Meslek seçimi yapmak, hayatımızda aldığımız
veya alacağımız en radikal kararlardan biri olsa gerek… Yirmili yaşlardan
itibaren en az altmışlı yaşlarımıza kadar bu meslek ile uğraşacağımızdan hoşlandığımız
ve keyif aldığımız bir dal seçmek çok önemli.
Elbette kendimize uygun olmayan bir
meslek seçmişsek de ucunda bir ölüm yok, istediğimiz zaman bir başka meslek ile
yolumuza devam edebiliriz. Hiçbir zaman hiçbir şey için geç değildir. Bu konuda
annem benim için çok iyi bir örnek oldu. Tıp fakültesini bitirip yirmi beş yıl
boyunca yurt dışında cerrahlık yaptıktan sonra, elli yaşlarına geldiğinde hukuk
fakültesine kayıt yaptırıp mezun oldu. Sonradan hayatını avukatlıkla sürdürdü. Annemi
anlatmamın nedeni, yapacağınız meslek seçimi önemli olsa da geri dönüşü olmayan
bir durum değil. Hayat değişen dinamik bir yapıya sahipse seçimlerimiz ve
kararlarımız da değişebilir veya kendimize daha uygun olan alanları ileride
keşfedebiliriz.
O hâlde kendimiz için en uygun alanı
nasıl belirleyeceğimizi tartışalım. Bunun için kendimizi tanımamız gerekiyor
aslında. Hayatımız boyunca yapacağımız bir görev söz konusu. Yıllarımızı alacak
bir iş elbette bizim keyif aldığımız, kolay ve rahat bir şekilde yapabileceğimiz
bir düzende olmalı.
Meslek seçimimizi yaparken bazı noktalar üzerinde
durup düşünmemiz gerekiyor:
1-
Hangi alanlara daha çok ilgim var? (İşlem yapma
yetenekleriniz kuvvetliyse, daha doğrusu sayılarla uğraşmaktan keyif
alıyorsanız mühendis olmamanız için hiçbir sebep yok. Ancak matematik
derslerinde başarılı olduğunuz için sevmediğiniz hâlde mühendislik dalını
seçmemeniz gerekir. Kalbinizin sesini dinleyin ve tutkunuzun peşinden gidin.)
2-
Bu ilgi duyduğum alanlar sadece çocukça
hayallerden mi ibaret, yoksa o alan ve o alanın iş dalları konusunda yeterince
derinlemesine bilgi edindim mi? (İlkokuldan onuncu sınıfın ortalarına kadar en
büyük hayalim mühendis olup “Zaman Makinesini” ve “Işınlayıcıyı” icat ederek
yedi tane Nobel ödülü kazanmaktı. Derinlemesine araştırma yapıp ciddi ciddi
mesleğimi planlamaya başladığımda “uzay, zaman, bilim, teknoloji, kodlama” gibi
dallara duyduğum ilginin çocukça hayallerimden ibaret olduğunu anladım. Onuncu
sınıfın ortalarına geldiğimde kendi kriterlerimi ve hayattan beklentilerimi
tekrar tartıp sorgulayarak avukatlığın, yazarlığın ve filozofluğun benim için çok
daha uygun meslekler olduğuna karar verdim. Elbette Nobel ödülleri kazanma hayalim
hâlâ var. Edebiyat ve barış alanlarında kazanma şansım duruyor, değil mi?)
3-
İlgi duyduğum alanlar gerçekten “benim” ilgi
duyduğum alanlar mı? Yoksa okul ve dershanedeki hocaların, ailenin veya
toplumun baskısı altında kalarak mı tercih yapıyorum? (Kendi içinizde
yapacağınız bu iç sorgulama belki de meslek seçiminizi en çok etkileyecek
faktör. Sırf insanlar tıp veya mühendislik okumayı havalı buluyorlar diye gidip
sevmediğiniz bir işi hayat boyu yapmaya katlanmanıza gerek yok. Eğer tutkulu
olduğunuz alan yemek yapmaksa bu işi içten ve severek yapacağınız için çok daha
başarılı bir birey olursunuz. Mühendisliği tercih ettiğiniz zaman sıradan bir
eleman olacakken belki de dünya çapında ünlü, beş yıldızlı restoranlar zincirinin
başında olursunuz. Bu nedenle “tutku” başarılı olmak için en önemli
kriterlerden biri. Toplumun veya çevrenizdekilerin baskısına maruz kalarak
hayatınızı karartmayın. Unutmayın ki en doğru seçimi, siz ve kalbiniz yapacaksınız.)
4-
Yetenekli olduğum branşlar neler? (Bu soruya cevap
olarak okuldaki derslerden seçim yapmak zorunda değilsiniz. Aklınıza
gelebilecek herhangi bir şey olabilir: Kod yazmak, resim çizmek, metinler
yazmak, gibi. Benim bu soruya cevabım edebiyat ve felsefe olurdu.)
5-
Hangi işleri çok fazla efor sarf etmeden
kolayca yapabiliyorum? (Benim için bu yazılar yazmak ve felsefe yapmak.)
6-
Hayattan beklentilerim neler? (Belki bu
cevabımı komik bulabilirsiniz ama ben her geleceğimle ve iş hayatımla ilgili
hayal kurduğumda kendimi kokteyllerde veya şık akşam yemeklerinde görüyorum. Bu
nedenle şirket avukatlığı ile hem prestijli ve keyif alarak yapabileceğim bir iş
yaparken hem şık iş toplantılarına ve yemeklerine katılma olanağını
bulabileceğime inanıyorum. Hayallerinizi ve hedeflerinizi gözden geçirerek bir
karar vermeniz çok önemli.)
7-
İş ortamımın nasıl olmasını istiyorum? (İnsanlarla
iletişim hâlinde mi olmak istiyorum, yoksa kendi kendime yürütebileceğim bir iş
ortamı mı hayal ediyorum? Home-office çalışmak mı daha uygun, şirketlerde
çalışmak mı, kendi ofisimde mi? İşimde patron mu olmak istiyorum, çalışan mı,
üst düzey yönetici mi? Bunun gibi soruların hepsi iş ortamımızın nasıl olacağı
ile ilgili. İş ortamı da insanın verimliliğini ve en önemlisi de mutluluğunu
etkilediğinden meslek seçiminde iş ortamı göz ardı edilmemelidir.)
8-
Girişimcilik bana uygun mu? (Her meslekte kendi
çapında girişimci olunabilir. Mühendisler çok büyük firmalar açabilir,
avukatlar devasa bürolara sahip olabilir, doktorlar butik muayenehanelerini
açabilir, mimarlar kendi tasarladıkları binada çizimlerini pazarlayabilir. Büyük
düşünüldüğü zaman her iş girişimcilik faaliyetleri ile geliştirilerek
tamamlanabilir. Sadece zihninizi serbest bırakın ve hayal gücünüzün gökyüzünden
de öteye geçmesini sağlayın.)
9-
Prestijli bir iş nasıl elde ederim? İyi bir
maaş nasıl kazanabilirim? (Bir işin prestijli olup olmaması toplumun
söylemlerine kesinlikle ama kesinlikle bağlı değildir. Yaptığınız işi kaliteli,
severek, tutku dolu yapıyorsanız ve işinizin içine girişimcilik de katarak her
konuda dünya çapında ünlü olabilirsiniz. Örneğin, -yanlış anlaşılmak istemem
ancak- çöp toplama gibi bir işi bile geri dönüşüm merkezleri kurarak prestijli
hâle getirebilirsiniz. Önemli olan hayal gücünüzle diğer insanlardan hep bir
adım -belki beş on adım- daha ileriden düşünüp uygulamaktır. İşinizi prestijli
yapacak şey toplumdaki kalıplaşmış yargılar değil, sizin eforunuz ve hayal gücünüze
bağlıdır.)
10- “O mesleği yapan milyonlarca insan var!”
Bu sözle karşılaşmamış olanımız yoktur diye tahmin ediyorum. Seçeceğiniz
mesleğin gereksiz olduğunu söylemek için söylenmiş “gereksiz bir laftan” ibaret
bence. O mesleği yapan değil milyonlarca milyarlarca insan olsa ne olacak? Önemli
olan benim o alana getireceğim yenilikler ve farklılıklar değil mi? Elbette rakiplerimle
yarışmam biraz zorlaşacak ama bu beni durduramaz ve durdurmayacak. O mesleği
yapan herkesten daha farklı ve ilginç yenilikler getirebilirim. Kendime güvenmem
ve bunun için kendimi gerekli noktalarda yetiştirmem yeterli. Tutkulu olduğum
işin peşinden gittiğim sürece hiç kimse beni durduramaz! Milyonlarca insandan
hiçbiri!..
11- Ailenizin yaptığı mesleği zorunlu olarak
seçmeniz tabii ki gerekmiyor ama kuruluş aşamasını geçmiş bir işi daha da
geliştirmek sizler için büyük bir kolaylık ve rahatlık olacaktır. Ailenizin
işinin üstüne konmak istemiyor olabilirsiniz, ben de gidip iş yerlerinin
üzerine çökün demiyorum. Sadece, elinizdeki olanaklardan yararlanmanın kötü bir
şey olmadığını söylüyorum. Onların deneyimlerinden, tecrübelerinden ve çevrelerinden
yararlanarak meslek hayatına hızlı bir giriş yapabilir ve ailenizin işini daha
da büyütebilirsiniz.
12- Son olarak değinmek istediğim nokta,
ülkemizde eşit ağırlıkçı ve sözelcilerin sürekli aşağılanması. Bu meslek
dallarına da ülkemizin ihtiyacı olduğunu kimse anlamıyor nedense. Hem
insanların sözel alanlara ilgi duyması çok büyük bir anormallik veya korkunç
bir kusur falan mı? “Ne alâkası var kardeşim!” diyorum başka da bir şey
demiyorum. Bu yazımın başından beri söylediğim gibi herkes keyif aldığı ve
tutkulu olduğu bir dalı seçmeli. Hiç kimse başka insanların aşağılayıcı
görüşlerine göre fikir değiştirmemeli. Yapacağınız meslekte prestij ve güç
sahibi olmak sizin ellerinde…
Bu ve buna benzer soruları sizler de kendinize
sorarak doğru bir seçim yapabilir ve ömür boyu mutlu olabilirsiniz. En başta da
söylediğim gibi şunu sakın unutmayın: Hiçbir seçim temelli değildir, beğenmediğiniz
an kendinize yeni yollar çizip yeni planlarınızı hayata geçirebilirsiniz. Önemli
olan kendi içinizdeki tutkuyu keşfedip onun peşinden koşmaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder