Ana içeriğe atla

BİR YANDAN TÜRK MÜFREDATINI BİR YANDAN IB (ULUSLARARASI BAKALORYA) PROGRAMINI YÜRÜTMEYE ÇALIŞAN ÖĞRENCİLERE TAVSİYELER



IB programında okuyanlar ve bir yandan da Türkiye’de üniversite okumak isteyen öğrenciler bu söylediklerimi çok iyi anlayacaklardır: IB öğrencileri için “dinlenme” diye bir sözcük YOK! Bir taraftan Türk müfredatına ayak uydurmaya çalışırken bir taraftan eski konuları tekrar ederken bir taraftan IB projeleri ve sınavları ile cebelleşirken bir taraftan da CAS (Creativity-Action-Service IB etkinlikleri) etkinlikleri ile uğraşıyorsunuz. Bu şartlar altında elbette dinlenmek pek de mümkün olmuyor…

Ancak her ne olursa olsun pes etmemeliyiz. Güçlü durarak bu zorlu süreci atlatabilir ve kendimizi çok yönlü geliştirmiş bireyler olarak hayata atılabiliriz. Zaten benim IB programını seçmemdeki temel neden çok yönlü bir kişiliğe sahip olabilmek. Ayrıca Türkiye’deki bazı vakıf üniversiteleri IB diploma notuna bakarak üniversite sınavındaki puanınıza bakılmaksızın sizi okula kabul edebiliyor.

Maalesef yakın zamanda kendi diplomamın istediğim bölüm için geçerli olmadığını öğrendim. Şu anda sayısal bölümde okuduğum için ve eşit ağırlık alanında seçim yapmak istediğim için diplomamın geçersiz olduğunu duydum. Bu da motivasyonumu biraz kaybetmeme neden oldu. Araştırmadığımı düşünmeyin! Bize bu program hakkındaki bilgilendirme pandemi sırasında yapıldı ve her şey gibi bu da çok verimli olmadı. Sanırım ondan dolayı böylesine önemli bir detayı bizlere söylememişler. Ben de üniversite sınavı hazırlıklarına daha fazla yüklenmek zorunda kaldım… Çünkü hedeflerimden hiçbir zaman geri dönmeyi sevmem.

Konumuza geri dönecek olursak… Aynı anda iki müfredatı takip etmek çok zor olabiliyor. Kesinlikle… Bir de sürekli ulusal müfredatta okuyan kişilerin “TYT ve AYT’yi aynı anda götürmek çok zor oluyor!!!” diye ciyaklayarak konuşmalarına tahammül bile edemiyorsunuz. Siz onların en az on katı kadar fazla çalışmaya mahkumken onlar gelip size yakınıyorlar… Ancak IB programını kolaylaştırmak için birkaç tavsiye verebilirim.

Öncelikle CAS aktivitelerini olabildiğince erken yapıp bitirmeye çalışın. Ne kadar çok yapıp ne kadar dolu bir dosya sunarsanız o kadar rahat edersiniz. Ben bu dosyamı onuncu sınıftan on birinci sınıfa geçtiğim yaz tatilinde hazırlamaya başladım. Bu açıdan sonradan büyük bir rahatlık yaşadım.

Ayrıca katılmanız gereken kulüp etkinliklerini mümkün olduğunca öğlen teneffüslerinde halletmeye çalışın. Bu sayede hem günün ortasında biraz dinlenme fırsatına sahip olacaksınız hem de projelerinizi büyük bir kolaylıkla tamamlamış olacaksınız. Sevdiğiniz ve kolay anlaşabildiğiniz arkadaşlarınızla sosyal sorumluluk projeleri için hazırlıklara da bir an önce başlayın. Ne kadar hızlı, o kadar iyi…

Elbette IB programındaki tek yük bu CAS aktiviteleri değil. Onun haricinde pek çok proje ve sunum hazırlama işleri de var. Mümkün olduğunca çabuk bir şekilde projeler için araştırma konuları düşünün ve kasım tatili ya da şubat tatili gibi süreçlerde bunları tamamlamaya çalışın.

Maalesef sunum ödevleri ve diğer performans ödevleri de hiç bitmek tükenmeksizin yığılıp kalıyor. Bu ödevler için verebileceğim en iyi tavsiye verildiği gün içerisinde yapıp bitirmeye çalışın. Ödevlerinizden ne kadar çabuk kurtulursanız o kadar az stres çekersiniz.

Bambaşka bir programın elbette sınav tarzı da hem okul sınavlarından hem de ÖSYM’nin yaptığı sınavlardan farklı oluyor. Bu nedenle onların sınavlarına da alışmanız gerekiyor. Bu sınavlar için yapılabilecek en güzel şey dersleri çok iyi dinleyip çok iyi not tutmak ve mümkünse hem üniversite sınavına hem de IB programına destek veren bir dershane ile çalışmak. Anlamadığınız noktaları okuldaki veya dershanedeki hocalarınıza sorarak sağlam bir şekilde ilerlemeye çalışın.

IB programındaki en önemli unsur ise yaratıcı ve özgün olmak… Hem sınavlardaki cevaplarınızda hem projelerinizde hem mülakatlarınızda hem de sunumlarınızda aranan ilk unsur özgünlük… Zaten IB programı da bu sayede öğrencileri çok yönlü yetiştiriyor. Bu durum şu an sizi çok zorlasa da gelecekte sizlere büyük bir avantaj sağlıyor.

Genel olarak IB programı çok yorucu… Özellikle de Türk müfredatı ile yürütmeye çalışınca çok zor oluyor. Ancak bu zorlukların bir gün biteceğini ve ileride sizlere çok büyük avantajlar sağlayacağını düşünerek bu programı motive olmuş ve başarılı bir şekilde tamamlamaya çalışın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...