Hayatta tutunabilmek bazen çok zorlayıcı olabilmektedir. Güçlü bir
şekilde ayakta durabilmek için gereken iki temel unsur vardır: “Kararlı olmak”
ve “zorluklarla hiçbir zaman yılmadan savaşmaya devam etmek”. Attila İlhan’ın
“Yaşamakta Direnmek” adlı şiirinde de “güçlükler ile pes etmeden savaşan” ve
“yaşamakta direnen” bir insan, okuyucuya sorular sorularak tasvir edilmiştir.
Hayatta kalabilmek adına insanoğlu hep belli konularda savaşlar
vermiştir. Kimi zaman karnını doyurabilmek adına, kimi zaman bir işte başarılı
olmak adına, kimi zaman da aşk acısından ölmemek adına… Konu her ne olursa
olsun “yaşama devam edebilmek” için “kararlılık” gerekir. Bu şiirde
“kararlılık” eyleminin önemi “direnmek” sözcüğünün tekrarı ile vurgulanmıştır.
“Hayat” bir “oyuna”, “tırmanışa” ve “direnişe” benzetilmiştir. “Oynamakta
direnmek ne demek düşündün mü” dizesinde bahsedilen oyun “hayatın” ta
kendisidir. Sorulan bu metaforik soru ile şiir kişisinin “hayat” ve “ölüm”
arasında “kararsız” kaldığı belirtilmiştir. Bu açıdan şiirde hâkim olan
çatışmalardan biri “kararlılık ve kararsızlıktır”. Şiir kişisinin “yaşamakta
direnmek” kararını sorgularken kendi içerisinde bir “kimlik kaygısı veya kimlik
çatışması” yaşadığı söylenebilir. Şiir kişisi, “hayatın” anlamını ve
gerçekliğini düşünürken bir nevi kendi “kimliğini” ve “geleceğini” de
sorgulamaktadır. Bu “direniş”, hem “hayatın” hem de “kararlılığın”
sorgulanmasının bir sembolüdür.
Yaşamak -yaşamaya çalışmak- her zaman zordur ve büyük bir savaş
gerektirir. “Hayat” denilen kavram, kimileri için bir direnişken kimileri için
de bir aldatmacadır. Şiir kişisi, kendi hayatını ve “hayatta kalma çabasını”
sorgularken hayatın bir “oyundan” ibaret olduğunu fark etmiştir. “Oyun
oynamanın” bir “aldatmaca” ve “direniş” olduğunu söylemiştir. “Islak bir
otomobil sabah karanlığında / Seni kaybedilmiş bir oyuna iletirken”
dizelerinden de anlaşılacağı üzere, şiir kişisi “hayatı” “kaybedilmiş bir oyun”
olarak görmektedir. Ancak her ne kadar hayatın bir “kayıp” olduğunu düşünse de
büyük bir “savaş” vererek “kararlılıkla” bu hayata atıldığı da görülmektedir.
Otomobilin “ıslak” olarak nitelendirilmesindeki temel sebep, “büyük bir
yağmurdan -zorluktan- başarıyla kurtulduğunu” vurgulamak içindir. Bu açıdan,
şiir kişinin “ıslak bir otomobile binerek” “oyuna atılması” yaşamaktaki
kararlılığını ve umudunu temsil etmektedir. Ayrıca, “sabah karanlığında”
otomobile binmesi de o anda büyük güçlükler ile karşı karşıya olduğunu ve kısa
bir süre sonra “yaşamakta direnirse” bu zorlukları atlatacağına inandığını
göstermektedir. Gün doğmadan hemen önce -yani sabahın karanlığında- gecenin en
karanlık ve umutsuzluk dolu anı yaşanır. Ancak havanın birkaç saat içerisinde
aydınlanacağı bilindiğinden insanlar bu “umutsuzluklar” ve “zorluklar” ile
savaşmaya devam eder ve “yaşamakta direnirler”.
İnsanlar, hayatta farklı türde zorluklar ile karşılaşırlar. Bazen
çok sevdikleri ve güvendikleri bir kişinin gerçek yüzünü görürler, bazen
otoriter veya korkutucu bir güç ile karşı karşıya kalırlar, bazen de hayatta
güvendikleri en temel unsur “bir deprem gibi” yıkılıverir. “Ya sırtlan dişleri
kontes ağızlarında” dizesi ile anlatılmak istenen konu, şiir kişisinin
güvendiği biri tarafından kandırılmasıdır. Bu kişi belki yakın bir arkadaşı,
belki de âşık olduğu kadın olabilir. “Tanrının simsiyah yeryüzüne tükürdüğü /
Karşılıksız adamlar her gece yarısı” dizelerinden de hayatta her zaman korkunç
olaylar ve karanlık yaşamlara sahip insanlar ile başa çıkılması gerektiği
anlatılmaktadır. “Tanrının yeryüzüne simsiyah tükürmesi” ise otoriter veya korkutucu
bir gücün insanları ezerek “zorluk” çıkarması ve insanların “direnmesinin
güçleştirmesini” anlatmaktadır. “Deprem gürültüleriyle ansızın yıkılırken (…)
Yaşamakta direnmek ne demek düşündün mü” dizelerinde ise şiir kişisi,
“psikolojik bir yıkılış” sürecine girmesine rağmen “hayata tutunduğunu” ve
zorluklarla savaştığını vurgulamıştır. Şiir boyunca üstünde durulan en genel
unsur ise şudur: “Yaşamakta direnen” bir insan, tüm bu zorluklar ile
“kararlılıkla” başa çıkar ve “hayatta tırmanmaya” devam eder.
Sonuç olarak, her insan hayatı boyunca zor dönemler yaşayabilir.
Ancak bu güçlükler karşısında “direnilmeli”, umut hiçbir zaman kaybedilmemeli
ve kararlı olunmalıdır. “Yaşamakta direnince” hiçbir bunaltıcı durum insanları
etkileyemez. Her zaman “savaşmaya” devam edilmelidir.
Suzan R. HOFSTEDE
16 Ekim 2021
Yorumlar
Yorum Gönder