürken aslında tek amacı kızının mutluluğunu sağlamak da olabilir. Bu nedenle insanları yargılamadan önce olaylara onların da açısından bakmak çok önemlidir. Eğer Kaymakam Bey, hayata Şahinde’nin gözünden bakmaya çalışsaydı, yani onunla biraz sohbet etseydi, olaylar bu yönde ilerlemeyebilirdi. Bu nedenle karşımızdaki insanları yargılamamak ve birlikte en doğru kararları verebilmek için insanlar ile mutlaka fikir alışverişinde bulunmalı, hayatı onların bakış açısından da sorgulamalıyız.

Suzan R. HOFSTEDE

12 Eylül 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...