Ana içeriğe atla

BOL BOL KİTAP OKUYUN!

 


            Her öğrenci bu sözü -tavsiyeyi- sık sık duyar: “Bol bol kitap okuyun!” Her ne kadar hepimiz kitap okuyup kendimizi geliştirmenin öneminin farkında olsak da bunu çoğu zaman uygulamıyoruz. Sınavlarda çok uzun paragraf ve gereksiz hikâyelere sahip matematik soruları ile karşı karşıya kaldığımız için okuma ve algılama hızımızı artırmamız çok önemli. -Bir kez daha bu sınavın karşısında “insanüstü” öğrenciler görmek istediğini anlayabiliyoruz.-

            Sosyal medya, televizyon, Netflix, diziler, arkadaşlarla aşırı uzun ve saçma içerikli mesajlaşmalar derken kitap okumaya vakit bulamadığımızı söylüyoruz. Peki bu gerçekten doğru mu? Günlük rutininizi ya da genel olarak yaptığınız işleri düşündüğünüz zaman günün büyük bir bölümünü Netflix’te çıkan yeni ve heyecanlı bir dizinin ilk sezonunu izlemekle geçirmiyor muyuz? Şahsen ben geçirmiyorum ama aramızda böyle arkadaşlar olduğuna eminim. Bu nedenle öncelikli olarak kendimizi “hayat” ve “sınav” için geliştirmeye odaklanmalıyız.

            İnsanların, özellikle de öğrencilerin, kitap okuma alışkanlığı kazanmaları ve kitap okumayı sevmeleri için bir sosyal sorumluluk projesi başlattım. Instagram’da “Suzan’ın Kitaplığı” hesabıyla okuduğum kitapların yorumlarını, bloglarımda paylaştığım yazıları, çevremizde hiç kimsenin uygulamadığı dil bilgisi kurallarını paylaşmaya başladım. Bu projeyle özellikle de gençlere “kitap okuma sevgisini” aşılamayı ümit ediyorum.

            Kitap okuma alışkanlığını günlük hayatımıza entegre etmemiz çok önemli. Kitap okumak sizi dinlendirecek ve fazla dikkatinizi toplamanıza gerek olmayacak bir etkinlik olduğundan her akşam uyumadan önce bir süre kitap okuyabilirsiniz. Ayrıca yolda servisle giderken, ders çalışmaktan aşırı derecede yorulduğunuz zaman veya teneffüslerde de kitap okumak çok eğlencelidir.

            Kitap okurken, ders çalışırken, yeni nesil matematik veya paragraf sorusu çözerken odaklanamadığınız için yakınıyorsanız size birkaç öneride bulunabilirim. Kitap okuyarak okuma ve algılama hızınız çok gelişir. Bu nedenle çok basit bir kitap da olsa alıp okumaya başlayın. Sevdiğiniz türdeki kitapları okuyarak başlayabilirsiniz. Kişisel gelişim kitapları, aşk romanları, gençlik romanları ve polisiye romanlar yeni kitap okumaya başlayanlar için çok uygun.

Daha sonradan Dünya edebiyatına ve Türk klasiklerine de geçebilirsiniz. Özellikle “eser özetlerini” ezberlemeye çalışan arkadaşlara sesleniyorum: Kitabın kendisini okumak çok daha faydalı ve çok daha akılda kalıcı. Mümkün olduğunca sınavlarda sorulan Türk edebiyatı eserlerini okursanız edebiyat bölümünde size büyük yararı dokunacaktır.

Ayrıca felsefe ve psikoloji ile ilgili kitaplar okumanızı da öneririm. Yeni nesil paragraf sorularında konuların tekdüze olmaması için felsefe ve psikoloji alanındaki konulara da yer verilmekte. Genel kültürünüzü geliştirmek ve sınav başarınızı artırmak için çok iyi bir taktik olduğuna inanıyorum.

Sosyal medyaya harcadığınız zamanı azaltıp kitap okuma sürenizi artırdığınız zaman paragraf sorularında da başarınızın ciddi bir anlamda artığını göreceksiniz. Kitap okumak ve yazılar yazıp araştırmalar yapmak beni gerçekten çok geliştirdi. Okulun dergileri için araştırma içerikli, kendi bloglarım için de felsefe veya herhangi bir eğlenceli konu içerikli yazılar yazarak okuyup anlama kapasitemi çok geliştirdim. Araştırdığım bilgiler sayesinde genel kültürüm çok arttı ve bazı sorularda araştırdığım konuyla bile karşılaştım. Bu da soruyu doğru ve hızlı cevaplama kapasitemi olumlu yönde etkiledi. Bu nedenle her öğrencinin ders çalışıp, spor yapıp, kitap okumak haricinde kendisini geliştirebileceği bir hobi edinmesini tavsiye ederim.

Elbette kitap okumak tek başına “paragraf” soruları için yeterli olmuyor. Günlük olarak paragraf sorusu çözmeyi ve kitap okumayı birlikte yürütmek gerekiyor. Bunun nedeni ise paragraf sorularının sadece “okuduğunu anlama” ile ilgili olmamasıdır. Hızlı ve doğru soru çözme tekniklerini de öğrenmek gerekiyor. Bu muhteşem ikiliyi rutininizden hiç çıkarmazsanız kimse sizi tutamaz!

             

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...