Ana içeriğe atla

ATTİLA İLHAN’IN “SEN BURDA BİR YABANCISIN” ŞİİRİ VE ÖTEKİLEŞTİRME

 


İnsanlar zaman zaman kendilerini toplumda “ötekileşmiş”, “dışlanmış”, “toplumdan soyutlanmış” ve “yabancılaşmış” hissedebilir. Bu “yabancılaşma” durumu bazen yaşanılan acı bir olaydan dolayı, bazen belli bir korkudan dolayı, bazen bir “değişimden” dolayı, bazen de çevredeki insanların tutumundan dolayı olabilmektedir. Attila İlhan “Sen Burda Bir Yabancısın” şiirinde, “kendisinden” “sen” şeklinde bahseden “yabancılaşmış” ve “ötekileşmiş” bir figürü okuyucuya sunmaktadır. 

İnsanların kendilerini “yabancı” hissetmesi bulundukları ortamdan kaynaklanabilir. Nerede olduğunu bilmeyen bir kişi “belirsizlik” içerisinde kendisini çok daha “yalnız” ve “soyutlanmış” hissedebilir. Bu durum, insanı “kısıtlanmış” hissetmesine neden olabilmektedir. Şiirdeki uzamın “burda” olmasının temel nedeni, şiir kişisinin kafasının içindeki karmaşayı, belirsizliği ve boşluğu vurgulamak içindir. “Burada” sözcüğünün “burda” şeklinde kullanılması karmaşanın ve belirsizliğinin miktarını ve şiir kişisinin sosyokültürel düzeyini belirtmek için kullanılmıştır. Şiir kişi, “kendisini bir boşlukta” gibi hissettiği için sözcüğü “burda” şeklinde kullanmıştır. Ayrıca, şiirde düşük bir sosyal statüden olan birisinin köyden kente göçü anlatılmıştır. “Akşam tren raylarına yağmur yağıyor” dizesinde kullanılan “tren” sözcüğü köyden kente olan göçü ve “ötekileşmeyi” vurgulamaktadır. “Tren raylarına yağmur yağıyor” olması da şiir kişisinin “burda” uzamında kısıtlandığının bir göstergesidir. Şiirdeki figür, bir daha eski “köy” hayatına dönemeyeceği için umutsuz ve kapana kısılmış hissetmektedir. “Devrilmiş bu sokak ayak basmadığın” dizeleri ile figürün toplumdan “soyutlanmış” ve toplum tarafından “dışlanmış” olduğunu göstermektedir. “Ötekileşme” ve “belirsizlik” durumu, toplumsal sınıflar arasındaki uçurumu vurgulamaktadır.

Çoğu insan, karşısındaki kişilerin söylediklerini anlamadığı zaman kendisini “yabancılaşmış” ve “ötekileşmiş” gibi hisseder. Bu şiirde de şiir kişisi, “Konuştukları dil ömrünce duymadığın” ve “Karanlıkta bir kadın tanımadığın / Bir şeyler söylüyor anlamadığın” dizeleri ile çevresindeki insanları anlamadığı için “yalnız” ve “ötekileştirilmiş” hissettiğini söylemektedir. Konuşan kadının “karanlıkta” olması ve “tanımadığı” birisi olması, şiir kişisinin duygusal çöküşünü ortaya koymaktadır. Bu düşüncelerin “karanlık” ve “belirsiz” bir uzamda dile getirilmiş olması, figürün “umutsuzluğunu” ve “kendini toplumdan soyutlanmış” hissediyor olmasını vurgulamaktadır.

İnsanlar kendilerini “ötekileşmiş” olarak hissederken “kendi kimliklerini” tanımayabilir ya da değişmeye çalışırken “kendi kimliklerini” kaybedebilirler. Bu şiirde, şiir kişisi kendisinin “öteki” olduğunu vurgulamak adına kendine “sen” şeklinde hitap etmekte ve seslenmektedir. Yani, figür sadece toplum tarafından değil kendi “öz kimliği” tarafından da “ötekileştirilmiştir”. Bunun temel nedeni, farklı bir ortama karışmaya ve uyum sağlamaya çalışmasıdır. Köyden kente geçiş yaparken “kendi” kimliğini “yabancılaştırmış” ve “kendisini” kaybetmeye başlamıştır. Bu nedenle sadece bulunduğu ortamdaki kişiler tarafından değil kendisi tarafından da “dışlanmaktadır”. Geçirdiği “değişim” nedeniyle elinde “belirli” bir kimlik kalmamış, aynen uzamda olduğu gibi kimliğinde de bir “belirsizlik” ortaya çıkmıştır.

Sonuç olarak; insanların hayatındaki ve kimliğindeki değişimler insanların “ötekileşmesine”, “toplumdan soyutlanmasına”, “dışlanmasına”, “yalnızlaşmasına” ve “belirsizliğe” yol açabilmektedir. Çevredeki insanların tutumları da, bulunulan ortam da, “öz kimlikteki değişim” de “yabancılaşma” sorununu ortaya çıkarabilmektedir.

Suzan R. HOFSTEDE

16 Ekim 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...