Kalabalık bir ortamda
olduğunuzu hayal edin. -Hayal edin diyorum çünkü pandemi nedeniyle her gün
karşılaştığımız sıradan durumlar bir hayale dönüştü- Bu kalabalık ortamda
farklı sosyokültürel yapıdan gelen, farklı eğitim düzeylerine, farklı
kültürlere, farklı geçmişlere, farklı çevrelere, farklı duygulara, farklı
düşüncelere ve farklı hayallere sahip. Ancak o ortamda olan herhangi bir olay
bu farklı insanları tek bir noktada topluyor…
Sevgi Soysal, “Yenişehir’de Bir Öğle Vakti” adlı eserinde ortak bir
noktada bulunan farklı insanların hayatlarını, sorunlarını ve hayata olan bakış
açılarını ele almaktadır. Bu insanlar her ne kadar farklı hayatlara sahip
olsalar da ortak sorunlar hepsinin hayatını farklı açılardan etkilemektedir. Bu
eser sayesinde okuyucular önemli bir olguyu öğrenmektedir: Toplumsal sorunlar
sadece belli kesimlerden insanları değil, tüm toplumu iyi ya da kötü bir
şekilde etkilemektedir. Bu nedenle, bazı yazarlar toplum meselelerine dikkat
çekerek halkta bir farkındalık uyandırmaya çalışırlar.
Toplumsal meseleler arasında genelde en dikkat çekici sorun
halktaki tabakalaşmadır. Çoğu toplumcu kitapta olduğu gibi “Yenişehir’de Bir
Öğle Vakti” kitabında da benim en çok dikkatimi çeken konu sınıflı toplum
yapısı oldu.
Elbette her toplumda bir “sınıflı yapı” bulunmaktadır. Bazen
aristokrat sınıf daha üstündür, bazen ruhban sınıf daha üstündür, bazen de
burjuva sınıfı daha üstündür. İlk Çağ’dan itibaren tüm dünyanın yaşadığı
küresel bir sorundur “sınıflı toplum yapısı”.
Oysaki toplumdaki gruplaşmanın bir sorun olmaması gerekir. Herkes kendi yeteneğine göre bir alanda
çalışıp herkes karşılıklı olarak birbirlerine hizmette bulunmalıdır. Eğer
sınıflar arasındaki zenginlik farkı çok ciddi boyutlarda olmazsa toplum
içerisinde isyanlar, çatışmalar olmaz. Tarımla uğraşanlar halkın kaliteli ve
sağlıklı beslenmesini sağlarken, ticaret ile uğraşan kesim tarım ile
uğraşanların para kazanmasını sağlar, aristokrat sınıf ülkenin düzenini ve
refah düzeyinin artmasını sağlar. Herkes benzer koşullarda -en azından kendi
çapında iyi şartlarda- yaşarsa “sınıflı toplum yapısı” bir sorun olmaktan
çıkar, sadece soyut bir kavram oluverir.
Sınıf farkı olan herkes birbirine karşı sevgi ve saygı duyarsa
kitaplarda anlatılan sorunların hiçbiri ortaya çıkmaz. Bu mantıkla hareket eden
alt kesimden bir kişi işini yapabileceği en iyi şekilde yaptığı zaman, gene bu
mantıklı hareket eden üst kesimden kişi bunun karşılığını verir. Karşılıklı
olarak birbirlerinden bir hizmet ya da ürün aldıkları için birbirlerine daha
çok bağlanırlar. Bu da huzurlu ve barışçıl bir ortamı oluşturur. Sınıflı bir
toplum yapısı olmasına rağmen toplumda herhangi bir kaos ya da çatışma olmaz.
Sonuç olarak, toplumsal olaylar tüm halkı hatta tüm dünyayı
etkileyen sorunlardır. Küresel bir sorun olan “sınıflı toplum yapısı” ise tüm
insanları ortak bir noktada birleştirmektedir. Sınıflı toplum yapısının bir
sorun olmaktan çıkarıp sadece bir soyut kavram olmasını sağlamak için
yapılacaklar çok basittir: Her sınıftan insan birbirine karşı saygılı davranıp
işini olması gerektiği gibi yaparsa bu küresel sorun ortadan kalkmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder