Ana içeriğe atla

ÖLÜMCÜL KİMLİKLER: MODERNLEŞME, KÜRESELLEŞME VE KİMLİKSİZLEŞME

  


Dünya üzerindeki her insan bir gün kendi “kimliğini” ve “aidiyetini” sorgulamaya başlar. Bazen de başka insanlar tarafından sorgulanır… Bunun üzerine “modernleşmenin” getirdiği artıları fark ederken bir yandan da “küreselleşmenin” dev dalgaları altında “kimliksizleşeceği” korkusuna kapılır. Dünya üzerinde yaşayan diğer kültürlere ve insanlara mı ayak uydurması gerektiğini yoksa kendi kültürüne mi sahip çıkması gerektiğini analiz etmeye başlar…  

Oysa cevap çok basittir: Bir yandan küreselleşen dünya ile birlikte “modernleşme akımının” elini tutarken bir yandan da “kendi değerlerini ve kültürünü” geliştirmeye çalışıp nesilden nesle aktarmalıdır. Amin MAALOUF, “Ölümcül Kimlikler” adlı  eserinde “aidiyet”, “modernleşme”, küreselleşme”, “ırkçılık”, “kültürler” ve “kimliksizleşme” konularını çok detaylı ve ilginç bir bakış açısı ile okuyucusuna sunmuştur.

·         MODERNLEŞMENİN ÖNEMİ

“Modernleşme”, tüm uluslar ve bireyler için çok önemli bir kavramdır. Bu kavram bazen “kendi kültürünü asimile etme” gibi yorumlanmaktadır ancak “modernleşme” ve “kültürünü devam ettirme” birbirinden bağımsız iki ayrı olgudur. Sadece “kendi kültürünü” korunmaya odaklanmak ne kadar yanlış ise “modernleşme akımı” nedeniyle kültürünü dev dalgalar altında bırakarak yoluna devam etmek de bir o kadar yanlıştır.

“Modernleşme” konusunda ön yargı barındırmak hiç doğru değildir. Bu durum; bütün dünya “interneti” kullanarak küresel bir iletişim hâlinde iken sizin evde -bu ev bir mağaraya da benzetilebilir- “internetsiz” bir şekilde hayatınızı idame ettirmenize benzer.  

Bir birey ya da toplum modernleşirken kültürünü de koruyabilir. “Kimliksizleşme” ve “kültürünü unutma” korkusuna kapılmamak gerekir. Gelişim ve değişim daima iyi sonuçlar getirir…

·         KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜRLERİN KAYNAŞMASI

Son yüzyıldan itibaren “küreselleşme” gittikçe hızlanmakta. “Modern bir dünya toplumu” arasında olabilmek adına birçok toplum kendini geliştirmeye çalışıyor. Son iki yıldır tüm dünya; sadece evlerinden işlerini halledip, eğitimini sürdürüp, uluslararası iletişimlerini sağladı. Bu durumda, “modernleşme” ve “küreselleşme” olgularının ne kadar büyük bir fırsat olduğu kesinlikle göz ardı edilemez.

“Küreselleşme” ile insanların “tüm toplulukların kültürlerini kaybederek tek bir kültüre bağlanma” korkusu olduğu ortaya çıkıyor. Bu bir bakıma doğru olsa bile önüne geçilemeyecek bir sorun değil. Güçlü bir kişiliğe ve kimliğe sahip bir birey, güçlü kültürler ve toplumlar oluşturacağından “kültürlerin yok olması” imkânsız bir durumdur.    

“Mesela İnternet, dışarıdan ve peşin bir güvensizlikle bakıldığında bu dünyadaki güçlülerin sayesinde ahtapot kollarını bütün dünyaya uzattıkları sanal bir gezegen canavarı; içeriden bakıldığındaysa İnternet, herkesin keyfince kullanabildiği yeterince eşitlikçi bir alan ve içinde dört hınzır öğrencinin bir devlet başkanı ya da bir petrol şirketi kadar etkili olabileceği müthiş bir özgürlük aracı.”[1]

Maalouf, bu sözü ile modernleşmenin ve küreselleşmenin “pozitif” bir olgu olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. Sanal bir dünya sayesinde -tabii ki o dünyayı bilinçli ve zekice kullanarak- herkesin “eşit” olabileceğini ve “kendi kimliklerini” ortaya koyabileceğini savunmaktadır.

“Mademki bugün bütün bir gezegen aynı görüntülere, aynı seslere, aynı ürünlere ulaşabiliyor; bu görüntülerin, bu seslerin, bu ürünlerin bütün kültürleri temsil etmesi, herkesin bunlarda kendini bulması normal olmaz mıydı?”[2]

“Küreselleşme”; kültürlerin “asimile” olması değil, kültürlerin “kaynaşarak” daha güçlü kültürler oluşturmasıdır. Amin Maalouf’un bu sözü de bu konuyu çok iyi bir şekilde vurgulamaktadır. Modernleşme süreci sayesinde insanlar daha farklı kültürler tanımakta. Bu sayede daha bilinçli kişilikler oluşmakta. Güçlü kişilikler oluştuğu takdirde, ben hiçbir kültürün asimile olacağını ve hiçbir bireyin “kimliksiz” olacağını düşünmüyorum.

“Ne çok insan kurban rolüne sığınmaya istek duymuştur – Amerika’nın kurbanı, Batı’nın kurbanı, yeni teknolojinin kurbanı, medyanın kurbanı, değişimin kurbanı…”[3]

Küreselleşme ve modernleşme konusunda insanların bir diğer yanlış düşüncesi ise kendilerini bir “kurban” gibi hissetmeleri. Oysa güçlü bireyler hiçbir durumda değişen ve küreselleşen hayat yüzünden kurban olmaz. Aksine, o hayata çok büyük katkılar sunarak kendini “bir yöneten” ya da “dünyanın kurtarıcısı” olarak görmeye başlar. Bu nedenle “kurban” olduğunuzu düşünmek yerine harekete geçip bu hayat ile savaşmaya başlamanız gerek.  

·         KİMLİKSİZLEŞME MÜMKÜN MÜDÜR?

Hiç kimse “kimliksiz” değildir. Herkesin “kendini ait hissettiği” ya da “olmaya çalıştığı” bir kimlik vardır. O hâlde “kimliksizleşme” gibi bir kavram mümkün müdür? Bir insan özgün ve özgür olduğu sürece onu hiçbir şey durduramaz.

“Bir şeylere inanıyorsanız, içinizde yeterince enerji, yeterince tutku, yeterince yaşama ihtiyacı taşıyorsanız, bugünün dünyasının sunduğu kaynaklarda düşlerinizden birkaçını gerçekleştirme olanağını bulabilirsiniz.”[4]

Maalouf’un da dediği gibi, herkes hayallerini gerçekleştirebilir. Kendi kimliğiniz, tutkularınız ve yaşama olan bakış açınız sayesinde dilediğiniz her şeyi başarabilirsiniz. Yeter ki modernleşip küreselleşirken “kendi kimliğinizi” unutmayın…

 Suzan R. HOFSTEDE

15 Ağustos 2021



[1] Amin MAALOUF, Ölümcül Kimlikler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Şubat 2021, sayfa 104

[2] Amin MAALOUF, Ölümcül Kimlikler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Şubat 2021, sayfa 101

[3] Amin MAALOUF, Ölümcül Kimlikler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Şubat 2021, sayfa 102

[4] Amin MAALOUF, Ölümcül Kimlikler, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Şubat 2021, sayfa 105

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...