Ana içeriğe atla

ODAKLANMA GÜCÜNÜZÜ ARTIRIN

 



 

Sınavlarda her öğrencinin en büyük baş belasıdır odaklanma sorunu… Paragraf sorularını veya “yeni nesil” adı altında matematik ve paragraf sorularının birbirine entegre edilmiş hâllerini çözerken hepimiz bunalıp sıkılıyoruz. Hatta sınavdan erkenden çıkasınız, kaçasınız geliyor; “bitse de gitsek” moduna giriyorsunuz.

Sekizinci sınıfta LGS sınavlarına hazırlanırken dershanemde girdiğim her denemede bu “bitse de gitsek” moduna giriyordum. Odaklanamadığım için bu moda giriyor, bu moda girdiğim için sorulara odaklanamıyor, soruları defalarca okumama rağmen anlamayınca panik oluyor ve moralim bozuluyordu. Özellikle de bir saatin sonunda bu duygular beni bitiriyordu. Daha yaklaşık bir-bir buçuk saatim varken benim “odaklanma pilim” bitiyordu.

Neyse ki üniversite sınavına hazırlanırken girdiğim her denemede bu duygulardan biraz daha arınmış oluyorum. Onuncu sınıfın başında hâlâ bu uzun süreli sınavlarda odaklanma sorunu yaşarken; on birinci sınıfın başlarında bu sorunun üstesinden geldim. Ve işte beklenen an: Bu sorunu çözmek için uyguladığım taktikler ve sırlarım…

İlk sırrım biraz fazla klişe gelebilir. Onuncu sınıfın ortalarından -yani 2021 yılının başından itibaren- düzenli bir kitap okuma alışkanlığı edindim. Kitap okurken belli bir işe odaklanma yeteneğimi geliştirmiş oldum. Ancak odaklanmanızı artırmak için okumanız gereken kitapların kolaylıkla okunmuyor olması gerekiyor. Elbette arada kafa dağıtıcı kitaplar okumak da önemli ancak ben önceliğimi hep Dünya ve Türk edebiyatı klasiklerine verdim. Ayrıca birçok felsefe, kişisel gelişim ve deneme türlerinde kitaplar okudum. 2021 yılının sonuna geldiğimde tam olarak yüz tane kitap bitirmiştim. Bu yüz kitabın da çok büyük bir çoğunluğunu haziran ayından sonra okumuştum. Kısacası ağır bir dile sahip, sıkılabileceğinizi düşündüğünüz türde kitaplar okursanız odaklanma gücünüzün bir anda arttığını fark edeceksiniz.

İkinci sırrım ise benim çok da bilerek ya da planlayarak yapmadığım bir durum sonucu ortaya çıktı. Okulda ve dershanede teneffüslerde test çözerken maalesef aşırı gürültüye maruz kalıyorum. Liseli olmamıza rağmen koridordan erkeklerin kavga sesleri geliyor. Son ses müzik dinleyenler, dedikodu yapanlar ve ani bir kahkaha atanlar oluyor. Üç ayın sonunda bir anda kendimdeki “süper gücü” keşfettim, daha doğrusu bu süreç içerisinde geliştirdim. Bu da denemelerdeki başarımı daha da artırdı. Benim için de daha başarılı olmak, daha çok motive olmaya; daha çok motive olmak da daha çok çalışmaya; daha çok çalışmak da daha başarılı olmaya neden olur. Bu döngü sayesinde de ulaşılmayacak hiçbir hedef kalmaz…

Uzun lafın kısası, odaklanma gücünüzü artırmak için bol bol kitap okuyun ve gürültülü ortamlarda ders çalışmaktan korkmayın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...