Ana içeriğe atla

PARASIZ YATILI: GÜÇLÜ BİR KADIN OLMAK

  


Dünya çapında kadınların ortak sorunları bulunmakta: İnsanlar kadınları aşağılıyor, onları insan gibi görmüyor ve kadın-erkek eşitliği sağlanmıyor. Aynı işte aynı sürede çalıştırılan bir kadın, bir erkekten daha az maaş alıyor, kadınların “iş hayatının içinde” olması bir suçmuş gibi davranılıyor, kadınlar erkeklere eş bireyler görülmediği gibi “erkeklerin malları” gibi görülüyor.

“İnsanlar” kadınları aşağılıyor dedim maalesef. Çünkü toplumda sadece erkekler değil, kadınlar da “kadınları” aşağılayıp kariyer hayatlarında yükselmelerini eleştirmekte. Kadınlar birbirlerini bu derece ağır bir şekilde eleştirirken “toplumda bulunan güçlü kadınlar” hayatlarında çok daha ciddi zorluklar ile başa çıkmaya çalışıyor. Oysaki kadınlar birlik olup birbirlerine destek verseler “kadın-erkek” eşitliği daha kolay bir şekilde sağlanabilecek.

“Kadın-erkek” eşitliği denilince hemen erkekler “hayır siz eşitliği değil feminizmi savunuyorsunuz” derler. Evet kadınlar arasında “feminizmi” savunanlar var, genellikle güçlü kadınlar feminizmi savunur. Ancak toplumda yanlış bir algı bulunmakta. “Feminizm” “kadın üstünlüğünü” değil, “kadın-erkek” eşitliğini savunmak anlamına gelmekte. Feminizme karşı çıkan kişilerin büyük bir çoğunluğu da feminizmin doğru anlamını elbette bilmekte. Sadece “kadın-erkek” eşitliğini -nedense- gururuna yediremeyen bir kesim. Bu nedenle o grupta bulunanlara kötü bir haberim var: Gelecekte çok güçlü ve başarılı kadınlar ile karşılaşacaksanız!

Toplumlarda görülen bir diğer ciddi sorun ise “kadınların, erkeklerin bir malı” olarak görülmesidir. Bu duruma en başta neden olan şey kadın ve erkekler evlenilince “kadınların, kocalarının kütüğüne” yazılmasıdır. Tabii, kadınlar evlenmeden önce de “babalarının” yani bir başka erkeğin kütüğünde yazılıdır. Kültürümüz ve hukukî sistemimiz bile “kadınların, erkeklere ait bir eşyası” gibi algılanmasına neden oluyor. Bu şartlar altında, erkekler kendilerini her açıdan daha da güçlü hissediyor ve kadınlar daha da değersizleştirilmiş oluyor. Bence, değersiz olan “kadınlar” değildir, “kadınları değersiz” görenlerdir. Gelecekte karşılaşacağımız güçlü kadınlar ile tanışmayı gerçekten iple çekiyorum…

Özellikle de bizim gibi ataerkil bir toplum yapısına sahip bölgelerde kadınların bütün gün sadece evde oturup çocuk bakması gerektiği düşünülüyor. Günümüzde hâlâ bu sorun ciddi bir şekilde devam etse de her geçen gün daha fazla güçlü kadın, hatta daha fazla “geleceğin” güçlü kadını olacak “kız çocukları” ile tanışıyorum. Bu nedenle geleceğin kadın-erkek eşitliği açısından daha farklı ve güzel bir yer olacağına inanıyorum. İleride iş hayatımda başarılı olmak ve ekonomik özgürlüğümü kazanmak istememin temel nedeni ise “kız çocuklarına” bir örnek oluşturmak ve onların da gelecekte güçlü kadınlar olarak yetişmesini sağlamak.

Kurgusal figürler üzerinden “güçlü kadınlar” ve “güçlü kız çocuklarının” insanlara sunulmasının gerçekten çok faydalı buluyorum. Toplumun algısını etkileyebildiğimiz güzel araçlardır kitaplar… Hiçbir durumda yıkılmadan duran kadın figürlerini eserlerde gördükçe kendime olan güvenim daha çok geliyor. “Ben de onlar gibi olmalıyım” diyorum kendi kendime. Füruzan’ın “Parasız Yatılı” kitabını büyük bir hayranlıkla okuma nedenim de eserdeki “zorluklarla savaşan güçlü kadınları ve kız çocuklarını” barındırması.

Her kadının, her genç kızın hatta her küçük kızın kendisini “güçlü” bir birey olarak yetiştirmesi gerektiğine inanıyorum. Ben de kendimi “güçlü bir kız” ve “güçlü bir kadın” olarak yetiştirmeye çalışıyorum. Gelecekte, “kadın-erkek eşitliği” sağlanmış olacak ve toplumun her köşesinde başarılı kız çocukları ve güçlü kadınlar görülecek. Güçlü kadınlar olmak dileğiyle…

Suzan R. HOFSTEDE

10 Eylül 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...