Ana içeriğe atla

ÇALIŞMA ORTAMI NASIL DÜZENLENMELİ?

 

 

Ders çalıştığınız ortam başarınızı büyük ölçüde etkileyen faktörler arasındadır. Bu çalışma ortamına evin sessiz ve huzurlu olmasından masanın düzenli olmasına kadar her şey dahildir. Zihninizi toparlayabilmek için hem kafanızın içi hem odanız derli toplu olmalıdır.  Yoksa gözünüze odanızdaki herhangi bir nesne ilişiverir ve odaklanma gücünüzü sıfırlayarak sizi ders kitaplarından uçurur başka diyarlara götürür.

Çalışma ortamını düzenlemek için öncelikle gerekli -en azından mümkün olduğunca bu maddelerin uygulanmaya çalışılması gerekiyor- koşullara bakmalıyız. Çalışma ortamımızı iki başlık altında inceleyebiliriz: Fiziksel çalışma ortamı ve zihinsel çalışma ortamı.

Öncelikle fiziksel çalışma ortamının düzenine bakalım:

1-      Düzenli ve toplu bir oda

2-      Test ve okuma kitaplarının kitaplıklarda düzgün bir biçimde yerleşmiş olması

3-      Masanın üzerindeki eşyaların düzenli bir şekilde yerleştirilmesi (Tercihen cicili bicili kalemlerimi daha uzağa, günlük kullandığım materyalleri kolaylıkla ulaşabileceğim bir yere koyarım.)

4-      Masanın üzerindeki eşya miktarını kendinize göre ayarlamalısınız. Bazıları tüm eşyalarını düzenlenmiş bir biçimde masanın üzerinde görmek isterken diğerleri sadece gerekli üç beş kalemi masalarında bulundurmak ister. Bu tamamıyla kişisel bir tercih meselesidir. Kendiniz için en uygun olan düzenlemeyi seçmelisiniz.

5-      Masanın üzerinde sadece çalışılacak kitabın ve/veya defterin olması

6-      Yapılacak işlerin ve ödevlerin unutulmaması için ödevlerin olduğu kitapların, defterlerin ve kağıtların üst üste dizilerek çalışma masasından başka herhangi bir yere konulması (Bu, benim kendimi rahatlatmak için uyguladığım yöntemdir. Eğer yapılacakları dağ şeklinde görmek sizin motivasyonunuzu düşürüyorsa bu taktiği uygulamayın. Ben ödevlerim çok fazla olduğu için ancak bu şekilde aklımda tutabiliyorum. Ayrıca yapacağım ödevleri yapacağım işleri yazdığım defterime veya not tutma uygulamalarına da not alıyorum.)

7-      Etrafta bulaşık veya çamaşır, giysi tarzı dağınıklıkların olmaması

8-      Yatağınızın her sabah toplanması

9-      Benim odamda hiçbir zaman olmadı, bu nedenle posterlerin olmaması

10-  Konforlu bir çalışma koltuğuna ve masasına sahip olmak (Konforlu olduğunu düşünerek yatağınızda çalışmamalısınız. Yatak ve yumuşak pofidik yastıkların olduğu bir ortam kitap okuma saatleri veya yazı yazmak için uygundur. Onun haricinde veriminizi düşürebilir. Tabii nadir de olsa özetlerimi veya ders kitaplarımı okurken yatağımda uzandığım olabiliyor.)

11-  Online ders muhabbetlerinden itibaren çalıştığınız ortamda internetin çekiyor olması da büyük bir önem teşkil etmektedir. Konu anlatım videolarına ulaşabilmek, internetten araştırma yapabilmek veya online derslerinize katılabilmek için internet çok önemli bir görevi üstleniyor. Tabii odanızda internet ve bilgisayar olmasından istifade edip saatlerce arkadaşlarınızla mesajlaşıp bilgisayar oyunları oynamamalısınız. Az önce de belirttiğim üzere interneti, Kutsal Google Hazretleri’ne bilgi danışmak için entelektüel bir biçimde kullanmalısınız.

12-  Odanızda kullanacağınız ışık da sizin odaklanmanızı büyük bir ölçüde etkiliyor. Bu konuda herhangi bir bilimsel dayanağım olmamasına rağmen ben böyle olduğuna inanıyorum. Ders çalışırken ya gün ışığının odamı iyice aydınlatması gerekir ya da aydınlatma için beyaz lambaya ihtiyaç duyarım. Beyaz lamba sayesinde uykum varsa da iyice açılır ve pürdikkat derslerime çalışabilirim. Akşamları kitap okurken uyku moduna geçmek istiyorsam da başucumdaki sarı ışıklı lambalarımı kullanırım. Başucu lambalarım sayesinde rahatlar ve zihnimi kolaylıkla boşaltırım. Bu görüşler her ne kadar kişisel olsa da lambanızın ışığı sizin odaklanmanızı ve ders çalışmanızı etkilemektedir. Bu nedenle kendinize en uygun ışıklandırmayı tercih ederek verimli bir çalışma ortamı yaratmalısınız.

13-  Çalışma ortamı için çok şart olmasa da hoş bir öneride bulunmak isterim. Kitap okuma köşesi yaratarak kitap okuma alışkanlığı geliştirebilirsiniz. Ben kaloriferin önüne kocaman ve yumuşacık yastıklar koyarak kendime oldukça şirin bir köşe yaptım. Soğuk günlerde kaloriferin önünde sıcacık oturarak kitap okumak veya yazılar yazmak çok keyifli ve rahatlatıcı oluyor. Bunu herkese tavsiye ederim.

Fiziksel çalışma ortamının düzenini bitirdiğimize göre sıra zihinsel çalışma ortamına geldi:

1-      Sessiz ve huzurlu bir ev ortamı (Bu aşamada ailenizin önemli bir katkıda bulunması gerekiyor. Televizyonun sesi çok yüksek açılmamalı, evde bağırış çağırış olmamalı, küçük kardeş varsa sizin çalışma ortamınızdan uzak tutulmalı, aşırı yüksek sesle telefonda konuşulmamalı, vb.) Her ne kadar sessiz ve huzurlu bir ortamı dış etkenler etkilese de asıl iş biz öğrencilerde bitiyor. Etrafımıza duvar örerek çevremizdeki gürültülerden rahatsız olmamayı öğrenmeliyiz. Bunu öğrendiğimiz zaman odaklanma gücünüzün çok arttığını göreceksiniz. Ben bunu öğrendiğimde paragraf sorularını çok daha kolay ve hızlı çözmeye başladım. Bu nedenle “duvar örme” işini tüm öğrencilere tavsiye ederim.

2-      Kafanızın içinin rahat olması (Herhangi bir duygusal sorunla boğuşuyor olmak sizi bu süreçte çok yıpratabilir. Bu sorunlar arasında aile içerisinde gerçekleşmiş bir tartışma, arkadaşlar arasında gerçekleşmiş bir tartışma, sağlık sorunları, sevgili ile yapılmış bir tartışma -bu noktada bir parantez daha açmak isterim, sevgili ve aşk meşk işleri için şu zamanlar hiç iyi değildir, mümkünse bu işlerinizi üniversite dönemine bırakın- özel başka meseleler, vb.) Zihniniz rahat ve boş olduğu zaman derslerinize daha iyi odaklanırsınız. Aslında kafanızı dağıtmak veya zihninizi boşaltmak bir nevi aklınızdaki düşünceleri toparlayıp raflara ve dolaplara yerleştirmeye benzer.

3-      Kendinize özel alan yaratarak çevredeki gürültülerden kurtulma

4-      En önemli çalışma ortamı kendi bedeniniz ve zihniniz olduğu için aç veya patlayacak derecede tok olmamak, istediğiniz zaman anlamadığınız bölümleri sorabileceğiniz kişilerin olması (test kitaplarında, çözüm videosu olanlar çok işe yarıyor), aşırı sıcağa maruz kalmamak (uykunuzu getirip mayıştırmaya birebir, elbette buz kesen bir odada da oturmayın!)

5-      Sosyal medyadan uzaklaşmak da bu kategori içerisinde yer alabilir.

6-      Ders çalışmaya başlamadan önce çay, kahve ve su gibi tüketeceğiniz içecekleri masanıza yerleştirerek zihninizin bölünmesini ve sürekli kalkıp oturarak dikkatinizi dağılmasını önleyebilirsiniz. (Onuncu sınıftayken, pandemi zamanında online derslerimin başına geçtiğimde sabahtan yanıma hem bitki çayımı hem kahvemi hem de büyük bir bardak suyumu alarak otururdum. Bunun bir nedeni dikkatimin dağılmasını önlemek diğer nedeni ise soğuk kış günlerinde sıcacık odamı çok da terk etmek istemeyişimdendi. Sonradan bu alışkanlığımın benim için ne kadar verimli olduğunu fark ederek soğuk günlerden sonra da uygulamaya başladım. Tabii annem aynı anda nasıl bu kadar çok şey içtiğimi mutlaka sorgulamıştır ama hepsini tek seferde elbette içmiyordum. Sadece kendimce stok yapıyordum diyelim…)

Toparlamak gerekirse çalışma ortamımız iki bölümden oluşur: Zihinsel ve fiziksel. İki bölümü de iyice düzenleyip topladıktan sonra rahatlıkla tam gaz işlerimizin başına dönebilir ve başarılı öğrenciler olabiliriz.

 


7-       

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...