Ana içeriğe atla

SADECE KENDİNİZLE YARIŞIN

 


Yarışma sınavına girecek öğrenciler için söylenecek en mantıksız sözlerden biri “Sadece kendinizle yarışın” sözü gibi gelebilir. Ancak bu söz dünya üzerindeki herkes için çok faydalı bir cümledir.

Bir insan sadece kendisiyle yarışırsa sürekli kendini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda başkaları ile kendini karşılaştırma stresinden de kurtulur. Kendi kendinize her geçen gün bir adım daha ileri gittiğiniz için motivasyonunuz gün be gün artar. Motivasyonunuz artıkça başarınız artar, başarınız arttıkça özgüveniniz artar, özgüveniniz arttıkça daha çok çalışırsınız, daha çok çalıştıkça kendinizi daha çok geliştirirsiniz. Sonuçta muhteşem bir döngüyü elde edersiniz.

Bu döngü sayesinde kimse sizi geçemez. Çünkü hayatta hep bir ileri adımınız daha olacaktır. Hiçbir zaman belli bir noktada tıkanıp kalmazsınız. Eğer X kişisi ile yarışmaya kalkarsanız o kişiyi belli bir konuda geçtiğiniz an hedefleriniz tamamen yok olur. Ne de olsa tek hedefiniz o X kişisini y konusunda geçmek idi. Eğer sadece kendiniz ile yarışırsanız önünüzde hep bir ileri aşama olur ve hep o hedefe ulaşmak için çabalayarak dünya üzerindeki en muhteşem kişiye dönüşebilirsiniz. Herkesin sizi idolü olarak kabul etmesi sizce de muhteşem olmaz mıydı?..

Aslında bu “sadece kendinle yarışma” taktiğini bana annem vermişti. Hem de ben daha çok küçükken. Sanırım ilkokuldaydım. Bir sınavda başarısız olmuşsam “Diğer sınava daha iyi çalışır, düzeltirsin” derdi. Ben de “Ama Z arkadaşım b dersinde benden şu kadar puan daha fazla aldı.” gibi bir tepki verirdim. O zaman bana “Hiçbir zaman kendini başkalarıyla kıyaslama. Hep kendinle yarış. O zaman bir gün gelir ve en başarılı kişi olursun.” derdi. Ben tabii ki o çocuk hâlimle pek de annemin bu öğüdüne kulak vermemiştim. Sürekli arkadaşlarımla yarışmaya devam ediyordum. Ne yazık ki eğitim sistemimiz tamamıyla bir “yarış” üzerine kurulu. Bu nedenle bu sistemin tüyler ürpertici etkisinden çıkamıyordum.

Liseye geçince bu dehşet verici etkiden kurtuluverdim. Bir anda sadece kendimle yarışıp başkaları ile pek de ilgilenmemeye başladım. Bu sayede gördüm ki çevremdeki herkesten çok daha başarılı biri oluvermişim. Bu arada yanlış bir anlaşılmaya sebebiyet vermek istemem. Ben küçüklüğümden beri genelde sınıf birincisi, bilemedin sınıf ikincisi olurdum. Hâlâ daha da bu kuralı uygulamaya gayret gösteriyorum. Aradaki tek fark: Kendimi diğerleri ile değil, sadece kendim ile kıyaslamam.

Bu kitabımda size vereceğim en değerli öğüt, annemin bu muhteşem öğüdü olsa gerek. Bu satırları okuduğunuz anda bu kuralı hayatınızın her alanında uygulamaya başlayın. Aradaki farkı sadece birkaç ay içerisinde siz de göreceksiniz. Hem mental olarak rahatlayacaksınız hem de herkesin gözdesi olacaksınız. Hiçbir zaman kendinizi kendiniz dışında biri ile kıyaslamayın…

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÜNİVERSİTELİ OLARAK KENDİMİ KEŞFETMEK

    Doğan Cüceloğlu’nun “Var Mısın?" adlı eserini bir buçuk sene önce okumuştum ve çok beğenmiştim. Kitabı o zaman okuduğumda üniversite sınavına hazırlık sürecinde bana yardımcı olmuştu. Kafamda meslek seçimi ve üniversite seçimi gibi şeyleri planlamıştım ancak detayları planlamamda destek olmuştu. Kitabı şimdi de üniversiteye giden bir genç gözüyle okudum ve o anda fark etmediğim başka anlamlar gözüme çarptı. Düşüncelerimi sizlerle de paylaşmayı çok isterim. “Şimdi ve burada, bir başkasının kriterlerine göre var olmaya çabalayan bir insan mısın; yoksa kendi bilincinle oluşturduğun ölçütlere göre seçimlerini yapıp eyleme geçen biri misin?” [1] Kitabın ilk sayfalarından itibaren sık sık hayallere daldım. Kendimi sorguladım. Şu anki konumumu, hayattaki duruşumu sorguladım. Başka insanların kriterlerine göre yaşamak imkânsız. Herkesi aynı anda memnun etmek mümkün değil.   İnsanlar sürekli yorum yaparlar. Sizin kişiliğiniz hakkında, duruşunuz hakkında, başarınız h...

CRUISE MACERASI

    Şu aralar oldukça heyecanlı bir olay yaşıyorum. Annemle bir uluslararası sağlık hukuku kongresinde geldik. Peki neredeyiz şimdi? Tam olarak denizin ortasındayız. Ege denizinde. 4 Ekim Çarşamba akşamı Ankara'dan otobüsle İstanbul'a geldik. Galataport'ta biraz vakit geçirdik. Kahvaltı, gezme dolaşma, kahve içme, sohbet, biraz da ödevlerimi yapma ve ders çalışmayla geçti sabahım. Öğlen 12.00 gibi pasaport kontrollerinden geçip gemiye bindik. Cruise'a. 10 günlük bir turdayım şimdi. Denizde seyir günlerinde kongreye katılıyorum ve geminin içinde annem ve annemin arkadaşlarıyla sohbet edip geziyorum. Geminin içinde tahmin bile edemeyeceğiniz her şey var. Havuzlar, yemek yerleri, barlar, devasa bir tiyatro salonu (kongre sunumları da burada yapılıyor), bowling salonu, spor merkezleri, spa, çocuklar için oyun yerleri, sinema salonu, alışveriş yerleri hatta casino bile var! Ancak en önemli şey yok: İletişim. DÜNYA İLE BAĞLANTIMIZ KESİLDİ "Nasıl yani?" ded...

EHLİYET SINAVIM

    Lise hayatınız bitince ve on sekiz yaşınızı doldurunca gerçekten çok heyecanlı bir sürece atılıyorsunuz. Aşağı yukarı aynı zamanlarda üniversite sınavı, mezuniyet töreni, mezuniyet balosu ve araba kullanmaya başlama serüveni oluyor. Heyecanlı bir yaz tatili sizleri bekliyor. Haziran ayının sonu gibi liseden mezun olduk ve hayatımızın belirlendiği üniversite sınavından kurtulduk. Temmuzun başlarında da ehliyet kursuna başladım. Kursa başlama hikayem de hiç beklenmedik bir şekilde gerçekleşti. Ehliyetimi yaz tatilinde almaya kararlıydım açıkçası. Havalar bozmadan araba kullanmaya alışmak istiyordum çünkü. Ayrıca okul zamanı sürücü kursuna gitmek istemiyordum. Hazır bolca vakit varken rahat rahat kursa gidip kullanmayı öğrenmek istiyordum. Bir gün annemle sürücü kursu aramak için oturduğumuz yere yakın olan kursları gezip bilgi aldık. Bir kursta tam bilgi alırken "Dersimiz beş dakika içinde başlayacak. İsterseniz şimdi kaydolun ya da önümüzdeki ay başlayın dediler." Böyl...