Teneffüslerde ders çalışmak kadar verimli
bir çalışma metodu daha yok sanırım. Diğer öğrencilerin gürültüsü arasında
odaklanma performansınızı artırarak günlük çözdüğünüz soru sayısını artırmak
çok pratik bir yoldur.
Arkadaşlarınız ile biraz daha az sohbet
etmek durumunda kaldığınız elbette bir gerçektir. Ancak “dedikodu” ve “laf
sokma” gibi faaliyetlerden kurtulmak için rahatlıkla başvurabileceğiniz bir
yöntemdir. Bir süre sonra arkadaşlarınız sizi “çok entelektüel ve çalışkan”
biri olarak görüp size daha çok saygı duymaya başlayacaklardır. Bu da işin
gıybet kısmı…
Verimli çalışma taktiklerimize geri
dönecek olursak teneffüslerde gürültü en büyük baş belasıdır. Nedense tüm
öğrenciler bir anda çığlık çığlığa bağırıp gülmeye başlarlar. Okulda
Youtube’dan “damat halayı” -evet yanlış duymadınız- bile açıp oynadıkları olur.
Bazen hocalar bile bu eğlenceye katılır. Bu şartlar altında ders çalışmak epey
güçleşir. O nedenle gürültülü ortamlarda en kolay odaklanabileceğiniz derslere
çalışmanızı tavsiye ederim. Benim için sayısal dersler ve özellikle de
matematik, bu tarz ortamlarda en rahat odaklandığım branşlardır.
Gürültü ve şamata nedeniyle teneffüs
aralarında matematik çözmenizi öneririm. Elbette geometri, fizik ya da kimyanın
çok da sözel olmadığı konular da teneffüslerde çözmek için ideal derslerdir. Ayrıca,
bu gürültü arasında Türkçe dersinden de dil bilgisi sorularına odaklanmak
nispeten diğer sözel derslere göre daha kolaydır.
Teneffüste çözmek için son tavsiye
edeceğim şey paragraf soru çözmek. Eğer okulunuzda kulaklık takmak serbest ise
paragraf sorusu çözmeyi deneyebilirsiniz ancak akşamları eve gidince veya sabah
erkenden açık bir zihinle paragraf çözmek en iyisidir.
Teneffüslerde elbette sadece test çözmek
zorunda değilsiniz. Eğer okulda hocalarınız size ödev vermişse evde o ödevleri
yapmak için ekstra strese girmemek için hemen okulda tamamlayabilirsiniz. Aynı
şekilde dershane ödevlerinizi -ki genelde bu ödevler ne kadar çözerseniz çözün,
hiçbir zaman yetişmez- de okulda tamamlamaya “çalışabilirsiniz”.
Teneffüslerde yapılacak tek şey “ders,
ders, ders” değildir. Arada sırada arkadaşlarınız ile sohbet muhabbet edip kendinizi
dinlendirmeli ve kendinizi dış dünyadan çok da fazla soyutlamamalısınız. Tabii
üniversite sınavına hazırlık döneminde “uzun soluklu arkadaşlıklar ve
sohbetler” işini üniversiteye saklamanız çok daha iyi olacaktır. Hayalinizdeki
kampüste “müstakbel” arkadaşlarınız ile şakalaştığınızı hayal edin… O zaman
lisedeki arkadaşlıklarınızdan bir miktar da olsa soğumaya başlayabilirsiniz.
Teneffüsler sosyal faaliyetlere ve kulüp
çalışmalarına katılarak insanların aklında yer edinmenize de çok yardımcı olur.
Özellikle de gelecekte serbest çalışacaksanız tanınırlığa kesinlikle
ihtiyacınız olacaktır. Bu nedenle bol bol etkinliklerde görev alarak kendi ilgi
alanlarınızı daha detaylı bir şekilde keşfedebilir, ilgi alanlarınızı
keşfettiyseniz kendinizi o alanlarda geliştirebilirsiniz. Elbette bu kulüp
çalışmalarınıza genelde on birinci sınıfın sonunda veda etmenizi tavsiye
ederim. Ne de olsa on ikinci sınıfta maratondan depara geçiş yapmak zorunda
kalabilirsiniz.
Bu arada aklınıza şu soru takılmış
olabilir: “Kulüplere katılmak nereden aklına geldi?” IB (Uluslararası
Bakalorya) programından mezun olabilmek için on birinci ve on ikinci sınıfta
onlarca proje yapıp yüzlerce kulüp etkinliklerine veya sosyal sorumluluk
projelerine katılmak zorunda kalıyorum. Bu durumu kendim için bir eksi görmek
yerine olumlu taraflarını görmeye çalışarak bu zorlu süreci atlatacağımı
düşünüyorum. Her ne kadar bu program sonucunda çift lise diplomasına sahip
olacaksam da üniversite sınavının yanı sıra bu faaliyetleri götürmek çok zor
oluyor. Bu nedenle eğitim sistemimizin çok çılgınca düzenlendiğini her gün
birkaç kez sorguluyorum. Ancak başarının en önemli noktalarından biri
motivasyonumuzu korumaktır. Umudumuzu kaybetmeyip yola devam ettiğimiz sürece
hiçbir şey bizi durduramaz!
Yorumlar
Yorum Gönder