İnsan büyüdükçe ve ders çalıştıkça
kendine göre daha iyi metodlar geliştiriyor. Ortaokuldaki ben ve lisedeki ben
kesinlikle aynı değildi. Ben hep çalışkan/inek kategorisindeydim. Bu hiç
değişmedi. Ancak kendimi tanımam ve kendim için en uygun teknikleri öğrenip
geliştirmemle beraber daha hızlı, kolay ve kalıcı öğrenmeye başladığımı fark
ettim. Şimdi oturup size lise öğrencileri için çalışma taktiklerini
anlatmayacağım. Zaten onunla ilgili bir kitap yazdım. Okuyabilirsiniz. Ancak
genel olarak kendi dalınızla ilgili bilgileri nasıl daha hızlı
öğrenebileceğinize dair tavsiyelerde bulunabilirim.
Şu anda anlatacağımı lise sondayken fark
ettim. Hukuk istediğim için biyoloji dersinde gördüğümüz “bitki biyolojisi”
konusunu öğrenmeme gerek yoktu. Ben kendimi geliştirmek adına o dersi
dinliyordum. Hiç dikkatli dinlememe rağmen ve genelde insanların biyolojide en
zorlandığı konu olmasına rağmen ben ders çıkışında her şeyi ezberlediğimi fark
ettim. Edebiyatta ise ezberlemem gereken şeylere günlerce, saatlerce çalışmama
rağmen ezberleyemiyordum. Tabii ki edebiyatta daha fazla ezber var. Bunun da
etkisi mutlaka vardır. Ancak asıl anlatmak istediğim nokta şu: Kendimi
“kasmadan” bir şeyleri dinleyince hemencecik öğreniveriyorum. Baskı altında,
stresliyken çalıştığım şeyler aklımdan uçup gidiyor. Bunun için öğrenmeye
çalıştığınız ne varsa bunu sakince öğrenin. “Öğrenip öğrenmemem arasında en
ufak bir fark yok” diye düşünün. O zaman daha kolay öğreniyorsunuz.
Üniversite öğrencisiyseniz veya
mesleğinizle ilgili bir eğitim alıyorsanız işiniz lisedekinden daha kolay
bence. Henüz üniversiteye başlamadım ama annemle pek çok hukuk eğitimine
katıldım. Eğer seçtiğiniz bölümü kendiniz isteyerek seçtiyseniz ders çalışmaktan
dolayı söylenmeyeceksiniz. Elbette sevmediğiniz dersler de olacaktır arada ama
en azından lisedeki kadar geniş bir ders/alan skalasına sahip olmayacaksınız.
Öğrendiklerinizi ileride hayatınızda kullanabileceksiniz. İlgi alanınız o
olduğu için de merakla dinleyeceksiniz.
Geçen gün iş hukuku dersini o kadar
dikkatle ve eğlenerek dinledim ki anlatamam. Bu bir önceki bölümde anlattığım
iş hukukunda uzman arabuluculuk eğitimindeydi ve dediğim gibi grubun en
küçüğüydüm, misafir öğrenciydim. Ders çıkışında da herkes bana “Sıkılmıyor
musun? Nasıl o kadar dikkatli dinleyebiliyorsun? Kendi iradenle mi buradasın?”
gibi sorular sordu. Yazık, annem de kendisinden dolayı olduğunu düşündü. Çok
üzüldüm. Oysaki ben çalışmayı seviyorum, öğrenmeyi seviyorum, ileride işime
yarayacak genel kültür veya meslekî bilgiler edinmeyi seviyorum. Tamamen kendi
irademle orada olduğumu söyleyince de herkes şaşırdı. Anlam veremediler galiba.
Kimisi de “Hukuk bilgisi olmayan biri bunlar anlamaz zaten” diye düşünüp geçti
gitti muhtemelen. Her ince detayı anladığımı iddia etmiyorum. Kendimce bir
şeyler öğrendim ama. Lise mezunu biri “nispi ticari dava” ne demek bilebilir
mi? Bunu öğrendim işte… Bilmediğim bir konuyu bu kadar rahat öğrenmemin nedeni
de ilgimi çekmesiydi ve “öğrenmem şart” diye düşünmememdi.
Yorumlar
Yorum Gönder