Ana içeriğe atla

KAHİRE MODERN ESERİNDE KARAKTERLER VE KARAKTERLERİN HAYAT GÖRÜŞLERİ

  


Toplum içerisinde farklı bireyler farklı hayat görüşlerine ve prensiplere sahip olabilir. Bu prensipler ve hayat görüşleri; insanların seçimlerini, sosyal hayatlarını, hayatlarının gidişatını ve kendi kimliklerini oluşturmaktadır. Necip Mahfuz’un “Kahire Modern” adlı eserinde de farklı prensiplere sahip dört figür üzerinden farklı hayatlar anlatılmaktadır. Figürlerin davranışları, tutumları ve seçimleri okuyucuya aktarılırken diyaloglardan, betimlemelerden, tezatlıklardan, imgelerden, sembollerden, istiarelerden, benzetmelerden, çatışmalardan ve önseme tekniğinden yararlanılmıştır.

Kitapta anlatılan üç figür; Ali Taha, Mahcup ve Memun Rıdvan’dır. Bu üç figürün üniversite son sınıf öğrencileri olmalarının nedeni ise yepyeni seçimler yapıp kendi görüşleri doğrultusunda ilerleyebilme potansiyelleridir. Bu figürlerin hepsi aynı üniversitede eğitim almış olmalarına rağmen, her figürün farklı seçimler yaparak farklı hayatlar yaşamasının nedeni kendi hayat görüşleri, prensipleri ve bu görüşlerini oluşturan aileleridir. “Memun Rıdvan’a seslenen Ali Taha: ‘İkimiz de insanın prensiplere ihtiyacı olduğuna dair hemfikiriz. Gemiye kılavuzluk eden pusula onlar.’ dedi.” (sayfa 9) Bu alıntı ile yazar “önseme” tekniğini kullanarak okuyucuya figürlerin tutum ve davranışları, gelecekte yapacakları seçimleri hakkında bir ipucu vermektedir.

Yazar Memun’u betimlerken “idealize” edildiği görülmektedir. Aynı şekilde Memun ile prensipler açısından çatışma hâlinde olan Ali Taha da güçlü, kuvvetli ve yakışıklı bir genç olarak betimlenmektedir. Ancak yazarın Mahcub’u betimlerken çok çirkin bir karakteri okuyucuya sunması dikkat çekici bir durumdur. Bunun temel nedeni ise figürlerin kimlikleri ile dış görünüşleri arasında bir benzerlik yaratmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Betimlemeler aracılığıyla karakterlerin iç ve dış dünyalarının paralel oluşu vurgulanmıştır.

Memun Rıdvan, İslamcı ve muhafazakâr kesimi temsil etmektedir. Babası bir din hocası olduğu için oğlunun düşünce yapısını şekillendirmiştir. “Bütün ihtiyacımız olan Yüce Allah’ın buyurduğu prensiplerdir.” (sayfa 9) Bu alıntıdan da anlaşılacağı üzere, bir İslam hukukçusu olan Memun’un prensipleri “erdem”, “doğruluk”, “namus” ve “saflıktır”. Ahlaklı, çalışkan ve hırslı bir kişiliğe sahiptir. Memun her ne kadar idealize edilmiş bir figür olsa da, yazar bu figürün odasını betimleyerek figürün düşünüş biçimini sembolize ederek okuyucuya aktarmıştır: “Memun Rıdvan sıkışık odasına gitti. (…) Genç adam kitapları tutku ile seviyordu.” (sayfa 12)

Ali Taha ise Memun Rıdvan ile kimlik ve prensipler açısından çatışma yaşayan bir karakterdir. Çatışma hâlinde olan bu iki zıt figürün de güçlü ve yakışıklı bir şekilde betimlenme nedeni, toplum içerisinde iki görüşün de etkisinin kuvvetli bir şekilde görüldüğünü belirtmek içindir. Sosyalist bir kişiliğe sahip Ali Taha’nın prensipleri “bilim” ve “toplumdur”. Toplumdaki aydın kesimi -aklı ve bilimi- temsil etmektedir.  “‘Amma alçaksın! Madem giysiler önemsiz, o zaman şıklığına neden bu kadar özen gösteriyorsun?’ ‘Takım elbisem yeni. Eski bir takım elbise satın alamazsın ama giysiler önemsiz ayrıntılardır, öyle değil mi sevgilim?’” (sayfa 17)  Bu alıntıdan da anlaşılacağı üzere, varlıklı bir aileden gelen Ali Taha, “sosyalist” olduğunu iddia etmesine rağmen düşüncelerini davranışlarına tam olarak yansıtamamaktadır. Bu nedenle sevgilisi İhsan onu eleştirmektedir.

Ana figür olan Mahcub ise “prensipsiz” kimliği ile ön plana çıkarak eser boyunca hatalı ve ahlâksızca seçimler yaparak ilerlemeye çalışmaktadır. Taşralı ve fakir bir aileden gelmektedir. Belli bir prensibi olmadığından, eserin sonunda başlangıç noktasına tekrar geri dönmektedir.  ‘“Prensipler gerekli mi?’ ‘Peh.’ ‘Gerekli değil mi?’ ‘Peh.’ ‘Din mi yoksa bilim mi?’ ‘Peh.’ ‘Hangisine?’ ‘Peh.’ Hiçbir fikrin yok mu?’ ‘Peh.’ ‘Bu peh bir fikir mi?’ ‘Peh.’” (sayfa 10) Mahcub’un temel prensibinin “peh” olması, birçok soruna yol açmaktadır ancak adının aksine yaptığı hiçbir davranıştan dolayı “Mahcup” olmamaktadır.

“İnanılmaz! Tek bir pansiyon bizi nasıl barındırabiliyor? Benim kafam boş laflarla dolu, Memun Bey’inki içinde kadim efsaneler saklı deney tüpü gibi; Ali Taha ise çağdaş masallar sergisi.” (sayfa 10) Bu alıntı ile, yazar tüm figürlerin prensiplerini ve hayat görüşlerini benzetmeler ve istiareler kullanarak vurgulamıştır.

Sonuç olarak; figürlerin davranışları, tutumları, prensipleri ve hayat görüşleri okuyucuya aktarılırken diyaloglardan, betimlemelerden, tezatlıklardan, imgelerden, sembollerden, istiarelerden, benzetmelerden, çatışmalardan ve önseme tekniğinden yararlanılmıştır.

Suzan R. HOFSTEDE

29 Aralık 2021

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

FELSEFEDE TEMELLENDİRME

    ÖN SÖZ Hayatımızın her parçasında düşünmek, yaratıcı olmak ve etrafımızdaki bilgileri sorgulamak çok önemlidir. Kitaplar okumayı ve okuduğum kitapları yorumlamayı çok seviyorum. Her geçen sene, hatta her geçen gün, eleştirel düşünme konusunda bir miktar daha geliştiğime inanıyorum. “Eleştirel düşünmenin” önemi hayatımızı ciddi anlamda etkilediğinden, felsefe derslerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence, felsefe dersleri küçük yaş gruplarına da, adı “felsefe” olmasa bile, “yaratıcı düşünme eğitimi” şeklinde verilmeli. Pandemi başlamadan önce, okulun münazara topluluğuna katılmıştım. Münazara topluluğunda, argümanları nasıl sunduğumuzun büyük bir önemi olduğunu öğrenmiştim. Yaptığımız temellendirmeye göre aynı konuyu iki zıt şekilde sunabilir ve karşımızdaki insanları hangi tarafı seçersek seçelim, bu temellendirmeye göre ikna edebiliriz. Son günlerde en büyük hayalim avukat olmak… Yani “temellendirme” mantığını, savunmayı nasıl yapmam gerektiğini şimdiden ...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...